Dünyada en çok mülteci Türkiye'de bulunuyor

Dünyada en çok mülteci Türkiye'de bulunuyor
Göçmen sorununa ilişkin Damga'ya konuşan Global Peace Türkiye Temsilcisi Uluslararası Avukatı Mehmet İhsan Kalkan, “Birlesmis Milletler verilerine göre dünyada en çok mülteci barındıran ülke biziz” dedi

Son zamanlarda özellikle sığınmacı ve mülteciler konusu gerek ülkemizde ve gerekse de dünyada gittikçe büyüyen bir problem haline gelmeye başladı. Göçmen sorununu Global Peace Türkiye Temsilcisi Uluslararası Avukat Mehmet İhsan Kalkan’la konuştuk. Kalkan, her ülkenin ciddiyetle eğilip mutlaka çözümler üretmeleri gerektiğini belirtti.  Uzun yıllar Birleşmiş Milletler bünyesinde Uluslararası Göç Örgütü'nde görev aldığını, mülteciler, çocuk ve kadın haklarına yönelik birçok projede gönüllü olarak çalıştığını ifade eden İhsan Kalkan, mülteci sorununun ciddiyetle ele alınması gerektiğini vurguladı.  Dünyanın yeniden mülteciler, küresel iklim ve barışı gündemlerine almasının ve bu konuda yeni yapılanmalara ihtiyaç olduğunun altını çizen Kalkan, “Değişen dünya düzeninde, uluslararası organizasyonların değişimden geçmesi ,yeniden gününüze uygun ,sorunlara hızlı müdahale edebilen uluslararası mekanizmaların kurulması gerekir” ifadelerini kullandı.


Mülteci, sığınmacı ve göçmen kime denir? 
4 Ekim 1967 tarihinde Mültecilerin statüsüne dair protokol yürürlüğe girmiştir. 146 ülke bu protokole imza atmıştır. Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilip yürürlüğe giren protokole göre mülteci, Irkı, dili, dini, tabiiyeti belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyası düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ,ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen ,yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan , oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen şahsa 1951 Cenevre sözleşmesi uygulanır. Bu kapsama giren kişilere mülteci denir.  1951 Cenevre Sözleşmesindeki tanımdan yararlanamayanlara sığınmacı olarak nitelendiriliyor. Sığınmacı, uluslararası koruma arayan ancak statüleri henüz resmi olarak tanınmamış kişilere deniyor.  Göçmen ise, ülkesindeki ekonomik veya diğer nedenlerle gönüllü olarak ayrılan kişi demektir. Göçmenler, ülkelerini kendi istekleri doğrultusunda terk ederken, mülteciler ve sığınmacılar ise terk etmek zorunda kalan ya da terk ettirilenlerden oluşmaktadır.


Özellikle çok göç ve sığınma başvurusu alan belki de dünyada en çok mülteci kabul eden ülke olarak Birleşmiş Milletler 1967 protokolünde ki konumumuz nedir? Biraz bilgi verebilir misiniz? Türkiye bu protokole taraf mı?
Türkiye ,1951 Cenevre sözleşmesi olan birleşmiş milletler mültecilerin hukuki statüsüne ilişkin olarak 1961 tarihinde taraf olmuş, sözleşmenin kapsamını genişleten 1967 tarihli New York protokolüne de 1968 yılında katılmış. Ancak Türkiye sözleşmeye taraf olurken, coğrafi sınırlama şerhi koymuş ve bu sınırlamayı günümüze kadar da muhafaza etmiştir. Sözleşmeye coğrafi sınırlama ile taraf olan tek Avrupa Konseyi ülkesidir.  Türkiye’nin sözleşmeye coğrafi sınırlama ile taraf olması Avrupa Konseyi üye ülkeleri dışından gelip Türkiye’ye sığınanlara mülteci statüsü tanımayacağı anlamına gelmektedir, Türkiye sözleşme hükümlerine göre mülteci statüsü alabilecek Avrupalı Olmayan kişileri iç hukuktaki düzenlemelerle şartlı mülteci olarak tanımlamakta ve üçüncü bir ülkeye yerleştirilinceye kadar süreli bir koruma sağlamaktadır.


