Devlet Bahçeli'den Osman Kavala çağrısı: Vatandaşlıktan çıkarılsın

Devlet Bahçeli'den Osman Kavala çağrısı: Vatandaşlıktan çıkarılsın
MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada Osman Kavala'nın vatandaşlıktan çıkarılarak 10 büyükelçi krizinde yer alan ülkelerden birine gönderilmesini talep etti.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Devlet Bahçeli, Osman Kavala hakkında yaptığı açıklamada, "ABD'nin 18 Ekim bildirisinden geri adım atması önemlidir. Kavala ile ilgili hüküm verilirse cezasını burada çekmesi, daha sonra da serbest kalsın diyen 10 büyükelçiden birinin ülkesine vatandaşlıktan çıkarılarak gönderilmesi artık zarurettir. Herkes haddini bilsin, saygısızlığa tahammülümüz yok." ifadelerimi kullandı.  AYM'nin Osman Kavala ve Osman Baydemir hakkında kararlarını eleştiren Devlet Bahçeli, "AYM öyle bir hale gelmiştir ki, Türkiye'nin ne kadar kuyusunu kazan çapulcu varsa yanındadır. Şu adaletsizliğe bakın ki hem canımızı alıyorlar hem paramızı alıyorlar. Çünkü failin, katilin, teröristin hak ihlaline kaldığını iddia eden bir mahkemenin şehitlerimize, gazilerimize, yetimlerimize söyleyecek tek bir sözü olamaz. Sorarım sizlere AYM kapanmasın da hak ve hukukun itibarı mı yok olsun? AYM kapanmasın da terörle mücadeleye sünger mi çekilsin? Sözde hakimler gelsin bunu külahıma anlatsınlar." dedi. 

Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şöyle oldu:

Yurt içinde ve yurt dışında hayatın zorluklarına göğüs geren tüm vatandaşlarımıza, şükranlarımı sunuyor, selamlarımı iletiyorum. Hayatı ileri bakarak anlatırız, geriye bakarak anlarız. Tercihlerimiz nasıl bir hayat istediğimizin ifadesidir. Cumhuriyet milli bir tercihtir, en doğru, en müsanip tercihtir. Türk milleti geçmişinden kopmadan geleceğinin yol haritasını çizmiştir.

Bir devlet sloganı meselenin özünde sadece retoriktir. Türk devlet zinciri halkalarına 29 Ekim 1923 tarihinde sonuncusunu eklemiş bize göre konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bazı maksatlı cahiller, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı'nın reddi mirasıyla kurulduğunu uydursa da bu iddialar tamamen terstir. Tarihte kurulan her Türk devleti bir öncekinin eseridir.

"GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM PEŞİNDE KOŞANLAR YOZLAŞMIŞ PARTİLERDİR"

Önümüzdeki cuma günü Cumhuriyet'in kuruluşunun 98. yıldönümünü gururla kutlayacağız. 100. yıla şunun şurasında 2 yıl kalmıştır. Cumhuriyetin vasfı millet egemenliğine dayanması, demokrasiyi sistem olarak benimsemedir.

Rejim değişti diye yaygara koparanlar iflah olmaz bir yalancı hastalığına kapılan gafillerdir. Rejim başka, hükümet ve yönetim sistemi başkadır. Türkiye'de rejim cumhuriyettir, yönetim sistemi ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir.

Cumhuriyet zalimlerin hunhar baskıları altında, emperyalistlerin saldırısı altında ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı sistemi ise başkentimizin bombalandığı, parlamenter sistemin duvara tosladığı bir dönemde milli diriliş ruhu olarak ortaya çıkmıştır.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine itiraz edip güçlendirilmiş parlamanter sistem peşinde koşanlar 15 Temmuz'un rövanşını almak isteyen FETÖ ve PKK'nın suyuna giren yozlaşmış partilerdir. Bunlar emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. Dün Ali Kemaller vardı bugün de aynıları ortadadır. 29 Ekim 1923'ün mihmandarı büyük Türk Milleti'dir.

KEMAL KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ

Cumhurbaşkanlığı sistemi halk oylaması ile gerçekleşmiş, Milletimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tasdik etmiştir. 4 yıl önce Cumhurbaşkanlığı sistemine dünya üzerinde çok az şekilde karşılaşılan şekilde kansız ve kavgasız geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı sistemi yönetim sisteminde muazzam bir reformdur. Sonumuzu hazırlamak isteyen çevrelere milli bir cevaptır.

