Bakan Tunç'tan 'Can Atalay' ve 'dezenformasyon yasası' açıklaması

Bakan Tunç'tan 'Can Atalay' ve 'dezenformasyon yasası' açıklaması
Bakan Tunç, Anayasa Mahkemesinin iptalini görüşeceği, kamuoyunda "dezenformasyon yasası" olarak bilinen düzenlemeye ilişkin "Bakanlık olarak görüşümüzü Anayasa Mahkemesine ifade ettik. Takdir Anayasa Mahkemesinin. Hep beraber sonucu göreceğiz" dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bilkent Otel'de düzenlenen "Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulması İşlemleri Değerlendirme Çalıştayı"nın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Gazeteci Tolga Şardan'ın tahliyesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Tunç, yargı önündeki bir soruşturma hakkında yorum yapılamayacağını, yargının kararlarını tarafsız ve bağımsız şekilde verdiğini belirtti.

Tutuklama ve serbest bırakma kararlarının yargının takdirinde olduğunu ifade eden Tunç, "Yargının gündeminde bu şekilde çok sayıda soruşturma var. Bu soruşturmalarda tutuklamalar da tahliyeler de gerçekleşebiliyor. Yargının verdiği kararlara saygı göstermemiz lazım. Konu yargının takdirinde olan bir husus." diye konuştu.

"Takdir Anayasa Mahkemesinin"

Anayasa Mahkemesinin iptali istemini görüşeceği, kamuoyunda "dezenformasyon yasası" olarak bilinen kanuna ilişkin soru üzerine de Tunç, şunları kaydetti:

"TCK'da 217/a yeni bir suç tipi olarak geçen yasama döneminde ihdas edilmişti, uygulamasına da başlandı. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu. Halk içinde endişe, korku, panik yaratmaya yönelik ya da kamu düzenini ihlal eden nitelikte bir durum söz konusuysa, bu fiilleri tespit edecek, bunun suç olup olmadığını takdir edecek olan yine bağımsız yargıdır. Bu süreçte maddeyle ilgili iptal davası açıldı Anayasa Mahkemesine. Biz Bakanlık olarak görüşümüzü Anayasa Mahkemesine ifade ettik. Takdir Anayasa Mahkemesinin. Hep beraber sonucu göreceğiz."

"Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararını bekleyeceğiz"

Bakan Tunç, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Can Atalay konusundaki mütalaasına ilişkin soru üzerine, bunun da yargının önündeki bir konu olduğunu ifade ederek, yargı kararının beklenmesini istedi.

Bu konudaki eleştirilerin sorulması üzerine Tunç, "Mahkeme kararlarıyla ilgili eleştiriler olur. Süreci hep beraber takip ettik." ifadesini kullandı.

Can Atalay'a ilişkin yargı sürecini anlatan Bakan Tunç, "Can Atalay ile ilgili verilen ihlal kararı birinci dereceye gönderildi. İlk derece mahkemesi de konunun Yargıtay'da görülmekte olduğunu gerekçe göstererek Yargıtay'ın bir değerlendirme yapması gerektiği gerekçesiyle dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi. Şimdi Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararını bekleyeceğiz." diye konuştu.

İsrail'in Gazze'ye saldırıları

Tunç, Çalıştayda yaptığı konuşmada da İsrail'in Gazze'de 4 bin 104'ü çocuk, 2 bin 641'i kadın olmak üzere 10 bin 22 Filistinliyi öldürdüğünü belirterek, en az 24 bin kişinin de bu saldırılarda yaralandığını söyledi.

Ölenler arasında 1 yaşını dahi doldurmamış 500'den fazla bebek bulunduğunu aktaran Tunç, Gazze'de her 10 dakikada bir çocuğun İsrail tarafından öldürüldüğünü dile getirdi.

