Gönülden dillere dillerden gönüllere uzanan sözler 

Söz şifadır , söz zehirdir. Sözde sihir tesiri vardır. Sözün güzel söylenmesi sadra şifadır. Modern cağda biz sözün kıymetini epey göz ardı ettik. Şiirler , beyitler, türküler  unutturuldu, unutuldu ...

Tanzimat’la başlayan batılılaşma süreci toplumun her alanda olduğu gibi müzik camiasında da etkisini apaçık göstermiş ve göstermektedir. 
Anadolu’nun bağrında yetişmiş şairlerimiz, ozanlarımız ve yararlarımız kıymet görmez hale geldi. Anadolu irfanına, kültürümüze ve değerlerimize aykırı hareket eden şarkıcılar, popçular hızlı bir şekilde çoğaldı. Şahsım olarak türküleri sever , fırsat buldukça dinlerim. 
Çünkü türkülerin bir hikayesi, bir yaşanmışlığı var .. 
Neticesinde okuyanda hissediyor , dinleyende hissediyor ...
Bunun en güzel örneğini Abdürrahim Karakoç'un " Mihriban " şiirinde görüyoruz. 
Mihriban türküsünü bilmeyen yoktur .Fakat Mihriban türküsünün hikayesini bilende pek azdır. 
Gelin hep birlikte " Mihriban " türküsünün perde arkasını aralayalım. 
1960 yılında yaşadığı ölümsüz aşkı kelimelerle ebedi kılan Abdürrahim Karakoç ;
Köyde düğün olacaktır, civardan misafirler gelmeye başlar. Genç Abdürrahim, köyünde genç bir kız görür, gördüğü kız ailesiyle komşunun düğününe gelen misafir kızdır. Tanışmak nasip olur… 
Mihriban’ın kelime anlamı: Şefkatli, merhametli, muhabbetli, güler yüzlü, yumuşak huylu manasına gelmektedir. İşte bu kız da aynı şeyleri kendi karakterine yansıtmıştır. Misafirlikleri ilerledikçe aşk da ilerler.
Bir sabah Abdürrahim,  kalkar ve Mihriban adını koyduğu sevdalısını görmeye gider, gider ki misafirler gitmiştir. Abdürrahim’in dünyası artık değişir, hayat manasızlaşmıştır, aşk acısı yüreğini yakar… Bu halini gören ailesi, kızı bulmak için Maraş’a gider, uzun aramadan sonra kızın ailesini bulur ve kızı isterler. Önce “kız küçük” derler, bahane bulurlar. Bakarlar ki Abdürrahim’in ailesi ısrarcıdır, gerçeği söylerler: “Kız nişanlıdır…”
Ailesinin halinden olumsuzluğu sezen Abdürrahim, kızın nişanlı olduğunu duyunca da: “Bir daha bu evde ismi anılmayacak ve konusu geçmeyecek.” der.
Bu şiir türküye dönüşünce de duymayan kalmaz. Tabi Mihriban da… Bir mektup yazar Abdürrahim’e “Unutmak kolay değil” der. Abdürrahim bu sözden sonra ikinci olarak "Unutursun Mihriban’ım " şiirini yazar.
Eskiden sözlerin, şiirlerin, türkülerin bir hikayesi vardı. Çokta eski değil yarım asır öncesiydi. Dolayısıyla okuyanda samimi okur , dinleyen ise dalıp giderdi maziye ..
Bugün ne söz kaldı, ne türkü..
Sözlerin bir manası yok , derinliği yok , yaşanmışlığı yok , hikayesi yok ...
Anlamsız , ruhsuz , kıymetsiz sözler hayatımıza girdi. Bu söylediklerim sizi çok şaşırtmasın, aman sende çok abartıyorsun demeyin ! En çok dinlenen , tıklama rekoru kıran şarkıların , kliplerin sözlerine bir bakın ! Sorun hiçbir anlam ifade etmeyen , saçma sapan kelimelerden oluşan şarkıları seslendirenler demi ? Yoksa dinleyip, izleyenler demi ? Son günlerde tıklanma rekoru kıran şarkıları görünce her geçen gün sanattan biraz daha uzaklaştığımızı ve sadece popüler olmak için her şeyin yapıldığını görüyorum, görüyoruz..
Sözlerimize sahip çıkalım .. 
Şiirlerimize sahip çıkalım..
Şairlerimize, yazarlarımıza sahip çıkalım..
Değerlerimize sahip çıkalım.. 
Türküler dünyalara acılan kapılarımızdır. 
Türkü dinleyelim , dinletelim..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Onur Karakoç Arşivi