Fatih Portakal ve yeni medya orda kal!

Foxtv'den istifa eden Fatih Portakal olayına gelmeden azıcık Türk medyasındaki genel yayın yönetmenlik tarzından bahsetmek istiyorum.

Öncelikle genel yayın yönetmeni demek o yayın organının teknik direktörü demektir.

Tıpkı o takım şampiyon olmazsa teknik direktörün kellesinin istendiği gibi o yayın organı da başarılı olmaz ise topun ağzına ilk genel yayın yönetmeni oturur.

Gerçi başarılı olan teknik direktörlerin değiştirildiği gibi -Trabzonspor şampiyonluğa giderken Bakan Albayrak'la tartıştığı için istifası istenen Ünal Karaman benzeri – sırf muhalif yönü var diye başarılı olan medya yöneticileri de görevden alınıyorlar.

*

Tabi Fatih Portakal Foxtv'nin genel yayın yönetmeni olmamasına rağmen, arkadaşım dostum Doğan Şentürk başarılı ve karakterli bir genel yayın yönetmeni olduğundan öncelikle ekran önünde çalışan çalışma arkadaşlarını hep ön planda tutmuştur.

Bu durumda da genel yayın yönetmeninden daha çok ana haber ve sabah haberleri sunucularının bilinirliği daha fazladır.

*

Genel Yayın Yönetmeni dendiğinde aklıma ilk gelen isimlerden birisi 1979 yılında katledilen Abdi İpekçi'dir.

Sonra Cüneyt Arcayürek, İlhan Selçuk, Bedii Faik, Güneri Civaoğlu, beğenelim beğenmeyelim Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Rahmi Turan, Mehmet Ali Brand.

Aslında bir anlamda yaşadıkları anın şahidi ve arşividir genel yayın yönetmenleri.

Ve yaşadıkları çağın karakterlerini taşırlar bünyelerinde.

Düşünün Abdi İpekçi gibi hayatı pahasına asla prensiplerinden ödün vermeden gazeteciliğin gereğini yapan bir genel yayın yönetmeninden günümüzde küçük bir menfaat uğruna kalemini, kişiliğini, karakterini satan birçok genel yayın yönetmenlerine kadar uzanan Türk medyası.

abdi ipekçi

*

Tabi bizim toplum ne yazık ki makama, şatafata, giyime, kuşama, gösterişe göre de insanları değerlendirmekte eşsizdir.

Özellikle eski Türkiye'nin genel yayın yönetmenleri denince; ellerinde puro, bellerinde toplu tabanca, top sakal, boyunda renkli ve pırpırlı fular, italyan yaka gömlek ve ingiliz yaka ceket, evde abartılı robdöşambr, ayakta kovboy çizmesi, saçta abartılı oje ve boya.

Etrafta Adnan Hoca tarzı süslü püslü dolaşan sarışın esmer genç kadınlar.

Araba mı?

Tabi ki kadillak.

Bunlar olmadan asla bir genel yayın yönetmenine genel yayın yönetmeni denmezdi eskiden.

Hatta gazeteden gazeteye trafsfer olduğunda bunların çoğu liste halinde eklenir yeni patrondan talep edilirmiş.

*

Gelelim günümüze.

Zaten ortada çok nadir ve seçici yayın organı kaldığı için pek genel yayın yönetmeninden de bahsetmek mümkün olmuyor.

Örneğin Sabah gazetesi 80'li yıllarda Türkiye'de tozu dumana kattığında Zafer Mutlu'da ülkenin en çok tanınan ve ilgi gören simalarındandı.

Günümüzde Sabah gazetesinin genel yayın yönetmenini tanıyan bir Allah'ın kulu var mı?

Bilmiyorum.

İnanın ben de emin değilim kim olduğundan, Erdal Şafak'tı sanırım.

Hürriyet genel yayın yönetmeni, Cumhuriyet genel yayın yönetmeni, TRT genel müdürü, bir bakan hatta başbakan kadar etkililerdi, saygınlardı, ilgi sahibilerdi.

Günümüzde bu isimlerin yerine gelenler gazetecilikten uzak adeta basın sorumlusu gibi, halkla ilişkiler müdürü gibi, kurumsal bülten yöneticisi gibi işlerini yapmaktalar.

Durum böyle olunca da az da olsa gazeteciliğin hakkını verenler kısa sürede daha fazla ilgi görmekteler.

Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya, Doğan Şentürk üçlüsü Foxhaber'de böyle parladılar.

Hatta Deniz Zeyrek, İsmail Saymaz, Barış Yarkadaş, Gürkan Hacır televizyon yorumlarıyla.

