Ali Kıdık’tan yeni açıklama: Tek liderim Meral Akşener’dir!

Ali Kıdık’tan yeni açıklama: Tek liderim Meral Akşener’dir!
Yaptığı açıklama ile İYİ Parti lideri Meral Akşener’i eleştiren İYİ Parti İstanbul İl Teşkilatı kurucusu Ali Kıdık'tan yeni bir paylaşım daha geldi.

İYİ Parti’de sular durulmuyor. Partide yaşanan üst üste istifaların ardından Meral Akşener, İYİ Parti’nin önde gelen isimlerinin eleştirilerine hedef oluyor. Geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan Ali Kıdık’ın açıklamaları olay yaratmıştı. Kıdık, “Biz ‘Ana’ya güvendik. Ama ‘Ana’ kötülere kulak verdi. ‘Ana’ kötülere yol verdi. ‘Ana’ kötülere güç verdi" diyerek Akşener’e yüklenmişti. Ali Kıdık’tan bugün yeni bir açıklama daha geldi.

"Koltuk sevdalısı değilim"

Ali Kıdık kişisel X hesabından yaptığı yeni paylaşımla, tek liderinin Meral Akşener olduğunu ifade etti. Koltuk sevdalısı olmadığını dile getiren Kıdık, “Yeni yetmelerin makam uğruna racon kesmelerini kabul edemem” dedi.

İşte Ali Kıdık’ın o paylaşımında yer alan ifadeler:

“Biz, ne koltuk ne sandalye ne de tabure sevdalısıyız. Biz Türkiye sevdalısıyız. Yeni yetmelerin, yerden bitmelerin söz söylerken bu hareketin en başından beri sürecini bilmesi gerekir. Makam uğruna gelip racon kesmelerini kabul edemem. Benim Türkiye sevdam, millet ülküm hiç kimsenin makam sevdası ile mukayese edilemez. Ayak kaydıran değil, adam kazandıran ruhuyla hareket ettik. Bir kez daha söylüyorum benim tek liderim oldu o da Meral Akşener’dir. Diğerleri umurumda olmaz.”

Ne demişti?

Ali Kıdık daha önce yaptığı açıklama ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i hedef alarak şu ifadeleri kullanmıştı:

“Aziz milletimizin bilgisine;

Biliyorum ki, “İYİ Parti’de neler oluyor?” diye merak ediyorsunuz.
Dilim döndüğünce anlatmak, canımdan çok sevdiğim milletime karşı bir namus borcudur.

En başından şunu söylemem gerekir ki İYİ Parti kuluşuna geliş sürecinde ve kuruluşundan bu güne kadar her adımında emeğim var.

Bundan yedi yıl önce tertemiz yüreklerle, inanmış ve gözünü budaktan sakınmayan bir avuç cesur olarak yola çıktık.

Engellenen, yaftalanan, iftiraya maruz kalan, işiyle/aşıyla tehdit edilen Anadolu’nun kavruk çocuklarıydık.

İnandık. Lider ol dedik. “Ana” yerine koyup, “Analar devlet, oğullar ordu kursun” şiarıyla, çetin yolları yürüdük.

Yurdun her köşesine iz bıraktık.
Gül bahçesinde olmadığımızı biliyorduk.

İktidarın yolumuza ördüğü engellerle, zorluklarla boğuştuk.
Birçok arkadaşımız parasızdı. Ama yüreklerindeki zenginlikle, muktedirlerin serveti boy ölçüşemezdi.

Tek bir hedefimiz, iddialı bir sözümüz vardı;

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

İki yumruk arasında sıkışmış milletimize umut verebilmek için, yeni bir yol açmaya çalıştık.
Bedeller ödeyerek yürüdüğümüz o tertemiz yolu yarıladığımızda, kapı arkasından bizi gözleyenleri fark ettik.

Cesaretsizlerdi. Dudaklarını kemirerek izledikleri cesur bir yürüyüşü risk almadan, uzaktan takip ettiler.

Sesimiz yankı buluncaya kadar,
Gücümüz muktedirleri korkutmaya başlayıncaya kadar beklediler.
Sonra saklandıkları kapı arkalarından çıktılar.

İYİ Parti milletimize umut olunca, ardına saklandıkları perdeleri kaldırdılar.

Korkakça davranıp, elini taşın altına koyamayanlar, ödenmiş bedeller üzerinden siyasi servet edinebilmek için kolları sıvadılar.

Aramıza sızıp, emek harcayanlara omuz ata ata yürümeye başladılar.
Yüzsüzlerdi. Arsızlardı. Vicdansız ve hesapçılardı.

Öyle oyun oynadılar ki, Genel Merkez koridorlarını, milletin iyi ve cesur evlatları için geçilmez hale getirdiler.

Oyun oynamakta, tezgah kurmakta, hakka girmekte öylesine maharetlilerdi ki,

Sonradan cesurları oynayanlar, gerçek emektarların kanına, hakkına girmeyi başardı.

İyilikle yürüyenler, kötülüğün girdabında öğütülmeye başlandı.
Evet, “İçimizdeki İrlandalıları” biliyorduk.

Ama anamıza güvendik.
Yürüdüğümüz yolun her birimize verdiği “Hakka” güvendik.
Ama “Anamızı” bu kadar kolay şaşırtacaklarına, hataya sürükleyebileceklerine ihtimal vermedik.

Yaptılar. Başardılar.

Ve günün sonunda, makus talih galip geldi;
Kötülük İYİ’leri yendi.

İçimiz yanarken, hatalar görülecek, telafi edilecek diye umudumuzu koruduk.

Ama bitmediler.

Kötülerin, yine emek hırsızlarının, at hırsızlarının ardı arkası kesilmedi.
Her yeri sardılar ve “İYİ”lere geçit vermediler.

Kötülük o kadar hızla büyüdü ki, iyilerin emeklerinin heba edildiği karanlık bir sokakta bulduk kendimizi.

Oysa, sadece iyileri dinlemek yetecekti.

Kötüleri hinliklerine hapsetmek yetecekti.

Olmadı.

“Ana”ya güvendik. Sadakatimizden taviz vermedik.

Ama her defasında aidiyeti sorgulanan,

Her defasında itilip kakılan,
Her defasında yeniden test edilen, biz olduk, “İYİ”ler oldu.

Biz “Ana”ya güvendik.
Ama “Ana” kötülere kulak verdi.
“Ana” kötülere yol verdi.
“Ana” kötülere güç verdi.

Ve işte bugün yaşadığımız kötü günler, göz göre göre, böyle böyle geldi.

Tek bir işaretle yola çıkan inanmışlarla, kapı arkalarında saklanıp, fırtınanın dinmesini bekleyen korkaklar arasındaki tercih, “İYİ”leri kahredip, kötüleri güldürdü.

Binlerce kardeşimizin emeği,
Milyonlarca vatandaşımızın umudu can çekişiyor.

Çaresizliğimiz bundandır.
Feryadımız bundandır.
İsyanımız bunadır.
Gerisi laf-ı güzaftır!”

İlgili Haberler

Kaynak:Hediye Tarakçı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.