Fatsa, Fikri ve fındık

Fatsa, Fikri ve fındık
‘Güçlü Bir Ardahan' Lobisi yürüten Ardahan Dernekler Federasyonu olarak; 4-8 Temmuz Günleri arasında İstanbul Bakırköy Botanikpark’ta gerçekleştireceğimiz 2. Ardahan Günleri öncesi bir futbolcusu, flaması, kramponu ve topu olmayan ama sadece kaşesi ve adı olan Serhat Ardahan Spor’u da yüklenmenin stresi ile koştururken namus denen oyumuzu kullanmak için yeniden İstanbul’dan Ardahan’a eve dönüşte gecenin bir karanlığında Fatsa’ya ulaştık.

‘Güçlü Bir Ardahan' Lobisi yürüten Ardahan Dernekler Federasyonu olarak; 4-8 Temmuz Günleri arasında İstanbul Bakırköy Botanikpark’ta gerçekleştireceğimiz 2. Ardahan Günleri öncesi bir futbolcusu, flaması, kramponu ve topu olmayan ama sadece kaşesi ve adı olan Serhat Ardahan Spor’u da yüklenmenin stresi ile koştururken namus denen oyumuzu kullanmak için yeniden İstanbul’dan Ardahan’a eve dönüşte gecenin bir karanlığında Fatsa’ya ulaştık.
Özal’ın başlattığı, Mesut Yılmaz’ın binbir yolsuzluk iddiaları gölgesinde yıllar sonra ancak bitirebildiği, bu kez tam başkan olacak mı diye merak ettiğimiz Erdoğan’ın, ‘onu da biz yaptık’ dediği Karadeniz sahil yolundan Ardahan’a doğu yol alarak geldiğimiz memleketin, bir döneme imza atan ‘Terzi Fikri' Sönmez’in olduğunu hatırlıyorduk.
Ve onu anmak, onun aldığı nefesi almak için dinlenme adına Fatsa’da konaklama kararı alarak yerleştiğimiz otelin resepsiyonundan itibaren Terzi Fikri Sönmez’in gölgesi buralarda dolaşıyordur belki diyerek onun yıllar önce ortaya koyduğu ve tarih yazdığı düşüncesini aramaya başladık.
Seçimleri sorduk, ‘Burada kim kazanır?’ dedik, ‘Solcu mu yine Fatsa?’ dedik.
Sorularımız eşliğinde kimliğimizi alıp, bizi kayıt eden resepsiyon görevlisinin üzgün bir bakış atarak, acı acı gülümseyerek, ‘Abi sen ne diyorsun, sanırım 1979’lar da kalmışsın, şimdi yıl 2018 ve 6 milletvekili olan Ordu’da AK Parti en çok oyu alıyor’ diyordu.
Otelin hemen dibindeki güzel camide gelen ezan sesi ile gecenin sabahladığını anlayıp, kapanmak üzere olan gözlerle çıktığımız otelin denize bakan camından uzaklara dalınca uzakta ama çok uzakta bir ışığın yanıp söndüğünü görünce acaba ‘Terzi Fikri’nin yaktığı ışık mı diye düşünüyordum, kontrolümün dışında elimin uzandığı camı açıp, sigaramı yakıp, kaçan uykumun eşliğinde uykuya değil, adeta Karadeniz’in derin sularına dalıyordum..
Ve; siz bu yazıyı okurken ülkemde, Ordu’nun derdinin hala para etmeyen fındık olduğunun yazan yerel gazetelerin manşetlerini ve arka saflarında ki boy boy ‘fındık para edecek’ başlıklı AK Parti reklamları eşliğinde günlerdir, ‘kim kazanacak?’ denen 24 Haziran gelmiş, seçim başlamış, belki de oylar sayılmış ve belki de Terzi Fikri Sönmez’in yaktığı o ateş yeniden yanmıştı..
Ya da tamamen sönmüştü..
Bilmem ama ben bana bu duyguları yaşatan, hatırlatan, acı acı sigara içirten Fatsalı Terzi Fikri Sönmez’i anlatan biyografiyi yayınlamayı daha uygun buldum, belki de “Terzi Fikri Sönmez kimmiş?” deyip, onu, onun ortaya koyduğu ve bugün özlemini çektiğimiz, gerçek anlamda devrimciliğin ne olduğunu ben devrimciyim, solcuyum hatta sağcıyım ama milletimin hizmetkarıyım diyenlerin ‘Terzi’ Fikri’yi anması, anlaması için..

