Esenyurt taksi olaylarının perde arkası

Bir süredir İstanbul Esenyurt'ta taksiciler arasında çatışmalar, silahlı kavgalar, ölümler yaralanmalar olmakta.

Yaklaşık 7-8 yıldır devam eden bu kavgalardan arda kalan 4 ölü, onlarca yaralı, 18 tutuklama, onlarca göz altı ve birçok husumetli aileler.

O da şimdilik tabi.

Umarız daha beteri yaşanmaz.

Peki neler oluyor da olaylar buralara kadar gelebiliyor?

Aslında birçok olayların başlangıcı gibi 'ekmek parası.'

İyi de her ekmek parası peşine düşen kavgayı, gürültüyü, silahı, mafyalaşmayı, kabadayılığı mı seçecek diyorsunuz değil mi?

Belki de haklısınız ancak kabul ederseniz kimisi bir simit parası için adam vurur.

Kiminin milyarlarına el konulur fazla sesini çıkaramaz!

*

En son geçtiğimiz günlerde Esenyurt merkezde yaşanan silahlı kavga sonucu 3 taksicinin öldürülmesi üzerine taksi durağı olarak kullanılan yapıların bazıları belediye ekipleri tarafından kaldırıldı.

Geçen gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sırf bu olay için ilçeye gelerek yaklaşık 10 saat ilçede incelemelerde bulundu.

İlçe kaymakamı, belediye başkanı (Her ne kadar kemal Deniz Bozkurt zoraki olarak kendisini ziyaret kafilesine dahil ettirmek zorunda kalsa da), esnaf odaları, taksiciler temsilcileri ve kanaat önderleri ile görüşme yapan Bakan Soylu ziyaret sonrası ilk iş olarak ilçe emniyet müdürünü değiştirerek kolları sıvadı.

Esenyurt'taki tüm taksi duraklarının kaldırılacağını ve taksi esnafının denetim altında bulunacağını kaydeden Bakan Soylu'nun bu açıklaması sonrası olaylar biraz sakinleşse de ortada ölümler, yaralanmalar, mağduriyetler ve tartışmalar devam etmekte.

*

Yazımızın başlığında dedik ya; 'Esenyurt taksi olaylarının perde arkası' diye.

Biraz geçmişe giderek, önce 1990'lı yılların başında Büyükçekmece Şöförler Odası'nın o yıllarda yaklaşık 150 adet kırmızı plakalı taksi ihalesini hatırlamak gerek.

O plakalar çok canlar yaktı.

Çok kişi köşeyi dönerken çok kişi de mağduriyetler yaşadı.

Ortada ciddi bir rant vardı.

Günümüzde İstanbul'da bir taksi plakasının 2 milyon TL olduğunu düşünürsek.

2 çarpı 150 ne eder, yarım milyar TL'ye yakın para.

İlk başlarda ihale gizli yapıldı.

Yerel bir gazete çift baskı yaparak ihaleyi yurttaştan sakladı.

Eşe dosta çok cüzi rakamlara taksiler dağıtıldı.

Silivri, Çatalca, Şile ve Büyükçekmece gibi o yıllarda taşra ilçe sayılan ilçelerin tüm beldelerine nüfusa göre plaka dağıtılırken her beldeye verilen plakalar önce o belde belediye başkanının yetkisine verildi.

Belediye başkanları aldıkları plakaları korumalarına, eşine, dostuna, jandarmaya, polise peşkeş çekti.

*

Derken bir ara bu plakaların iptal olması gündeme geldi.

O yıllarda (1990'ların sonunda 2000'li yılların başında) üç beş kuruş vererek kırmızı taksi plakası alanlar pişman oldular.

Verdikleri parayı kurtarmak için kısa yoldan para kazanmayı düşünen meraklılara satmak zorunda kaldılar.

Kısaca bu plakalar git-gel yaşadı.