Çağlar Cilara, Özlem Gürses, Cüneyt Özdemir gibi isimler de sosyal medya yorumlarıyla adlarından söz ettirmeyi başardılar.

*

Derken Fatih Portakal son yıllarda her tatile çıktığında dedikodu başlıyordu.

Artık dönmeyecek.

İstifa etti.

Emekli oldu.

İşine son verildi.

Şimdi anlıyoruz ki aslında bu söylentilerin çıkmasının sebebi de Fatih Portakal'ın yıllardır böyle bir planı olmasından kaynaklı.

Foktv'ye veda ederken böyle bir savunması ortaya çıktı Portakal'ın;

"Yoruldum. Üzerimde arzu etmediğim bir yük var. Muhalefetin sesi gibi görünüyorum. Artık muhalif olarak yaşamak  istemiyorum. Evim dronla izleniyor. Yola çıktığımda yandaki araçlardan bana küfrediyorlar. Kaldıramıyorum. Kendime uygun gördüğüm hayat bu değildi. Ağır geliyor."

Bu savunma da gösteriyor ki Fatih Portakal gerçekten yorulmuş, bıkmış, korkmuş, usanmış.

Bir anlamda Fatih Portakal zirvede de görevini bırakabileceğini gösterdi hepimize.

Bize de kendisine başarılar dilemek düşer.

Hani o bazı söylentiler var ya; Sözcü TV kurulacak Fatih Portakal başına geçecek.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun adamları Olay TV'yi satın aldı, okul arkadaşı Fatih Portakal'ı da o kanalın başına geçirecekler.

Bu söylemlerin masa başı kurgu olduğunu geçelim, Foxhaber'in yeni sunucusu Selçuk Tepeli'den biraz bahsedelim.

*

Fox Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk, Portakal'ın yerine ana haber bültenini artık Selçuk Tepeli'nin sunacağını söyledi.

Selçuk Tepeli, Fatih Altaylı'nın görevi bırakmasından sonra Habertürk TV Genel Yayın Yönetmenliği görevinde bulundu.

Tepeli aslında uzun yıllar hep yöneticilik yapmış.

İlk defa Aktuel dergisi genel yayın yönetmenliği görevinde bulunmuş.

Ardından hep genel yayın yönetmenliği görevlerini sürdürmüş.

Silivri doğumlu (1974) olan Selçuk Tepeli'nin birçok akrabası Silivri Beyciler Mahallesi'nde yaşamakta.

Donanımlı, konulara hakim, saygılı, sakin bir kişiliğe sahip Selçuk Tepeli'nin tek handikapı Habertürk gibi iktidara yakın bir medya organından Fox'a transfer olması.

Bu durumu da iki açıdan yorumlayabilmek mümkün.

Birincisi Fox yönetiminin de artık iktidar ile fazla kavga etmek istemeyeceğini söylemek mümkün.

Tamam gazetecilik yapalım ancak olabildiğince de objektifliğimizden uzaklaşmayalım.

Fatih portakal fazlaca muhalif bir dil kullandı, böylece bir taraftan başarılı bir haber bülteni oluşurken, diğer taraftan da iktidarın izleyicisinin bir kısmı kanaldan uzaklaştı.

Belki Selçuk Tepeli hamlesi bu dengeleri kurmakta etkin olabilir.

Diğer bir bakış da şu ki; Fatih Portakal'dan sonra kim gelirse gelsin izleyiciye yaranamayacaktır.

Portakal gibi benimsenmeyecek, üstüne üstlük o kişinin de ziyan olma riski artacaktır.

Fox yönetimi bu süreci Selçuk Tepeli'yle atlatarak daha sonra yine Fatih Portakal ayarında bir usta gazeteciyle yola devam edebilir...


*

Dünün genel yayın yönetmenlerine ve bugünün medyasına bakışımız bu.

Umarım yorumlarımız sizlere biraz olsun fikir vermiştir.

Aslına bakarsanız şunu söylemek en doğrusu.

Genel yayın yönetmenleri, sanatçılar, gazeteciler, sporcular, yazarlar, siyasiler o toplumun aynasıdır.

Nasıl bir toplum varsa bu durum da çevreye öyle yansır.

Tıpkı İngiltere başbakanının bisikletle işine gitmesi, Almanya başbakanının her sabah kocasına kahvaltı hazırlamadan işe gitmemesi, Türkiye'de sıradan bir belediye başkanının elli kişilik komvoy ile açılışlara, törenlere gitmesi gibi..

Falan filan işte....:((

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi