Bir önceki yazımızda CHP'nin Cumhurbaşkanı adaylığında Meral Akşener'den başka alternatifi olmadığını söylemiş ve bu yazımıza yüzde elli olumlu, yüzde elli olumsuz eleştiri almıştık.
Bu tezimizi söylememizin en önemli kaynağı neydi.
Yapılan tüm anketlerde 'Kimi cumhurbaşkanı olarak görmek istersiniz?' sorularına verilen cevaplarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a en yakın isim Akşener'in çıkmasıydı.
Bazen yüzde 45'e, 25.
Bazen yüzde 35'e, 20.
Bazen de çok daha yakın aralıkla sonuçların açıklandığını gördük.
*
CHP'nin 15'liler hamlesinden sonra, aradan geçen sürede gördük ki 'cumhur ittifakı' yapan AK Parti ve MHP'nin ortak adayı Erdoğan'a karşı, en azından ilk turda diğer tüm partiler kendi adaylarını açıklayacaklar.
Burada amaç ilk turda herkes alabileceği en yüksek oyu alıp cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci tura taşımak.
Ve partilerin adayları büyük bir ihtimal ile şu şekilde şekillenecek:
CHP: Muharrem İnce.
İYİ Parti: Meral Akşener.
SP: Abdullah Gül.
HDP: Selahattin Demirtaş.
Tabi şekilenecek derken şekillenmesi gerek diye de okuyabilirsiniz.

İş Abdullah Gül'e kilitlendi

Biliyorum bir önceki yazımda Abdullah Gül'ün aday olamayacağını belirtmiştim.
Hala aynı düşüncedeyim.
Ancak gördüğümüz kadarı ile gerek SP gerek ise başka etkenler Abdullah Gül'ü aday yapmak için epey ısrarcılar.
Hatta seçimlerin erkene alınmasının en önemli gerekçelerinden birisinin de Abdullah Gül'ün Ak Parti'den milletvekillerinin de katılımı ile görkemli bir şekilde Saadet Partisi tarafından cumhurbaşkanı adaylığını açıklayacağı bilgisinin yayıldığı.
Bu bilgiyi alan MHP Lideri Bahçeli'nin önce bilgiyi Erdoğan ile paylaştığı, Erdoğan'ın bu söyelenenlerin gerçekleşmesine ihtimal vermediği, buna rağmen Bahçeli'nin erken seçim çıkışı yaptığı.
Ve ardından Erdoğan'ın madem durum böyle o zaman yapılabilecek en kısa sürede erken seçime gitme kararı alarak bu hamlenin önünü kestiği.

Köprüden önce son çıkış!

Anlayacağınız oyun içerisinde oyunlar oynanmaya devam ediyor.
Hamle üzerine hamleler atılmaya devam ediyor.
Rest üzerine restler devam ediyor.
Bu restleşmelerin sonu ne olur, kime ne getirir en fazla onbeş gün içerisinde göreceğiz.
Aslında son yılların en ilginç seçimini yaşayacağız.
Tamam daha önce de bazı seçimler için yüzyılın seçimi falan lafları kullanılıyordu ama bu defa gerçekten yüzyılın seçimi.
Sebebine gelince, parlementer sistemin köklü olarak geride kalmasından önce son seçim olması.
Yani köprüden önce son çıkış tam da bu     seçimler.
Zira CHP'nin başını çektiği muhalefet kanadı hala 24 Haziran seçimlerinde en güçlü slogan olarak 'ya parlementer sistem ya da tek adam rejimi' sloganını kullanmayı düşünüyor.

15'liler artık İYİ Parti'li oldular

Yeri gelmişken belirtelim.
CHP'den istifa ederek İYİ Parti'ye geçen milletvekillerinin akıbetinin ne olacağını soranlar oluyor.
Bu vekiller artık İYİ Parti'nin birer mensubu oldu.
Büyük bir ihtimal ile her biri bölgesinde İYİ Parti'den ilk sıra milletvekili adayı olurlar.
Seçilirler seçilmezler bilemeyiz.
Ancak en azından bu seçimlerde aksi bir gelişme olmaz/olamaz.
Seçim sonrasında ise ne tür bir karar alırlar bilemeyiz.

İkinci tura kalınırsa!

Olur ya ilk turda her siyasi parti kendi adayını gösterdi.
Alabileceği en yüksek oyu aldı.
Şu günlerde AK Parti ve MHP'nin toplam oyunun yüzde 50'yi aşmadığı söyleniyor.
CHP'nin oyunun yüzde 26.
İyi Parti'nin yüzde 12-13.
HDP'nin yüzde 10.
SP'nin yüzde 2-3 olduğu bazı seçim anketlerinden anlaşılıyor.
Böyle olursa ilk turda yüzde elliyi geçecek adayın zor olduğu ve ikinci turda kozların paylaşılacağı konuşuluyor.
Bu tabloya göre de Abdullah Gül'ün aday olma ihtimali zayıflıyor.
Bekleyip göreceğiz.
Olası adaylar; Erdoğan, Akşener, İnce, Gül, Demirtaş gibi görünüyor şimdilik.
Bu isimlerden ikinci tura kalınırsa Erdoğan'ın rakibi kim olur onun cevabını da almamıza iki ay gibi bir süre var...