Sistem krizine oynayan suyu bulandırarak devleti ve milleti aciz düşürmek için fırsat kollayanlar yabancı muhbirleridir. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasi olmadığını, gerçek demokrasiyi getireceklerini söylüyor. Kılıçdaroğlu'na kim ne söylüyor ise yanlış söylüyor, komik düşürüyor, yanlışa sürüklüyor. Bu gidişle dost gördükleri postuna samanı dolduracaklardır.

Türkiye'de demokrasi yok demek egemenliğin yegane sahibi Türk milletine en ağır hakaret, en soysuz suçlamadır. Böylesi bir şahsın CHP Genel Başkanı olması inanılmayacak bir talihsizliktir.

Türkiye'de demokrasi vardır ve hakimdir. Kılıçdaroğlu'nun gözüyle bakınca maalesef her yer zillet. Bu şahıs aziz Atatürk ile çelişmektedir. 100. yıl dönümünde cumhuriyetin hakkını koruyacak zillet değil, millettir.

"LAİKLİK, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN HARCIDIR"

Ne CHP eski CHP'dir, ne de Türkiye zillete müsaade edecektir. Türkiye'yi lider ülke seviyesine biz taşıyacağız. Üreten, refah sağlayan, herkesin iş ve aş sorunlarını çözmüş  çözmüş bir milli ekonomiyi, terörün kökünü kazımış bir hukuki bünyeyi el birliğiyle, güç birliğiyle ve Cumhur İttifakı'yla sağlayacağız.

Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti'nin harcıdır. Millet, Müslüman'dır. Türkiye Devleti bölünmez bir bütündür. Bu milletin varlığı ile kimin sorunu varsa bizim de onlarla sorunumuz olacaktır. Cumhuriyet bedava kazanılmamıştır, sahibi millettir, işbirlikçi kalpazanlara asla bırakılmayacaktır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin tercihidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir. Tavrımız nettir, duruşumuz Kuva-yi Milliye'dir. Bir kere yükselen bayrak bir daha düşmeyecektir. MHP'nin tavizsiz düşünceleri özet olarak bunlardır. Bizim uzlaşma alanımız Türk milletinin ahlak ve vicdanıdır.

Cumhuriyet bedava kazanılmamıştır. İşbirlikçi kalpazanlara asla bırakılmayacaktır. Demokrasi ittifakkından bahsedenler milli mücadeleden intikam almak isteyenler bölünme ve yıkım sevdalılarıdır. 

"ŞİRRET BİR OYUN VE TEHLİKELİ ROL PAYLAŞIMI"

ABD'nin resmi hesabından seviyesiz bir açıklama yapıldı. Devam eden bir davanın faili ile ilgili hukuksuz bir çağrıda bulunmuşlardır. Demokratik teamüller çiğnendi, Türkiye 10 büyükelçi tarafından hedef alındı. Yürüyen bir yargısal sürece müdahale gibi bir skandala imza atmışlardır.

Kısaca söylersek bu 10 büyükelçi Osman Kavala'nın serbest bırakılması için açıklama yapmıştır. Kılıçdaroğlu da aynısını seslendirmiş, İP Başkanı da yeşil ışık yakmıştır. Zalim bir üst akıl hem büyükelçileri ve Millet İttifakı'nı dürte dürte harekete geçirmiştir. Şirret bir oyun ve tehlikeli bir rol paylaşımı sözkonusudur.

"AYM KAPANMASIN DA HAK VE HUKUKUN İTİBARI YOK MU OLSUN?"

Türkiye'yi sıkıştırmak, bir sonraki tehditvari adımları tetiklemek için yapılmıştır. Emeller ortaya çıkmıştır. Bu harcın içinde CHP'den İP'ine kadar siyasi partilerin varlığı utanç kaynağpıdır. Kavala Soros'un kuryesi, Gezi Parkı olaylarının azmettiricisidir.

Soros uşağı olan Kavala 4 Ağustos 2015'te yapılan bir röportajda PKK'yı rasyonel politika üretmekle ifade etmiş, bu kadar gözü dönmüştür.