Sonunda kırmızı plakalar tüm mahkemelerden geçti ve son 10 yıldır resmiyet kazandı.

Bir ara sarı plakaların fiyatlarını bile geçti.

Çünkü; Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir gibi ilçelerin nüfusu arttı.

Ve sanırım 2020 yılında İstanbul'daki tüm taksi plakalarının sarıya boyanma kararı alındı.

Bu kararla zaten daha önceden birçok problem yaşayan Esenyurt'taki taksiciler yeniden kavgaya giriştiler.

*

İlk kavga 6-7 yıl önce Esenyurt Devlet Hastanesi önünde yaşanmış o yıllarda kavgaya karışan Ağrılı taksici içeri girmişti.

Akbatı AVM'nin olduğu yerde de 3-4 yıl önce benzer tartışma yaşanmış ve olaya birçok taksici ile birlikte bir mafya kabadayısının adı karışmıştı.

Ne mi oluyor bu tartışmalarda dersiniz?

Taksicilikle uğraşan veya taksi kiralayan kişiler nüfus yoğunluğu olan yerlerde durak açmak istiyorlar.

Zaten bir milyonu geçen ilçede taksiye büyük ihtiyaç doğuyor.

Haliyle taksi müşterileri o duraklara yönlendiriliyor.

Durağa bağlı olmayan taksi olur da o civarda yolcu alırsa dayak yiyor, tehdit ediliyor, gerekirse takip edilip yaşamına son veriliyor.

Çünkü ortada ciddi bir rant var ve bu ranttan beslenenlerin sayısı da az buz bir rakam değil.

*

Bir diğer durum da taksici esnafı ile Esenyurt Belediye Başkanlığı'nın ilişkisi.

Geçmişte Dr. Gürbüz Çapan ve Necmi Kadıoğlu ilçedeki her olaya el atıp aracılık ederek duruma müdahale diyorlardı gerekirse uzlaşma sağlıyorlardı.

Şimdiki belediye başkanı Kemal Deniz Bozkurt ise bu tür işlerden uzak durmaya çalışmakta.

Bu bir tercih meselesidir.

Dün yapılanlar mı yanlıştı bu yapılan mı yanlış ona siz karar verin.

Dün önüne gelene durak izni verilmiş, kıyak çekilmiş, mafyalaşmaya, kavgaya, gürültüye müsaade edilmiş.

Bugün ise devlet olaya el koymuş, belediye benim yetki dahilimde bir şey yok diyor, başarısız olan ilçe emniyet müdürü değiştirilmiş, hergün vali yardımcısı, il emniyet müdürü ilçeye gelerek konuya el atmış.

Bu saatten sonra olayların yatışması, taksicilerin duraksız olarak hizmet vermesi, olaylara adı ve ilişkisi karışanlara anında müdahale edilmesi bekleniyor.

Ne kadar başarılı olunur bilemeyiz!

*

Aslına bakarsanız Esenyurt sadece taksi olayları ile gündeme gelmiyor.

Hemen hemen hergün, cinayetler, kavgalar, gürültüler, patırtılar ile gazetelerin ve televizyonların üçüncü sayfa haberlerinde Esenyurt'u görmek mümkün.

Adana'da il olarak bu şekilde gündeme geliyor.

O zamanki Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'ye bizzat bu konuyu sorduğumda 'Bir ara bir emniyet müdürümüzün basın ile arası iyiymiş, her asayiş olayını haberleştirdi, o gün bu gün Adana denince akla bu olaylar geliyor' diye cevaplamıştı.

*

Esenyurt çok kısa sürede çok büyüdü.

İlçenin bu hale gelmesine en büyük sebep, en fazla 300 bin kişinin yaşaması planlanırken son 10 yılda bu güzel ilçeye milyondan fazla nüfus taşıyan zihniyettir.

Gerisi bir anlamda sıradan Türkiye gibi ülkelerin yaşadığı olaylardan ibarettir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi