Erdoğan’ın söyleyeceği ne kaldı?

Erdoğan’ın söyleyeceği ne kaldı?
Hayat bir yanıyla üretir, bir yanıyla tüketir. Bu bir döngü değil, akıştır. Akış, eskinin içinden çıkar, yeni nitelikler kazanarak devam eder. 

Hayat bir yanıyla üretir, bir yanıyla tüketir. Bu bir döngü değil, akıştır. Akış, eskinin içinden çıkar, yeni nitelikler kazanarak devam eder. 
***
17 yıllık AKP ve özelde Erdoğan iktidarı, tıkandı. Erdoğan çok uzun zamandan beri yeni şeyler üretemiyor ve iktidarını zor yoluyla yani silahlı bürokrasiyle, yargıyla, tehditle, toplumu ayrıştıran ve düşmanlaştıran diliyle ve korkuyla devam ettiriyor.
***
Toplumsal hayatın hemen her alanında bu tıkanmışlık görülmekte. Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının da bu tıkanmışlıkla ilgisi var. 
** 
Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişimiyle Erdoğan’ın kin ve nefret eken dilinin doğrudan bir bağı var. İktidar medyasının yalan, iftira ve çarpıtmalarının bu linçte büyük payı var! Kılıçdaroğlu’na atılan yumruk ve taşlarda, can güvenliğini sağlamakla yükümlü güvenlik güçlerinin linçci güruha karşı müsamahalı tavrının payı var. İç İşleri Bakanı Soylu’nun ve Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın konuşmalarına yansıyan zihin dünyalarının bu ortamda payı var. Cumhur İttifakının ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin faşist söylemlerinden kaynaklı olarak, bu saldırgan güruhta gaz birikimi yaratmasının payı var. 
***
Ülke yönetilemiyor! 
Erdoğan bu tıkanıklığın farkında ve bunun için “Türkiye ittifakından”, “Kızgın demiri soğutmaktan” söz ediyor. Pragmatist bir parti olan AKP ve lideri Erdoğan’ın bu yeni açılım taktiğinden ibaret pragmatizmi, toplumda ve Millet İttifakı’nda bir karşılık bulur mu?
***
Erdoğan’ın hala toplumun bir kesiminde kredisi var ve seçim sonuçları da bunun göstergesi. Ancak Erdoğan’ın söyleyeceği pek bir şey kalmadığı için, toplumda bu kredinin uzun bir süre idare etmesi de pek mümkün gözükmüyor.
***
Ne diyecek Erdoğan bu topluma?
Milli ve yerli otomobil, uçak, tank dedi. Hiçbiri ortada yok!
“On minute” diyerek posta attı ama, İsrail ile ilişkiler artarak gelişti. 
***
2012 yılı AKP Gençlik Kolları Kongresi’nde, Necip Fazıl’ın “Gençliğe Hitabesinden” alıntıladığı “Dininin, dilinin, beyninin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik istiyorum” cümlesini büyük bir vecd ile söyledi. Bu ve buna benzer söylemlerin bir ülkenin gelişmesinde olumlu hiçbir işe yaramadığı, egemenlerin toplumu gaza getirme ve onu körleştirme propagandası olduğu gerçeği, en iyi 17 yıllık AKP iktidarı döneminde görüldü. 
Yetiştirmeyi amaçladığı dindar ve kindar gençlik, ülkenin hangi bir sorununu çözmeye aday? Ülkenin geleceğini kucaklayacak hangi birikimlere sahip? O gençliği işsizliğe, umutsuzluğa, gelecekten korkmasına, ütopyasızlığa, bunalıma ve cehalete mahkûm eden AKP iktidarı değil mi? 
***
Neredeyse bütün orta okul ve liseleri imam hatip okullarına çevrildi. İmam hatipler, arka bahçeleriydi. Fakat o imam hatip gençliğinin büyük bir kısmı, arka bahçenin fideleri olmak istemiyorlar. (Buralarda deizmin yaygınlaşması boşuna değil. Bu tür     haberlerin hemen üstünü örttüler. İletişim çağının bu gençliğine kimi alim diye nitelenen din adamı kılıklı yobazların, din diye anlatılan zırvalarını yediremezsiniz.) 
***
AKP’nin din ve iman mücahitlerinin çoğu müteahhit oldu. 
Doğa ve şehirler katledildi.
Eğitim yerlerde sürünüyor! En az iki kuşak kaybedildi. Bunun ülkeye maliyeti hesaplanamaz.   
Başkanlık sistemiyle sorunlar çözülecek dendi, bırakın sorunların çözülmesini, daha da arttı.  Bize oy verin ülkeyi uçuralım dendi, bırakın ülkenin uçmasını, diplere doğru yuvarlanıyoruz.
Kamu borcu olarak dışarıdan alınan milyarlarca dolar nereye harcandı?
Her şeyi ithal eder hale geldik.
Batıya efelik taşlanıyor. Havuz Medyası da bunu iç politikada dik ve milli duruş olarak propaganda ediyor. Ancak iktidar bu ekonomik dar boğazı atlatmak için batının peşinde dolanıp duruyor.
***
Suriye’de çamura saplanıldı, patinaj yapılıyor ama hala Fırat’ın doğusuna geçmekten söz ediliyor. Geçiş için ise, bağımsızlıkçı lider diye pazarlanan Erdoğan, ABD ve Rusya’dan izin bekliyor.
***
Söz başka, eylem başka. Böyle bir Erdoğan’ın geride ne güvenilirliği ne sözü kaldı ki?
Ülkemizdeki bir hukuk ve siyaset garabeti olan partili cumhurbaşkanlığı (başkanlık) sistemi tıkanmıştır. Yürümüyor, yürümeyecek de! Bu ülke tek kişilik hükümranlığı kaldıramaz!
***
Bütün bu tıkanmışlığın sonucu olarak Erdoğan, Türkiye ittifakından söz ederek CHP’ye göz kırpıyor. Bu başlı başına bir yazı konusu. Şu kadarını söyleyeyim: Sözünü tüketmiş, içeride ve özellikle dış dünyada güvenilirliğini çoktan bitirmiş bir Erdoğan ve iktidarıyla yan yana gelmek, CHP’nin intiharıdır!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.