29 Aralık 2017'de AYM'ye daha sonra da AİHM'e başvuru yapmıştır. AYM 22 Mayıs 2019 tarihinde hukuka aykırı demiştir. AYM öyle bir hale gelmiştir ki, Türkiye'nin ne kadar kuyusunu kazan çapulcu varsa yanındadır.

Osman Baydemir ile ilgili hak ihlali kararı veren, 30 bin TL tazminat ödenmesi kararını da AYM vermiştir. Şu adaletsizliğe bakın ki hem canımızı alıyorlar hem paramızı alıyorlar. Çünkü failin, katilin, teröristin hak ihlaline kaldığını iddia eden bir mahkemenin şehitlerimize, gazilerimize, yetimlerimize söyleyecek tek bir sözü olamaz. Sorarım sizlere AYM kapanmasın da hak ve hukukun itibarı mı yok olsun? AYM kapanmasın da terörle mücadeleye sünger mi çekilsin? Sözde hakimler gelsin bunu külahıma anlatsınlar.

Haydi buyursunlar, FETÖ'cüler ile bölücüler ile ilgili süren mahkemeler kısa süre içinde sonuçlandırılmalıdır. Teröre yardım ve yataklık yapan vekillerin dokunulmazlıklarının süratle görüşülmesi gerekmektedir.

10 BÜYÜKELÇİ KRİZİ 

Büyükelçiler Türkiye'ye bir nevi muhtıra vermiştir. Ahlaksızlıktır, bağımızlığımıza kumpastır, gayri kanunidir. Kimse hakimlere emir ve talimat veremez. Yargı bağımsızlığı lekesiz ve gölgesizdir. Büyükelçiler yargı bağımsızlığına sabotaj yapmıştır.

Dün ABD Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, Viyana sözleşmesinin 41.maddesine teyit ettiklerine yer verilmiştir. Diğer büyükelçilerde aynı açıklamayı yapmıştır. Cumhurbaşkanımızın cesur ve kararlı duruşu tarihi bir yanlışın düzeltilmesinde önemlidir. Türkiye kum torbası değildir. ABD'nin 18 Ekim bildirisinden geri adım atması önemlidir. Kavala ile ilgili hüküm verilirse cezasını burada çekmesi, daha sonra da serbest kalsın diyen 10 büyükelçiden birinin ülkesine vatandaşlıktan çıkarılarak gönderilmesi artık zarurettir. Herkes haddini bilsin, saygısızlığa tahammülümüz yok. 

SURİYE VE IRAK TEZKERESİ 

TSK'nın gerektiği taktirde sınırdışına operasyona gönderilmesi ile ilgili tezkereye ön şartsız evet diyeceğimizi belirtiyorum. Herkes tavrını belirlemidir. Terörle mücadelenin aması, fakatı, eğeri olamaz. CHP duyarlı olmalıdır. İP ise hem nalına hem mıhına vurmaktan vazgeçmelidir.

F-35 TEPKİSİ: "PARAMIZI VERMELİDİR"

ABD, PKK'ya silah verirken F-35'in parasını iade etmeye henüz yanaşmamıştır. Haydut devlet statüsüne düşmek istemiyorsa paramızı vermelidir.

Türkiye'nin istediği F-16'ların maliyeti 7 milyar dolardır. ABD, S-400 konusunu Türkiye ile ilişkilerin ağırlık konusu yapmıştır. Biden yönetimi S-400'ler ile ilgili kararını tescil etmiştir, bu sorun çözülmeden diğer konuları ele almayacağını belgelemiştir.

Rusya'dan S-400 almayın, alsanız da kullanmayın dayatması yapan ABD güvenlik konseyinde ortaktır. Madem Rusya'dan rahatsızlar, Güvenlik Konseyi üyeliğinden neden ayrılmıyorlar? Türkiye, ABD'nin PKK'ya verdiği silahlardan rahatsızdır. Bu her defasında iletilmiştir.

Roma'da düzenlenecek G-20 zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesinde anlaşmazlıkların çözülmesi başlıca temennimdir.

TÜSİAD'A TEPKİ 

TÜSİAD'ın açıklamasını esefle kınadığımı belirtiyorum. TÜSİAD kendi işine bakmalı. Milletin vermediği yetkiyi kullanma hevesinin gayretkeşliğine düşmemelidir. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.