15 Temmuz gecesi 17 dakika önce...

15 Temmuz gecesi  17 dakika önce...
Evdeydim...Açık olan tv kanalında aniden bir hareketlenme olduğunu görüyor, pür dikkat kesiliyordum...

Evdeydim...Açık olan tv kanalında aniden bir hareketlenme olduğunu görüyor, pür dikkat kesiliyordum...
Çünkü Ardahan kadar çok sevdiğim ve ARDFED Federasyonunun merkezinin bulunduğu Şişli’ye geçerken iyiden iyiye trafiğinden bıktığım İstanbul ve onun Boğaz köprüsünde bir şeyler oluyordu.
Önce birçoğumuzun hala anlayamadığı tankları, ardından askerleri ve karışıklığı gördüm, sonra bunun bir darbe olduğunu anlıyor ve 12 Eylül faşist darbeyi en acı şekilde yaşamış bir ailenin ferdi olarak dışarı fırlıyorum.
Oğlum arıyor annesini babamı dışarı bırakma, annesi beni arıyor gel buraya diye...
Ve onları dinlemeyip, bindiğim arabamla önce İl Jandarmanın sonra kent dışına adeta zorla taşınmasında büyük katkım olan ama hala şehir içindeki kışlaları sivile teslim etmeyen sanayin oradaki Tugayın önüne geçip bakıyorum bir hareketlenme var mı diye...
Sonra çevre yolundan Emniyete doğru gidip, orada da bir hareketin olmadığı tam aksine adeta karartma varmış gibi bir sessizliğin olduğunu görüp, oradan o zamanın valisinin konağının önünden kongre caddesinden çarşıya doğru çıkıyorum..
İnsanlar koşarak evlerine gidiyor, ben ise tam tersi alabalık gibi ters akan suya dalmış, korkulan alana, çarşıya doğru hem de telefonumu açıp, darbeye direnmemiz gerektiğini canlı yayın yaparak yüksek sesle belirterek gidiyorum..
Olayın darbe kalkışması olduğunu, darbenin, darbecilerin bu ülkeye bir şey katmadığını söyleye söyleye herkesi darbeye direnişe davet ediyorum.
Ve bunları telefonumda ki şahidim facem canlı olarak kayıt ediyor.
Ve 17 dakika sonra yüz şekli değişmiş olan başkan Erdoğan’da aynı benim yönetimimle yani bir cep telefonu kamerasıyla sonradan adeta el konulan bir pazarlıkla sahip değiştiren çok izlenen ve darbecilerin kapısına dayanmasına demokrasi adına karşın yayını kesmeyip, direnen bir tv kanalına, CNN Türkk’e bağlanıp, halkı alanlara davet ediyor.
Darbeye direnmeliyiz diyor...
Ve ben Ardahan Belediye Başkanını arıyorum, ‘Başkan neredesin? Gelin çıkalım çarşıya..’diyorum..
-Yoldayım, köydeyim Fakir geliyorum diyor Belediye Başkanı Faruk Köksoy...
Sonra o dönemin, bugünde İl Başkanı olması gereken İl Başkanı Yunus Baydar’ı, ardından ulaşabildiğim herkesi arıyorum ikinci telefonumda...
Sonra tüm yurtta olduğu gibi Ardahan’da da alanlar doluyor..
Az önce evlere kaçanlar dahil herkes geliyor kongre caddesine kol kola girip, o az önce karartılmış olarak gördüğüm olan Emniyete doğru     yürüyor...
Caddeyi saran askerler arasında sloganlar eşliğinde yaşananları geç fark eden ve ne olduğunu bile anlamayan vali, emniyet müdürüne cesaret     veriyoruz..
Sonra bugün gibi bir parti, bir grup kahraman onlarmış gibi biz darbe mağdurları olan birkaç dirençli, solcunun cesareti ile kahraman oluyorlar.
Hatta kahraman diye maaşa bağlanıp, işe  alınıyorlar.
Ve bir 15 Temmuz’u, bir darbe kalkışmasını adı sanı bilinmeyen kahramanlarca durdurulması unutuluveriyor, kağıttan aslanlar ortaya çıkıyor..
Kimi, siyasi görüşüne ve yönetim anlayışına katılmasam da bir lider olarak hayran olduğum direnciyle bulunduğu yeri hak eden Başkan Erdoğan’ın gölgesine sığınıyor, kimi biz darbe mağdurlarının yürekliği üzerinden pirim yapıp, kağıttan kaplan oluveriyorlar.
Ve 15 Temmuz’un birinci yıl dönümü gibi 2 inci yılını kahramanlara gibi kutluyorlar. 
Neyse biz onlara bırakalım kutlamaları da asıl bundan sonra uyuyan hücrelerin hareketlenmesi hailinde ne yapılacağını konuşalım.
Çünkü Başkan Erdoğan gibi benim de hala darbecilerin işlerini bitirmediklerini ve bu ülkeme yeni bir 15 Temmuz daha yaşatmayı düşünenlerin olduğundan şüphe edip, düşünenlerdenim...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.