Gençlere tarihi iyi anlatın

Uzun süredir hepimizin hayatı, siyasetle-seçimle meşgul. İki-üç arkadaş bir araya gelsek, konu dönüp dolaşıp politikaya geliyor. Ne kadar uzak durmayı denesekte, her konuşma bir süre sonra bu  noktada kilitleniyor.
Yaşantımızın içine siyaset o kadar girmiş ki; endişelerimizle, kaygılarımızla, beklentilerimizle, sorunlarımıza takılıp kalıyoruz. Eğitim, sağlık, üretimden tutun da, dizilerden, çekilen sinema filmlerine kadar siyaset her yere bulaşmış durumda.
Fabrika ayarlarına dönebilecekmiyiz bilmem ama, epey zaman alacak gibi görünüyor...
***
Bugün fazla haber dinlemeyeceğim, kim ne söylüyor kulak tıkayacağım kararı alarak balkonuma oturdum. “Gençlere tarihi iyi anlatın” diye haykıran bir ses geliyor içerideki cam kutudan. Niyetim, sabah haberlerine kısaca bir kulak vermek sadece, ama gençlere anlatılacak tarih konusuna da epey kafam takıldı. Birden, öğretmenlerim geldi aklıma; 
Sanatı, tarihi sevdirmek için kısıtlı imkanlarla tiyatroya götürmeye çalışan, hemen hemen her ders kompozisyon yazdırmaya çalışan, zorunlu olarak dünya edebiyatından romanlar okutan         öğretmenlerim, 
Basit ve sıradan gördüğümüz resim, müzik derslerinde bile dünya ressamlarını, müzisyenlerini tanıtmaya çalışan öğretmenlerim,
Hergün bir gazete alma görevi veren ve o günün haber küpürlerini kesip sınıfa getirmemizi isteyen öğretmenlerim...
***
Evet, gençlere tarihi iyi anlatın, bu konuda en büyük görev eğitimcilerden daha çok ailelere     düşüyor.
Hatırlarsınız, yakın bir zaman önce, memleketimizin hukuk eğitimi almış dahilerinden(!) biri, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Kadir Mısıroğlu, İngiliz şairi ve oyun yazarı Shakespeare’in gizli müslüman olduğunu, hatta gerçek adının “Şeyh Pir” olduğunu iddia ediyordu bir ara televizyon ekranlarından. Eğer ders anlatıcıları da gençlere böyle bilgi veriyorsa vay halimize. Eğitim sisteminin çökertilmesiyle birlikte, matematikten sıfır çeken, tarih-coğrafya bilgisi olmayan, türkçe dersinden kırık not alan, kompozisyon yazamayan çocuklar geçiyor aklımdan. Sonra, üniversite mezunlarının durumunu düşünüyorum. İş bulamayacaklarını bildiklerinden, mümkün olduğunca hayata atılmayı erteleyen, yüksek lisans, master yapayım diyerekten okul hayatını bir türlü sonlandıramayan gençler geçiyor aklımdan.
*** 
Haber izlemeyeceğim, bugün canımı sıkacak hiçbir şeye izin vermeyeceğim dedim ya, belki biraz şiir okurum, ya da bir film izlerim. CD’lerin arasından Şener Şen’in başrolde olduğu, Ertem Eğilmez’e ait“Aşık Oldum” filmini buluyorum. Kesilmemiş sahneler, biplenmemiş replikler, buzlanmamış görüntüler eşliğinde doyasıya kahkaha atıyorum. Meydanlardan sarfedilen ve bip’lenmeye gerek duyulmayan kaba cümlelere gidiyor aklım. Kemal Sunal filmlerinde, gençlerin ahlakını bozuyor diye nitelendirilerek makaslanan“eşşeoğlu, vb..” gibi kelimelerin ne kadar masum kaldığını düşünüyorum. 
Yine siyasetten ve hayatımızdan eksilttiklerinden çıkamıyorum.
***
Açıyorum şiir kitaplarımdan birini, okumaya başlıyorum.
“Bedava yaşıyoruz, bedava/ Hava bedava, bulut bedava/Dere tepe bedava/Acı su bedava...” Ah be güzel şairim, eğer şimdi yaşıyor olsaydın neler yazardın merak ediyorum. Birgün hava için de para ödermiyiz diye düşünmekten kendimi alamıyorum. 
Ve bir daha asla yazılamayacak satırları okşuyor gözlerim.
***
Müzik dinlemeye karar veriyorum. Olabildiğince kıymetli, bir daha yazılamayacak şiirleri okurken yavaştan eşlik eder diye, radyoya uzanıyor elim. Bir şarkı çalıyor. Sözlere takılıyorum, özlemeyi anlatıyor. “Çok pis özledim”diyor söyleyen!
Elimde Nazım Hikmet’in bir özlem şiiri; “Bugünde sensiz, yani yarı yarıya dünyasız geçti bugünde...Buruşuyor hala gelmeyen mektup avucumda...”
Eskilerde kalan naif, dokunaklı sözleri, şarkıları özlüyor yüreğim. Dilimizin nasıl bu kadar yaralandığını düşünüyorum.
 “Sanat ve kültürle güçlü oluruz, eğer sanat ve kültürde yoksanız dünyada yoksunuz” diye yapılan bir konuşma geçiyor hafızamdan, ardından ucube diye yıkılan heykeller, yok olan tiyatrolar, sinemalar...“Çatlayın, patlayın Atatürk Kültür Merkezini de yıktık!” sözleri... 
Dünyanın neresinde olduğumuzu düşünüyorum. 
Gençlere tarihi iyi anlatın.
***
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi