Gidiyor gitmekte olan...

Son üç yılda artık tamamen kontrolü yitiren, ülkeyi yönetemez hale gelen mevcut iktidar gidiyor gitmesine de geliyor mu, gelmekte olan?

Artık bir seçim atmosferine giren ülkemizde muhalefet sokak mitinglerine de başladı.

AK Parti ve MHP tabanında da oldukça geniş bir kesimde rahatsızlıklar yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.

Bürokraside önemli ölçüde yönetici konumda olanlar frene bastılar.

Yapacakları yasal olmayan uygulamalardan dolayı hesap sorulacağı endişesi onları da tedirgin etmeye başladı.

Bu iktidarın değişmesi için gerek ekonomik gerekse siyasal koşullar hiç olmadığı kadar hazır.

Halk da bu iktidarla yönetilmek istemediğini açıkça ortaya koyuyor.

Bundan sonrası muhalefetin izleyeceği politikalara kalıyor.

Peki muhalefet iktidar olmaya hazır mı?

Şu an ülkeyi yöneten kadrolardan çok daha yetkin, deneyimli ve geçmişte başarıları kanıtlanmış kadroların var olduğu kesin.

20 yıl sonra gerçekleşecek değişimin heyecanı ve coşkusu toplumun her kesiminin iliklerine kadar sinmiş durumda.

Hiç olmadığı kadar iktidarın gönderileceğine, bir sandık başarısının oluşacağına herkes inanmış durumda.

Ancak böylesi zaman ve ortamlarda süreci yönetenlerin normal zamanlardan çok daha sakin, sabırlı ve sağduyulu olması zorunluluğu vardır.

Yenilgiyi hazmedemeyen, iktidarı vermek istemeyen güçler her türlü kışkırtmalara başvuracak, yapay bir gerilim politikası yürüteceklerdir.

Görüldüğü üzere de son olaylarda, TÜİK ziyareti ve Mersin Mitingiyle ilgili değerlendirmelerde ve bütçe görüşmeleri sırasında bu taktiği uygulamaya başladılar.

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm iktidar yandaşları ve özellikle de saray basını muhalefeti itibarsızlaştırmaya, toplumu kutuplaştırmaya yönelik tahriklerini aralıksız sürdürüyorlar.

Sokağın sesi elbette önemli ve belirleyicidir.

Mitingler de bunun toplumda dışa vurulmuş göstergeleridir.

Bu tür toplantıları katılanların sayısından çok verilen mesajlar ve toplumdaki tepkileriyle değerlendirmek daha gerçekçi olur.

Mersin mitingi halkın demokrasiye, barışa ve değişime olan inancını, beklentisini ve heyecanını göstermesi açısından oldukça yararlı, başarılı olmuştur.

Asıl bundan sonraki adım önemlidir.

Kılıçdaroğlu’nun “dostlarımız” diye ifade ettiği ittifak paydaşlarıyla birlikte ortak mitingler düzenlemesi beklenmektedir.

Seçim ittifakına yönelik çalışmalar yapan 6 partiyle sınırlı olmayacak, HDP nin de içinde yer alacağı, bu iktidardan rahatsız olan tüm siyasal parti ve grupların güç birliğinden oluşacak bir demokrasi ittifakı kendini dayatmaktadır.

Aynı dili konuşan değil ama aynı acıları yaşayan, aynı duyguları paylaşan herkesin içinde yer alacağı bir toplumsal dayanışmayı örgütlemeden bu iktidardan kurtulmak kolay olmayacaktır.

Çünkü biliyoruz ki, Erdoğan ve ekibinin iktidardan gitmemek istemelerinin kendilerince çok hayati gerekçeleri var.

En başta da 20 yıl boyunca yapılan haksız, hukuksuz, yasal olmayan uygulamaların hesabını verme korku ve telaşı vardır.

Bu yüzdendir ki, Kılıçdaroğlu’nun çok masum ve anlaşılır “helalleşme” çağrısı bile onları fazlasıyla rahatsız etti.

Erdoğan ve ekibi iktidarı sürdürebilmelerinin bu koşullarda mümkün olmadığını gördükleri içindir ki ellerindeki en önemli kozu, kaos ve çatışma ortamını oluşturmak için her yolu deneyeceklerdir.

Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkelerden gelecek sıcak paranın bu yangını söndürmeyeceğini onlarda biliyorlar.

Kısmi bir rahatlama sağlayarak bir baskın seçimle son şanslarını deneyecekler.

Bir baskın ya da erken seçimde tek şansları rakibe hata yaptırmak olacaktır.

O yüzdendir ki, muhalefet partisi yöneticilerinin özellikle şu günlerde atacakları her adıma söyleyecekleri her söze her zamankinden çok daha dikkat etmeleri gerekiyor.

Kuşkusuz seçime hazırlanan siyasi partilerin farklı politikaları, siyaset tarzları vardır.

Her birinin ideolojik yaklaşımı, demokrasi ve özgürlük anlayışı ve bunlara ilişkin politik tutumları vardır ve olmalıdır.

Fakat ülkemizin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle yaklaşan seçimlerin çok özel bir durumu ve anlamı vardır.

Bu iktidardan rahatsız olan her kişi ve kurumun; ayrışan yanlarını bir kenara koyup, barış, demokrasi, hukuk ve özgürlük temelinde birleşen ortak yanlarını öne çıkarma, birlikte mücadele etme zamanıdır.

İşte o zaman ancak “GELİYOR, GELMEKTE OLAN” DİYEBİLİRİZ.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi