Diaspora güdük kalınca...

Diaspora güdük kalınca...
Canan Kaftancıoğlu'nun kozmik odaya alındığı yönündeki bir önceki yorumum ardından yaşananları izlerken ne kadar haklı olduğumu, başta Dr. Canan hanım olmak üzere bir çok kişi geç de olsa anlayanlar olduğunu gördüğüm şu günlerde gün geçtikçe gerçek yüzleri ve beceriksizlikleri ortaya çıkanların panikleyip, cıvıttıklarını ve bunu ört bas etmek için de ona buna hatta bana bile her zamanki alçakça kullandıkları vicdanları ile "Çamur at tutmasa da izi kalır" mantığıyla hareket ettiklerini yoğun gündemim arasınd

Canan Kaftancıoğlu'nun kozmik odaya alındığı yönündeki bir önceki yorumum ardından yaşananları izlerken ne kadar haklı olduğumu, başta Dr. Canan hanım olmak üzere bir çok kişi geç de olsa anlayanlar olduğunu gördüğüm şu günlerde gün geçtikçe gerçek yüzleri ve beceriksizlikleri ortaya çıkanların panikleyip, cıvıttıklarını ve bunu ört bas etmek için de ona buna hatta bana bile her zamanki alçakça kullandıkları vicdanları ile "Çamur at tutmasa da izi kalır" mantığıyla hareket ettiklerini yoğun gündemim arasında izlemekteyim.
Oysa bu iftirayı atanlar birine çamur atmadan önce düşünmeli ve sakın unutmamalı ki; "iftira; edileni değil, edeni kirletir". İnsan genellikle başkasına sürmek istediği çamura kendisi bulanır.
Ama asıl gündemimiz olan ve diğer illerde, ilçelerdeki gibi kongre hazırlıklarını sürdüren CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Kaftancıoğlu'nun konusu gibi bir çok konuda ülke ve dünyanın birinci gündeminin içinde (havuz ve baskıyı iliklerine kadar hisettiğini çaktırmayan merkez basını ve medyanın katkısıyla) sıkça gündem olan Başkan Erdoğan'ın ABD ziyaretidir..
Her ne kadar başında olduğu ülkedeki seçilmişlerin olur olmaz iddialarla ve hiç bir hukuki karar olmaksızın görevlerinden el çektirilip, sonra da yeniden içeri alınan Gazeteci Ahmet Altan gibi tutuklanıp, yerlerine tek tek kayyumların atandığını üzülerek görsek de başta, S-400'ler ve görüşmeye gittiği Trump' tarafından kendisine gönderilen mektup ile ilgili olmak üzere bir çok konuda ters düştüğü iddia edilen dünyanın cendermesi Amerika'ya ziyaretinden vaz geçmeyip, saati saatini tutmayan Trump ile görüşeceğini anlayıp, her zamanki gibi çark eden muhalefetin durumuna düşen nal toplamayı bile beceremeyen, tabela, cep ve sanal ortam dernekçileri ileride toplumun gerçek yüzlerini görüp, kendilerini terk ettiğini hissedince gündeme gelmek için yeni ve uyduruk işlere kalkıştıklarını da göremeden edemiyoruz.
Zira Damat Bakanın, "terörist örgütler gibiler" diyerek, üstü kapalı eleştiri yağmuruna tuttuğu 1926 yıllarından kalma ekonomistler yani her şeye muhalefet diasporacıların bir türlü tutmayan hesapları gibi bizim güdük diasporacılar da, tabela ve sanal dernekçiler ile onların bir kaç kuruş karşılığında yazanları yine ortaya çıkıp, üyesi olmadıkları, uzaktan yakından çalışmalarına el atmadıkları ve stk'cılığın, federasyonculuğun nasıl yapıldığını ortaya koyan kişilerin devasa organizasyonların, emeklerini çalmak için kendilerinin olamayan, katkıları bulunmayan alan ve etkinlikleri sahiplenip, bu yönde gerçekten ortaya emek koyanların emeklerini gölgeleme çamuru içinde çırpınırlar..
Kalp ve vicdanları gibi kapalı o kör gözlerine kara gözlükler takarak, kuyrukçuları, şakşakçıları ile geldikleri alanlarda poz verip, son yıllarda yapılan çalışma ve etkinlikleri sanalda sahiplendikleri yetmezmiş gibi bir de utanmadan onun bunun, hemşehrilerini toplayıp, satanların siyasi koltuğu kullanıp, bedava yedikleri kahvaltılar ardından poz verip, hesap sormaya kalktıklarını da görüyoruz.
Kendilerinin 30, hayır 40 yıldır yaptıkları sözde dernekçilik ayakları ile her yıl düzenledikleri kaz geceleri başta olmak üzere kıytırıktan bir çok etkinlikte gelen gelirin hesabını bu topluma vermeden devasa etkinliklere imza atanları kıskanıp, bunu da beş kuruşluklarına poz verip, sözde 'çağrı, hesap' adı altında başlıklarla kıytırıktan, "hesap verin" şeklinde haberler yazdırmalarına ölmem de bunların pozlarının gazlarına gelenlere üzülürüm..
Ve bu aslı ölüp, üzüldüklerimin bir çoğunun bunların etkisine girip, çocuk gibi mızmızlanıp "ben oynamıyorum "diyerek, birlikte bir çok emeğe imza atanları ya istifa etmekle ya da imzalarını, adlarını başkalarının arka ceplerine koydurararak bu güdükçülerin işgal ettiği ama kendilerinin de emeğinin olduğu emeklerle ortaya konan     çalışmalarla güdük diasporadan temizlenmek üzere olan alanı terk edip ya onların saflarına geçmeyi denemeleri ya da yanıldıklarını anlayıp hatalı olduklarını geç de olsa anlamalarıdır..
Çünkü gün geçtikçe küçülüp, biten ve güdük bir duruma düşen bunların asıl derdinin yok olup gittikleri ve bu güne kadar yaptıkları ile bu gün yapılanları karşılaştıran toplumun asıl hesabı onlara soracağını anlıyorlar, korkuyorlar ve ona ölüyorlar da ondan..
Bunu daha iyi anlamak için "Muhtar bile olamaz" denilen ama belediye başkanlığı dönemini de eklerseniz 30 yıla varan iktidarı ile hala ayakta ve lider konumunda olan Başkan Erdoğan'a ve dün dediğini bu gün unutup zorda kalınca kıvırtan muhalefete bakmak yeter de artar bile..
Çünkü onun düşüncelerine katılır ya da benim gibi katılmazsınız da O tüm çamur atmalara, paçasına yapışımalara ve kendisini terk edip güdükçülerin, "kurdum, kuruyoruz" dediği platform gibi birilerinin de"parti kuracağız" demelerine, diğerlerinin, yani ABD ve Avrupa gibilerinin "Ambargo koyuyoruz, koyarız" sözlerine karşın o bildiğini okumakla, başkanlığını, liderliğini ve iktidarını         sürdürüyor.
Atılan çamuru atanların yüzüne yapıştırmaya da devam ediyor..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.