Atakan'ı medya maymunu ettiniz

Atakan'ı medya maymunu ettiniz
Psikososyal gelişim hayat boyu sürmektedir. Erik H. Erikson tarafından geliştirilen kuram; gelişimde cinsiyetin yerine toplumun etkisi üzerinde durmuş ve gelişimi yaşam boyu incelemiştir. Gelişim için, bireyin içinde yaşadığı toplum ve kültürden ciddi derecede etkilendiğini ileri sürmüştür. Ayrıca insan hayatının her birine özel bir psikolojik bunalımın eşlik ettiği sekiz dönemden bahsetmiştir.

Psikososyal gelişim hayat boyu sürmektedir. Erik H. Erikson tarafından geliştirilen kuram; gelişimde cinsiyetin yerine toplumun etkisi üzerinde durmuş ve gelişimi yaşam boyu incelemiştir. Gelişim için, bireyin içinde yaşadığı toplum ve kültürden ciddi derecede etkilendiğini ileri sürmüştür. Ayrıca insan hayatının her birine özel bir psikolojik bunalımın eşlik ettiği sekiz dönemden bahsetmiştir.

Psikososyal gelişim dönemleri:
– Temel güvene karşı güvensizlik ( 0-1 yaş)
– Özerkliğe karşı kuşku ve utanç ( 1–3 yaş)
– Girişkenliğe karşı suçluluk ( 3-6 yaş)
– Çalışkanlığa karşı suçluluk ( 6-12 yaş)
– Kimliğe karşı rol karışıklığı ( 12-17 yaş)

Bu beş evrenin üzerinde neden durduğum okundukça anlaşılacaktır.

Erikson'a göre kişilik, bu sekiz da dönemin tümünde de gelişimi sürdürmektedir. Ve bir dönemde olumsuz yaşanan denge, uygun çevresel şartlar sağlandığı takdirde, bir sonraki dönemde olumlu yöne eğilimlidir. Peki ya uygun çevresel şartlar olmadığı takdirde ne olacak, diye sormadan edemiyor insan. İşte bu sebeple psikososyal gelişim dönemlerinin önemi var.


Bir çocuğun "temel güven duygusu' nun olması gerekmektedir. Bireyin psikolojik olarak sağlıklı olması için olan ön koşuldur. Temel güven duygusu, doğumdan sonraki ilk bir yıl içerisinde ya kazanılır ya da güvensizlik gelişir. Temel güven duygusu, olumlu duygu ve düşüncelerin temelini oluşturur, güvensizlik ise olumlu duygu ve düşüncelerin gelişimini engelleyebilir ya da sınırlayabilir.


Özerkliğe karşı utanç ve şüphe döneminde ise çocuk; anne- babanın ya da çevrenin yoğun baskısı ve kısıtlamaları ile kendini sürekli suçlu hisseder. Açıkçası sürekli olarak " yapma- etme- dokunma" kısıtlamalarının yapılması çocukta "iyi şey yapmıyorum" algısını pekiştirecektir. Kırılacak bir sürahiyi çocuğun kırabileceği bir yere koymayarak, daha bağımsız özerk davranabilmesine, önlem almak yerinde bir davranış olacaktır. Bu söylediğim her istediğini yerine getirmek değildir. Unutmamalı sınırsız özgürlük vermekte özerklik duygusunun gelişimini engellemektedir.
Denge kurulmadığı zaman; kural tanımayan, bencilliği artan, her ne pahasına olursa olsun istediğini elde etmeye çalışan bir çocuk yetiştirme ile sonuçlanır durum...


Girişkenliğe karşı suçluluk ise; daha özgür şekilde çevrede hareket etmeyi öğrenir çocuklar ve bu sebeple daha geniş- limitsiz olarak amaçlarını geliştirebilecekleri alan kurarlar. Bu dönemde çocuğun ruh sağlığının göstergesi oyundur. Oyunla paylaşma, işbirliği gibi sosyal iletişim becerileri gelişir. Düşünce ve hayal gücünde artış gözlemlenir. Anlamadıkları konular hakkında sınırsız sayıda soru sordukları bir dönemdir. Ayrıca cinsiyetlerini de artık keşfetmişlerdir. Merak duygusu ve cinsiyet keşfi ile cinsiyetle ilgili sorularla karşılaşabilirsiniz, hazırlıklı olun. Doğru cevaplar yerine " Ayıp, sus bakayım konuşma böyle şeyler!" gibi engelleyici tavır, çocuğun bu konuları merak etmesinin suç olduğu hissine kaptıracaktır.


Çalışkanlığa karşı aşağılık döneminde de; çocuk okula başlamıştır. Anne - babanın etkisi azalırken arkadaşların ve öğretmenin etkisi artmıştır. Bir şeyler üretme, başarma hissi yoğundur. Çalışkanlık duygusunun edinildiği dönemdir. Çocuğun öğrenmeye aşırı isteği hiçbir zaman olmadığı kadar hızlıdır ve hazırdır. Aynı zamanda akranlarıyla kıyas içindedir. Bu kıyaslama sonucunda kendisinin çalışkan olup olmadığına kara verir. Bu dönemde doğru iletişimle desteklenen çocuk öz saygısını kazanacaktır. Başkalarıyla değil kendi başarılarının değerlendirmesi yapılmalıdır, bu şekilde bir yaklaşım aşağılık duygusu geliştirmesine engel olacaktır. Aşağılık duygusu olumsuz benlik kavramı geliştirir ve sosyal gelişimi de büyük oranda zedeler.


Ergenlik ile birlikte, kimlik oluşum süreci, bilişsel gelişimin hızlanması, dürtüsel gereksinimlerde ve duygu yoğunluğunda artma, karşı cinsle kurulan ilişkiler, meslek seçimi, anne babadan ayrılma vb. çatışmalar yaşamaktadır. Kimlik duygusunun geliştirilmesi yetişkin kararlarını alabilmek için önemlidir.

Bu psikososyal gelişim dönemlerine niye uzun bir giriş mi yaptım? Sebep; Atakan dostlar.

Birbiri ardına post yarışına döndü olay. Herkes bir şeyler söyledi. Kimisi işin uzmanıydı kimisi değildi! Medya maymunu edildi çocuk. Öncesi düşünülmemiş belli ama sonrasını da kimse düşünmedi, düşünmüyor. Uzman olmayanlar da uzmanlık tasladı üstelik. İşin politik molitik kısmını umursamıyorum. Onun bir çocuk olduğunu unutmayın diyorum. Çocuk gelişimci tarafım Psikososyal Gelişim Dönemleri' ni hatırlatmak istedi. Sosyolog yanım ise okuduklarının henüz tam bilincinde olmayan bir çocuğa yaşından öte anlam yükleyip zarar vermeyin, diyor. Rousseau, Spinoza, Platon okumuşta ne.. Özel bir birey olabilir bunu gerekli otoriteler değerlendirecektir, fakat daha o yaşlarda bir çocuk neyi okursa okusun doğru kullanmaya yeterli değildir. Diyeceğim şu ki; Çocuğu rahat bırakın. O bir çocuk sadece çocuk!

Son olarak ne demiş Rousseau hatırlayalım "Politika ve ahlâkı farklı ele alanlar, her ikisini de asla anlayamazlar."

Özümseyerek okuyan herkese sevgilerimle.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.