Zerrin Işık
Bugün yaşanan acının öznesi "Narin çocuk"
Çocuklar dünyanın en büyük serveti, toplumların geleceğidir. Biz sahip olduğumuz bu büyük servete ve geleceğimize sahip çıkamıyoruz.
Ağrı’da Leyla, Ankara’da Eylül, Mersin’de Müslime, Samsun’da Ecrin, İzmir’de Ceylin, Manisa’da Irmak, Giresun’da İkra Nur ve daha ismini unuttuğumuz nice çocuklar…
Yitirdiğimiz tüm çocuklarımız gibi, Narine de yüreğimiz yandı. Hala da yanıyor..
Türkiye’de çocuklar benzer şekilde kayboluyor ve benzer şekilde öldürülüyor. Cezai yaptırımlar dışında burada sorgulamamız gereken birden fazla konu var. Çünkü tek başına cezai yaptırımların çocukları korumaya yetmediğini görüyoruz. Çocukları koruyabilmemiz için; ailenin eğitim düzeyini, ailenin ve toplumun ahlak düzeyini, ailenin ve toplumun çocuğa verdiği değeri ve toplumun çeşitli kültürel anlayışlarını da sorgulamamız gerekiyor.
Çocukların sağlıklı bir ortamda gelişip büyüyebilmesi ve onları şiddet/istismar ve ihmal gibi yaşamını tehlikeye atan etkenlerden koruyabilmek için temelde aile sistemi üzerinde durmamız gerekiyor. Kayıp çocuk vakalarının sebepleri arasında ailenin ihmali ön plana çıkıyor. Çocukların temel ihtiyaçlarını ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamamak ihmalin nasıl bir çeşidiyse; özellikle kayıp çocuk vakalarında gördüğümüz çocuğu gözetmeme, çocuğu yalnız bırakma, çocuğu tehlikeli durumlara karşı koruyamama da ihmalin önemli parçaları arasındadır.
Her çocuğun; çocuk olma hakkı, güvenli bir çevrede büyüme ve yaşama hakkı vardır. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde de belirtildiği gibi ‘’Her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğu ve herkesin temel görevi, çocukların yaşama hakkını korumaktır.’’ Kayıp çocuk sorunu ve çocuğa yönelik cinsel istismar tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de önemli sorunlardan biridir fakat giderek artan bu sorun karşısında önleyici-koruyu çalışmaları uygulayamadığımız gibi çocukların yaşamlarını da koruyamıyoruz. Bu sebeple ülke genelinde acilen çocukları her türlü kötü muameleden koruyabilecek ‘’Çocuk Koruma Politikaları’’ geliştirmemiz gerekiyor.
Yapılması Gerekenler
• Çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarında olduğu gibi, kaybolan ve katledilen çocukların bir ortak özelliği de; çocukların failleri tanıyor olmasıdır. Bu konuya ilişkin herhangi bir istatistik veri olmasa da medyaya yansıyan ve gözlemlediğimiz kadarıyla bunu söylemek mümkündür. Bu sebeple, kayıp çocuk vakalarında aramalar önce aileden ve yakın çevreden başlamalı ve bu aramalar, özel kurulan bir ekip tarafından yapılmalıdır.
• Çocuğa yönelik istismar ve ihmal suçlarının cezasız kalmaması ve failleri cesaretlendiren politikalardan vazgeçilmelidir.
• Çocuğa yönelik cinsel istismar ve sömürünün engellenebilmesi için Türkiye’nin taraf olduğu ‘’Lanzarote sözleşmesinin’’ etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
• Çocukları ve kadınları değersizleştiren gelenekler ve anlayış kalıpları değişmelidir.
• Çocukları kötü muameleden koruyan eğitimler geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
• Çocukların yaşamını ve bütünlüğünü tehdit eden herhangi bir durum karşısında bunları haber verebilecekleri bir ‘’Alo Çocuk Hattı, Çocuk Destek Hattı’’ kurulmalıdır.
• Kaybolan tüm çocukların kaydı tutulmalıdır.
• Çocukları korumaya yönelik eğitim ve farkındalık kampanyaları başlatılmalıdır.
• Çocukları koruyabilmek için devlet kurumları, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları işbirliği içerisinde olmalıdır.
• Mevcut hukuk mevzuatı evrensel kurallara göre uygulanmalı ve etkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
• Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde kayıp çocuklar için özel birimler kurulmalıdır.
• Çocuklarla çalışan tüm meslek gruplarının, istismar ve ihmali tespit etmek ve doğru müdahalelerde bulunabilmek için zorunlu eğitim sürecine tabi tutulmaları gerekmektedir.
• Çocuklara sınırlar, mahremiyet, cinsel eğitim ve şiddete/istismara karşı korunabilmeleri için eğitimler verilmeli, verilen bu eğitimler belli aralıklar ile tekrarlanmalı ve bu eğitim süreçlerine aileler de dahil edilerek desteklenmelidir.
• Kayıp çocuk ailelerine sosyal hizmet ve hukuki danışmanlık verilmeli, gerekirse ekonomik destek sağlanmalıdır.
• Son olarak, çocuk koruma politikalarının doğru bir şekilde uygulanabilmesi için ruh sağlığı çalışanlarının (sosyal hizmet uzmanları, rehber öğretmenler, çocuk gelişim uzmanları ve psikologlar) yetkilendirilmesi ve yeterli sayıda olması gerekmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.