İsrail'in saldırılarına sessiz kalan devletler ve uluslararası kuruluşları eleştiren Bakan Tunç, şunları kaydetti:

"Demokrasi, insan hakları, çocuk hakları, hukuk, adalet, özgürlük, güvenlik sözcüklerini dillerinden düşürmeyen uluslararası kuruluşlar ile devletler bu zulmü sessizce seyrediyor. Dünyanın gözü önünde, çoğu çocuk ve kadın binlerce masum insan, teknolojinin son ürünü ağır silahlarla öldürülüyor. Gazze'de yalnızca çocuklar ve masumlar değil, insanlık ölüyor. Biz inanıyoruz ki o çocukların ahı, çocuk katliamlarını yapanları tutacak. Bu katliamı yapanlar, insanlığın huzurunda hesap verecekler. Buna yürekten inanıyoruz."

"Devrim niteliğinde düzenlemeler yaptık"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, son 21 yılda kadın hakları ve aile hukuku alanında Anayasal düzeyde "sessiz devrim" niteliğinde birçok düzenleme yaptıklarını anlattı.

Son olarak, kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının kadına karşı işlenmesi halinde cezayı ağırlaştırıcı neden olarak kabul ettiklerini hatırlatan Bakan Tunç, şöyle devam etti:

"Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçunu, kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde tutuklama nedeni varsayılan suçlar arasına aldık. Israrlı takip eylemini müstakil, ayrı bir suç şeklinde düzenledik. Çünkü ısrarlı takibi, kadınların özgürlüğüne saldırı olarak görüyoruz. Kamuoyunda tartışmalara neden olan ve kravat indirimi olarak anılan 'iyi hal indirimi düzenlemesini' de tekrar gözden geçirdik. Böylece failin, salt indirim almaya yönelik kılık kıyafetine özen gösterme, takım elbise giyme veya kravat takma gibi davranışlarının indirim nedeni olarak kabul edilemeyeceğini hükme bağladık. Kadınların adalete erişiminin güçlendirilmesi için, mağdur olan kadınların istemeleri halinde baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirileceğini düzenledik."

Çocuk haklarıyla ilgili düzenlemelere de değinen Tunç, çocuk yargılamalarında ihtisaslaşmanın sağlanması için gerekli adımları attıklarını, çocukların taraf olduğu ceza dosyalarındaki adli sürecin makul sürede bir an önce tamamlanması için çalışma yürütüldüğünü aktardı.

"Suça sürüklendiği iddia edilen çocuk demek lazım"

Bir çocuk suç işlemişse bunda tüm toplumun sorumluluğunun bulunduğunu, iddianamelerde kullanılan "suça sürüklenen çocuk" ifadesini de doğru bulmadığını dile getiren Bakan Tunç, "Suça sürüklendiği iddia edilen çocuk demek lazım. Henüz daha suça sürüklendiğini bilmeden iddianamelerde suça sürüklenen çocuk şeklinde yazıyor. Sürüklenmedi belki. Hani masumiyet karinesi? Önümüzdeki süreçte bunu da gündeme almak gerekir." şeklinde konuştu.

Boşanan ailelerde çocuk teslimi işleminin daha önce icra dairelerince yürütüldüğünü hatırlatan Tunç, "Öncelikle, çocuğun manevi varlığını ve üstün yararını gözeterek, çocuk teslimini icra sisteminin dışına çıkarmak gerekmekteydi. Bu konudaki mevzuatta değişiklik yaparak çocuk teslimi işlemlerini yeniden düzenledik." dedi.

Yılmaz Tunç, uygulamayla çocukların bir eşya gibi icra konusu olmasına, yetişkinler arasındaki gerilimin ortasında kalmalarına son verdiklerini belirtti.

Halen 592 adliye çevresinde, 792 çocuk görüşme merkezinde çocuk teslimi işlemlerinin yapıldığını bildiren Bakan Tunç, uygulamanın başladığı tarihten itibaren çocuk görüşme merkezlerinde 1746 çocuk teslimi ve 17 bin 519 kişisel ilişki dosyası hazırlandığını, 19 bin 265 dosyada 124 bin 538 işlem gerçekleştirildiğini söyledi.

Adalet Bakanı Tunç, tüm bu yeniliklerin temel amacının çocuğun üstün yararını korumak olduğunu vurgulayarak, bundan sonra da çocukların hayata güvenle bakmalarını sağlayacak, çocuğun üstün yararını koruyacak her çalışmanın, her projenin paydaşı olmaya hazır olduklarını kaydetti.

İlgili Haberler

Kaynak:AA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.