Mevsim geçişlerinde canlılarda olumsuzluklar meydana gelir.

Mesela cildi kurur, gözleri sulanır, baş ağrısı artar.

Ayakları şişer… Yorgunluk hat safhaya çıkar. Kimseyle konuşmak istemez.

Kalıcı değildir. Bir süre sonra hepsi geçer.

Ülkemde de bu ‘bir süre’ çok uzun sürdü.

Hatta birazdan çok olduğu için ağrımadık yeri kalmadı. Bildiğin bunalıma girdi.

Sebep- sonuç meselesi…

Her kafadan bir ses çıkıyor.

Tek adam rejimi fayda getirmemiş.

Eğitim sistemi ve müfredatı yenileyeceklermiş.

Tarım Bakanlığı milli olacakmış.

Sağlık Bakanlığı yerli olacakmış.

Savunma sanayiinde tarih yazılacakmış.

İşsizliği bitireceklermiş.

Fakirlik olmayacakmış.

İsrafın her türlüsüne son vereceklermiş.

Hollanda, İspanya, Çin modelleri getirilecekmiş.

EYT’liler haklarına kavuşacakmış.

3600 ek göster yasası çıkacakmış.

Banka faizleri düşürülecekmiş.

Enflasyon düşecekmiş.

Otomobillerde indirim olacakmış.

Emekliler sürünmeyecekmiş.

Ulaşıma zam yapılmayacakmış,

Kira artışlarına çözüm bulunacakmış.

Benzin, Mazot fiyatları her gün artmayacakmış.

Türk lirasını itibarını geri kazanacakmış.

Geç bunları geç.

Dolar 16 TL’yi geçti.

Benzin 20 TL’yi aştı.

En düşük kira 5 bin TL oldu.

Emekli ikinci işte çalışıyor geçinemiyor.

İşsiz gençlere evlenin çocuk yapın deniliyor.

İşçi hakkını alamıyor.

Silahlar sokak ortasında patlıyor.

Yabancılar âlemde, neymiş ülke mevsim geçişinde…

Geç bunları abi geççççç….

Bunlar yetemez gibi neymiş efendim….

Kanal İstanbul yapılacakmış.

Atatürk Havalimanı kaldırılacakmış.

Tarım alanlarının yerine inşaatlar yapılacakmış.

Köylü diye kavram kalmayacakmış.

Köprüler yollar garantili geçişle hizmet vermeyecekmiş.

Yabancılar ülkemde cirit atacaklarmış.

İlanla doktor aranılacakmış

Asgari ücret 10 bin TL olacakmış

Abi geç bunları geç….

Geçmişte kalanlarla aynı yolda devam edersen, Osmanlıyı, Geziyi konuşanlara cevap vermeye devam edersen, mevsimler arasında sıkışıp kalırsın.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Akşener, Bahçeli, altılı masa kıskacından çıkamazsın.

Artık sol – sağ öldü. Tek görüş ortak akıl olmalıdır.

Birleştirici, hoş görülü, liyakatlı, kucaklayan, yaratıcı fikirlere sahip çıkan, kin gütmeyen, bağırıp çağırmayan, vizyon sahibi, küfretmeyen, işçiye emekliye, sendikal haklara değer veren genç dinamik, koşan lidere ihtiyaç var.

Siyasi görüşüne değil, dinanizmine değer verilecek bir Ekrem İmamoğlu var.

İşte tam da burada ‘geç’ demeden, duralım gülü koklayalım…

Ve ülkemizin geldiği durumu düşünüp, 21. Yüzyılda olduğumuzu, bir yüzükle çıkılan yolda nasıl zengin olunduğu ile kendi halimizi hatırlayalım.

Tamda bu sebeple geçmişe “Geççç abi geç” diyelim….

Ki “Yüksek sesini bu aleme Davut gibi sal çünkü bu gök kubbede baki kalan ancak hoş bir seda imiş” olduğunun farkına varalım.

Sözün özü baki olan bu gök kubbe altında her şey geçicidir.

Kimsenin yaptığı yanında kalmayacaktır.