İmamoğlu, Demirtaş olur mu?

İmamoğlu,  Demirtaş olur mu?
Adına Barış Süreci denen sürecin tekmelenip, dağıldıktan sonra yaşanan süreçte şu an hala ceza evinde olan Selehattin Demirtaş'ın Öcalan'ın da aralarında olduğu bir çok ismin önüne geçtiği bir gerçektir.

Adına Barış Süreci denen sürecin tekmelenip, dağıldıktan sonra yaşanan süreçte şu an hala ceza evinde olan Selehattin Demirtaş'ın Öcalan'ın da aralarında olduğu bir çok ismin önüne geçtiği bir gerçektir.
'Seni Başkan Yaptırmayacağız' denilen 7 Haziran seçim sonuçları ardından Demirtaş'ın tutuklanma sürecine kadar giden 1 Kasım seçimlerini hatırlatan son gelişme, İstanbul seçimlerinin     iptali oldu.
Adayı kazanmasına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını yani binasını ziyaret etmeyen CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ismi dahil bir çok ismi gölgede bırakan Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasının geri alınması sadece YSK'nın verdiği karar mıdır?!.
Bilmem ama HDP ile kurulan açık/gizli ittifak ardından İstanbul başta olmak üzere bir çok yerde seçimleri kazanan ve TC.'yi yeniden belediyelerin girişlerine asan ve başta HDP'li Meclis Üyelerine beklenen görevleri vermeyen, İYİ Partilileri         görmezden gelen CHP'nin de YSK'nın verdiği     karardan çokta rahatsız mı sorusunu gündeme     getirmiyor değil.
Şimdi gelelim yazımızın başlığının cevabına..
İmamoğlu Demirtaş Olur mu?
Evet olur mu?!.
Yani internet aracılığı ile başta olmak üzere AK Parti'nin 17 yıllık iktidarının getirdiği bıkkınlığın avantajı ile ismi bir anda öne çıkan ve Bülent Arınç'ın ileri sürdüğü gibi hak etmediği halde popüler hale gelen Ekrem İmamoğlu'da Demirtaş gibi bir sonuçla karşılaşır mı?
Yani başta partisi olmak üzere 31 Mart'tan bu yana etrafında öbeklenenler İmamoğlu'nu terk edip,ortada bırakır mı?
Ve en önemlisi Demirtaş'ın isminin öne çıkmasından çokta memnun olmayanlar gibi İmamoğlu'dan da partisinin içinde ve diğer alanlarda bir terk etme yaşanır mı?
Ve en önemlisi 1 Kasım'a kadar artan çatışmalar ardından bitirilen Barış Sürecinin bitmesinden bu yana ismi unutturulan ama yeniden gündeme gelebileceği ileri sürülen Barış Sürecinin yeniden konuşulduğu bir zaman da Öcalan ile yapılan görüşmede Kürt seçmen ve HDP'nin tavrı ne olur ve onlarda İmamoğlu'nu terk eder mi?
Demirtaş gibi tutuklanmasa da İmamoğlu gündemden düşer mi?
Bilmem ama YSK'nın verdiği karara tepki gösterir gibi görünenlerin pos bıyıkları altında sırıttığını his ettiğimiz bir süreç başladı gibime geliyor.
Yani 23 Haziran'da yeniden sandık başına gidecek olan seçmenin yeniden İmamoğlu ismine kilitlenip, kilitlenmeyeceğini göreceğimiz bir sürecin başladığı bugünden itibaren CHP'yi ve üst düzey yetkililerini çok ama çok yakın bir takibe alıp, hal ve hareketlerini izlemeliyiz.
Ve kazandığı halde mazbatası alınana kadar makamında genel başkanı tarafından ziyaret edilmeyen, düzenlediği mitinglerine katılmayan bir Genel Başkanı olan İmamoğlu'nun sonunun Demirtaş'a benzeyip, benzemeyeceğine bakacağız..
CHP Genel Merkezinin, İmamoğlu'na danışmadan ve ona sormadan dakika başı düzenlediği basın toplantıları ile YSK'nın karar vereceği günden bir kaç gün hatta saatler öncesi 'Hakimlerin verecekleri kararın tersi ardından Kızılay'da gezemeyecek, yüzlerine tükürülecek hale geleceklerini yetmez Yüce Divanlık olacaklarını' şeklinde ki saçma sapan açıklamalarla yaşanacakları tetiklemeleri sanki İmamoğlu'nun aleyhine yönelik bir işaret olurken bunun bir tahmin olarak kalmasını umuyorum.
Ha unutmadan 7 Haziran sonucunu kabul etmeyip, 1 Kasım seçimlerine start veren zihniyeti protesto etmeyen, meclisi terk etmeyenlerin İBB seçimlerinin yenilenmesini protesto etmeyeceğini ve seçimlere katılıp, İmamoğlu isminin önüne geçmeye çalışacağını da düşünenlerdenim..
Kısacası benim anladığım, anlatmak istediğim iktidarın baskıları, YSK'nın aldığı beklenmedik kararın İmamoğlu isminden rahatsız olanlara da bir imkan tanımış gibime gelmekte.
Bu düşüncemiz, tahminimiz belkide uçuk     sayılacak gibi görünse de bu ihtimalimiz gerçekleşir mi, yoksa yanılan biz mi oluruz ve tam tersi İmamoğlu ismini Cumhurbaşkanlığı adaylığına     kadar götürür mü?
Onu da bizimde içinde olacağımız İstanbul seçmenine bırakalım..
Birde olaya Nasrettin Hoca'nın dediğine benze bir durum tarafından bakalım mı?
Yani; Bunca hırsızlık olurken suçu hep hırsıza atan ev sahibinin hiç mi suçu yok!
Bilmem ama ev sahibi dediğimiz demokrasi denip, sandık başına gidip, oy kullanıp, sonrada maç izler gibi yaşananları uzaktan izleyen, halk, kamuoyu, işin sahibi, millet denen bizler miyiz?..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.