Kim bu Terzi Fikri Sönmez..
1979 yılında yapılan belediye seçimlerinde, diğer tüm partilerin aldığı toplam oydan fazlasını alarak belediye başkanı seçildi. Halkla beraber Fatsa'yı yaşanır bir yer haline getirmeye çalıştı. Halkın yönetime katılımı egemenleri dehşete düşürdü. Demirel, 50'den fazla insanın öldüğü Çorum olaylarında bile, "siz asıl Fatsa'ya bakın" diyordu. 12 Eylül darbecileri tarafından atıldığı zindanda yaşamını yitirdi.
1938 yılında Fatsa'nın Kabakdağ köyünde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra ailesinin geçimine katkıda bulunmak için bir terzinin yanında çıraklığa başladı. Yaşamının sonraki bölümünde geçimini terzilik yaparak sağladı.
60'lı yıllardan itibaren TİP içerisinde çeşitli kademelerde görev aldı. Bu yıllarda yükselen gençlik mücadelesine katıldı. Özellikle Karadeniz bölgesinde emekçilerin ve yoksul köylülerin örgütlenmesinde çalıştı. Samsun'dan Trabzon'a kadar gerçekleştirilen "Fındıkta Sömürüye Son" mitinglerinin hem örgütleyicisi, hem de bizzat konuşmacısıydı.
1972'de THKP-C davasından yargılandı. Yirmi ay kadar tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. 12 Mart darbesinin ardından Karadeniz'deki devrimci mücadelenin örgütlenmesinde genç devrimcilere her zaman örnek oldu.
Fikri Sönmez 1978-79 yıllarında Giresun ve Ordu yörelerinde yapılan "Fındıkta sömürüye son" mitinglerinin de aktif örgütleyicisi oldu.
1979 yılında yapılan Belediye seçimlerine bağımsız aday olarak katıldı. Fikri Sönmez'in başkan seçilmesinin neredeyse kesinleşmesi üzerine, 15 Eylül 1979 günü kendisine yapılan suikasttan bacağından yaralanarak kurtuldu. Fikri Sönmez, daha önce CHP, AP, ve MSP'ye oy verenlerin de büyük bir bölümünün oyunu alarak Fatsa Belediye Başkanlığı seçimini, diğer tüm partilerin adaylarının aldığı toplam oy oranının toplamından daha fazla oy alarak kazandı.
Fatsa'da ilk iş olarak Halk Komiteleri'nin oluşturulmasına girişildi. Fatsa, sorunları, nüfusu ve toplanabilme özellikleri bakımından 11 birime ayrıldı.
Yapılan ilk toplantılarda halkın gizli oy, açık sayım esasına göre komite üyeleri seçildi. Seçilen komite üyelerinin görevleri, halkın sorunlarının takipçisi olma, Belediye çalışmalarını denetleme, Belediyece karşılanan ihtiyaç maddelerinin dağıtımı vb. işlerdi. Halkın belediye yönetimine katılımı komite üyeleriyle sınırlı kalmadı. İki ayda bir yapılan halk toplantılarıyla Fatsalıların yönetime doğrudan katılımı sağlanmaya çalışıldı.
Bu toplantılarda tartışılarak son şekli verilen "Belediye Çalışma Programı" doğrultusunda yapılan işler Belediye Başkanı ve görevlilerce halka anlatıldı, yapılan eksiklikler ve yanlışlar açıkça tartışıldı; önemli hataları görülen komite üyeleri halk tarafından görevden alındı. Öte yandan bu toplantılar aynı zamanda ülke sorunlarının tartışıldığı meclisler haline getirilmeye çalışıldı. Yirmi bin nüfuslu Fatsa'da, bu toplantılara beş bin yetişkin insan katılıyordu. Belediye'nin aldığı tüm kararlar halkla tartışılıyor, halkın onayı olmayan hiçbir iş belediye tarafından yapılmıyordu..