Birleşmiş Milletler verilerine göre, Dünya çapında yerinden edilmiş kaç milyon insan var? En çok mülteci kabul eden 5 ülkeyi sayabilir misiniz?
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre, dünyada zulüm, çatışma ve insan hakları ihlalleri nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan mülteci ve yerinden edilmiş insan sayısını 2020 ortalarında 80 milyona yaklaştığını bildirmiştir.  Son 10 yılda zorunlu yerinden edilme ikiye katlanırken, uluslararası toplum barışı korumada maalesef başarısız olmuştur. Gelişen dünya düzeninde, insanı hak ve kavramlar geriye gitmiştir. Bu noktada, mülteci sayısındaki bu artış dünya gündemini meşgul edeceğe benziyor. Bu konuya her ülkenin ciddiyetle eğilip mutlaka çözümler üretmeleri gerekir. En basit en son Suriye savasını göz önüne alırsak, dünya ülkeleri bu sınavı yanı birlikte hareket etme, çözüm üretme, dayanışma ve yardımlaşma konusunda kelimenin tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. Birlesmis Milletler verilerine göre dünyada en çok mülteci barındıran ülkeler sırasıyla Türkiye , Kolombiya , Pakistan , Uganda , Almanya ve Lübnan’dır. Ayrıca dünyanın en çok mülteci alan bu ülkeler için özellikle ekonomisi orta ve iyi durumda olmayanlar için fon kurulmalı ve bu fon tamamen mültecilere harcanmalıdır. Onların en temel hakkı olan insanı standartların korunması için harcanmalıdır.


Ülkemizdeki mülteci ve sığınmacılarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Doğrusunu isterseniz mülteci ya da sığınmacı sorunu, belki de gelecekte en büyük sorunlardan birisi olarak karşımıza çıkacaktır. Elbette en doğru çözüm özellikle Suriye'deki savaşın bitmesi ile birlikte, mültecilerin gönüllü geri dönüş esasına göre öncelikle barışçıl bir şekilde ülkelerine geri dönüşlerinin sağlanması elbette en doğru çözüm olacaktır. Umarım bu sorun bu şekilde kısa bir surede çözülür. Doğrusu realiteye baktığımızda bunun kısa bir surede gerçekleşmesi zor gözükmektedir. En azından mültecilerin güvenli bölgelere öncellikle yerleştirmeleri sağlanmalıdır. Diğer bir yandan bakıldığında ,birlikte yasamaya alışmamız gerektiği de bir diğer gerçekliktir. Sığınmacı ve mültecilerin dönüşleri sağlansa bile tamamının dönmelerinin beklenmesi yanılgı olur. Burada evlenenler, vatandaşlık alanlar, işyeri açanlar, fabrikalar açanlar ve daha birçok alanda faaliyet gösterdikleri de unutulmamalıdır. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında, bunların toplumla entegre edilmeleri en doğru çözüm olacaktır. Her açıdan , gerekse sosyo-kültürel gerekse kurallar ve yasam felsefesi bakımından ülkemize uyum sağlamaları gerekir.


Dünyada en çok mülteci barındıran ülke olmamız bakımından, birleşmiş milletler ve Avrupa Birliği ile diğer ülkelerin mülteci sorununun çözümü noktasında yeterli desteği verdiklerini düşünüyor musunuz?
Kesinlikle hayır. Mülteci sorunu, sadece bir ülkenin değil aslında tüm dünyanın bir sorunudur. Maalesef en büyük yükü ve sorumluluğu mülteci barındıran ülkeler yaşamaktadır. Bakıldığı zaman ne Avrupa Birliğinin ne de birleşmiş milletlerin ve diğer ülkelerin yeterli desteği verdiğini söyleyemeyiz. Her ne kadar dönem donem maddi destek verilse bile, bu rakamlar sorunu çözmekten çok uzaktır. Kaldı ki, bu sorun sadece ekonomik rakamlara indirgenemez sosyo kültürel değerler ,yasam koşulları, standartlar ve uyum noktasında birçok problemi de içinde barındırmaktadır Bu noktada dünya ülkelerinin ve birleşmiş milletlerin çok daha fazla destek ve çaba sarf etmesi gerekir, Maalesef bazı uluslararası kuruluşların yeterince destek veremediğini görmekteyiz. Bu sorun sadece ülkemize ait bir sorunmuş gibi yaklaşılamaz. Özellikle basta Avrupa Birliği olmak üzere, Amerika ve diğer ülkelerin desteklerini çok daha fazla arttırmaları gerektiği açıktır. Bütün mültecilere asgari yaşam standartları sağlanmalıdır. Mültecilerin dünya genelinde temel insan ve haklarının korunması ayrıca önem arz etmektedir.

TAHSİN GÜNER

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.