Yakup Gülaçtı
Kılıçlar çarpışıyor
Nasıl bir ülkeye dönüştük? Normal olan davranışlar anormal, anormal olan davranışlar normal görülmeye başlandı.
Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreninde "Mustafa Kemal’in Askerleriyiz" diye kılıçlarını havaya kaldıran genç teğmenlerin bu ritüeli olay haline geldi. Bundan rahatsız olan iktidar sahipleri, hemen başladılar konuşmaya. “Siz kime kılıç sallıyorsunuz?”
Biz de soruyoruz, kılıçlarını sallayıp “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyen genç subayların bu söyleminden neden rahatsız oluyorsunuz? Hem de Mustafa Kemal’in kurduğu cumhuriyetin sağladığı olanaklardan yararlanarak yapıyorsunuz bunu. “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenlerin arzuları gerçek olsaydı kılıç sallayacak Türk Ordusu mu kalacaktı bu ülkede?
Hiç kusura bakmayın, genç subaylar, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” derken onun kurduğu cumhuriyete sahip çıkacaklarını ilan ediyorlar cümle aleme. Doğru da yapıyorlar.
Bunun arkasında art niyet arayanlarda art niyet arar ben ve benim gibi düşünenler. Genç subaylarımızla gurur duymanız gereken yerde art niyet arıyorsunuz. “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyecek bir ordu istemiyor musunuz beyler?.. Sizler adını anmaktan rahatsız olsanız da bu ülkenin hem ordusu hem de yurtseverleri göğüslerini gere gere “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ demeye devam edecekler…
Stadyumlara bakın. En son milli maçta tüm stadyum “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye bağırıyordu. Bunların hepsinin niyeti sizin kafanızdan geçen gibi mi?
Asıl üzüldüğüm nokta, her fırsatta milliyetçilikleriyle övünenlerin de büyük ortağın arkasından kovulmamak uğruna ilkelerine uymayan söylemlerde bulunmaları ve onları onaylamaları.
Beyler, kılıçtan bu denli rahatsız olduğunuzu bilmiyorduk. Keşke Diyanet İşleri Başkanı’nın kılıcından da rahatsız olsaydınız. İşinize geleni sevip ötekine “tu kaka” diyorsunuz. Ama o Diyanet İşleri Başkanı ki elindeki kılıçla çıktığı minberde, hem de cumhurbaşkanının gözlerine bakarak Mustafa Kemal’e lanet okuyordu. Hiç utanmadan, sıkılmadan, Atatürk’ün işgalden kurtardığı bir şehirde yapıyordu bunu. Camide olmasaydınız alkışlamaktan avuçlarınız yanardı değil mi?.. Şimdi çıkıp subayların niyetlerini sorgularken dönüp kendinizi sorgulayın biraz. Aynı sofrada maklube yediklerinizin beslediği siyasal İslamcı subaylar, bu toplumun başına 15 Temmuz belasını açtı. Keşke onların niyetlerini de okuyabilseydiniz. Uyduruktan davalarla Atatürkçü ve vatansever subayları ordunun dışına itelerken de hassasiyet gösterseydiniz.
Bu genç subaylar, kılıçlarını harbiyenin geleneklerine uygun bir şekilde çekip şeyhlerine değil, ulu önder Atatürk’e bağlılıklarını haykırıyorlar. Burada art niyet aramanın arkasındaki art niyetlileri toplum görüyor artık.
Subayların “Laik, demokratik Cumhuriyet'e uzanacak eller, karşılarında bizi bulacak, kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır” sözlerinden hiçbir vatansever rahatsız olmamalı, hatta böyle subaylara sahip olmaktan gurur duymalı.
Yıllardır üstünüzden atamadığınız korkularınız mantığınızı esir almış gibi davranmayı bırakın artık. Bu genç teğmenlerin, kılıçlarını havaya kaldırıp "Mustafa Kemal’in Askerleriyiz" demesinden darbe veya vesayet çıkmaz, çıkarılamaz.
Her yıl, Kara Harp Okulunda yapılan törende, Harbiyeliler Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anıyor. Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na girişi her yıl 13 Mart’ta törenle kutlanırken; “1281”, “1282” sorusuna “burada” cevabı verilirken “1283” sorulduğunda bütün Harbiyeliler hep bir ağızdan “İçimizde!” şeklinde yanıt verir. Umarım bundan da rahatsızlık duymazsınız!..
Ülkemiz ve ulusumuz, bugün ve gelecekte Cumhuriyetimize sahip çıkan bu genç subaylarımızın daima yanında olacaktır.
Mustafa Kemal’in Askerleri, kılıçlarınız keskin, yollarınız açık olsun. Ayağınıza taş değmesin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.