Fatsa'da yürütülen ilk büyük belediye çalışmasından biri "Çamura Son Kampanyası"ydı. Fatsa sokakları müteahhitlerin keyfince sürdürülmüş plansız kanalizasyon çalışmaları nedeniyle köstebek yuvasına dönmüştü. Bütün Fatsa'nın sokaklarının temizlenerek yeniden yapılması işine teknik adamların "yıllar sürer" demelerine rağmen halkın gönüllü katılımı ve çevre ilçelerin makine ve ekipman yardımıyla çamur Fatsa'dan 2-3 ay içinde sökülüp atıldı ve ilçeye 4 km.lik yeni bir cadde yapıldı.
"Çamura Son Kampanyası"nın ardından "Fatsa Halk Kültür Şenliği" düzenlendi. Şenlik boyunca her türden sanatsal ya da kültürel etkinlikte doğrudan halkın katılımı gözetildi. Büyük kentlerde yaşayan aydınların, demokratların, sosyalistlerin; sanatçıların da katıldığı şenlik, aynı zamanda bu insanların Fatsa'da olup bitenlere tanıklık etmelerine vesile oldu.
Fatsa'da yol, su, kanalizasyon gibi sorunların halkın katılımı sağlanarak çözülmesi doğrultusunda adımlar atıldı. Geniş köylü kitlesinin katıldığı fındık mitingleri düzenlendi. Arazi anlaşmazlıklarından kan davalarına, köy kavgalarından aile içi sorunlara kadar her türden sorunları halkla birlikte çözmeye çalıştı.
Bütün bu gelişmeler devlet yetkilileri tarafından bekleneceği üzere derin bir kaygıyla izleniyordu. Öyle ki, 50'nin üzerinde insanın öldüğü Çorum olayları sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel "Çorum'u bırakın, Fatsa'ya bakın' diyordu.
Önce vali Reşat Akkaya'nın Ordu'ya atanması, ardından 11 Temmuz 1980'de başlatılan "Nokta Operasyonu", devletin Fatsa'da Fikri Sönmez'in Belediye Başkanlığı ile birlikte oluşturulmaya çalışılan yeni hayat biçimine doğrudan ve açık saldırısı oldu. Operasyon öncesinde Fatsa AP, CHP ve MSP İlçe Başkanlarının basına yaptıkları "Her yerde kan var, biz burada huzur içindeyiz. Fatsa'da komünist işgal yoktur. Halk vardır. Halkın yönetimi vardır. Fatsa'da ateş ile barut yok, böylesine huzurlu bir yerde olay çıkartmayı istemek niye?" şeklindeki açıklamaya aldırış edilmedi ve Fatsa halkı 11 Temmuz sabahı tank sesleriyle uyandı. İlçenin sokakları asker ve polisle dolmuş, yollar kariyerlerle kesilmişti. Denizde silahlarını Fatsa'ya çevirmiş iki hücumbot duruyordu. Askerler ve polislerin arasında maskeli muhbirler vardı. Sonradan bunlardan kimisi hakkında tutuklama kararı olduğu anlaşıldı.
Fikri Sönmez 11 Temmuz günü bir basın toplantısı düzenleyerek, günlerdir bir kısım basında ve televizyonda Fatsa hakkında süren spekülasyonlara cevap vermek niyetindeydi. 10 Temmuz'u 11 Temmuz'a bağlayan gece sabaha kadar bu toplantının hazırlıklarını sürdürdü. Ancak 11 Temmuz sabahı operasyoncular tarafından gözaltına alındı. Gözaltında olduğu süre boyunca ağır işkencelere maruz kaldı. Ardından 12 Eylül koşullarında cezaevi yaşamı başladı. Fikri Sönmez yargılandığı dönemde de bir kısım basının boy hedefi oldu. Sık sık "Terzi Fikri"li yalan-yanlış haberler yer alıyordu.
Fikri Sönmez, ilerlemiş yaşına rağmen cezaevi direnişlerinin en önünde yer aldı. Amasya Cezaevi'ndeki direnişi kırmak için bir işkence merkezi olan Suluova Et Balık Kurumu'na götürülen 25 kişiden biri de Fikri Sönmez'di. Orada 3 ay boyunca işkence gördüler ama direniş kırılamadı.
İşkenceler, cezaevleri, mahkemeler zaten yıllardır önemsemediği sağlığını iyiden iyiye bozdu. Kalbi, bütün bu yükü daha fazla kaldıramadı ve 4 Mayıs 1985 günü hayata veda etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.