Sopaya sarıldılar!

Sopaya sarıldılar!
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Ankara girişinde baro başkanlarına yapılan müdahaleyi, “Asgari nezaket ölçüleri içerisinde meselenin tarafı olanları dinleyecek medeni cesareti bile gösteremediler. Onun yerine yine polise, sopaya ve zora sarıldılar. Gencecik polislere babası hatta dedesi yaşındaki insanları otobanlardan kovalattılar” sözleriyle eleştird ​​​​​​​

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, iktidarın pandemi politikasını eleştirerek, “Önerilen Maske-Mesafe-Temizlik üçlüsünü günlük yaşamda kolaylaştırıcı ve uygulanabilir hale getirmeden, vatandaştan uyum beklenmesi gerçekle bağdaşmıyor. Maskenin kutusunun 50 TL'ye satılması alım gücü zayıf ve asgari ücretli vatandaşımıza ek yük oluşturuyor. Bu durum maskelerin kural dışı kullanımına sebep oluyor. Aynı maske farklı aile bireyleri tarafından bir kaç gün kullanılarak tasarruf yapılmaya çalışılıyor. Öte yandan sosyal mesafe konusunda tavsiye edilenlerle gerçeklik arasında büyük farklar oluşuyor. İşine metro, otobüs, minibüs gibi toplu taşıma ile gidenlere Sayın Bakan'ın en az 1.5 hatta 2 metre mesafe tavsiyesine nasıl uyacaklarını, bir gün bu araçlarda seyahat ederek anlatmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Böyle bir tecrübe sonrasında kendisi de söyledikleri ile yaşanılan gerçeklik arasındaki mesafeyi fark edecektir” dedi.

İktidar kulaklarını tıkadı
Hafta sonu yapılan üniversite sınavları üzerinden iktidara yüklenen ve öğrencilere 'geçmiş olsun' diyen Davutoğlu, “İnşallah çalıştığınızın karşılığını bu sorumsuz iktidarın yap boz politikalarına rağmen alacaksınız. Bu iktidar size ne kadar kulaklarını tıkasa da, sizin duygularınızı yok saysa da siz emin adımlarla yolunuza devam edin. Gençler, Gelecek Partisi sizleri “Türkiye’nin bugünü” olarak görmektedir. Biz bu ifadeyi parti programımıza inanarak koyduk. Biz yarınımızı da emanet edeceğimiz gençlerimizi öncelikle bugünümüzde görmek isteriz. Gençlerimizin yarınlarımızı şekillendirmesini istiyorsak bugünlerinin müreffeh, özgür, adil ve ilkeli bir Türkiye içerisinde geçmesini sağlamanın sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. Böylesi bir Türkiye’yi gençlere sunmak için de öncelikle iktidarda olanların örnek olması gerekmektedir” eleştirisinde bulundu.

“Biz yaptık oldu” kafası
Barolar hakkında yapılması düzenlenen yasa değişikliğine de değinen Davutoğlu, “Öncelikle yine her zaman yaptıkları gibi “biz yaptık oldu” kafasıyla tartışmayı başlattılar. Asgari nezaket ölçüleri içerisinde meselenin tarafı olanları dinleyecek medeni cesareti bile gösteremediler. Onun yerine yine polise, sopaya ve zora sarıldılar. Gencecik polislere babası hatta dedesi yaşındaki insanları otobanlardan kovalattılar. Bu bağlamda baro başkanlarını bulundukları yerde ziyaret ederek dayanışma göstermek isteyen genel başkan yardımcılarımız da engellendi. En temel anayasal hak olan seyahat özgürlüğü, toplantı yapma özgürlüğü beşinci sınıf bir otoriter rejimdeymişiz gibi ihlal edildi. Gerçekten bu görüntülerden sonra bir demokraside yaşadığımızı söyleyebilir miyiz? Avukatları otobanlarda kovalanan, şehir girişlerinde itilip kalkılan bir ülkenin demokrasi olduğunu kim söyleyebilir?” diye sordu..


SİYASET ALANI DARALTILDI
“Önce baroları daha sonra da bütün sivil toplum kuruluşlarını adım adım resmi denetim altına alarak sivillikten uzaklaştırma çabası ile akademik özgürlüğün sembolü haline gelmiş bir üniversiteyi kapatırken sıfır makaleli rektörler atama skandalının aynı anda gerçekleşmesi kesinlikle bir tesadüf değildir” diyen Davutoğlu, “Bu gelişmeler özgürlüklerden korkan dar kalıpçı karanlık bir zihniyetin yansımasıdır. Verilmek istenen mesaj açıktır: Bize itaat edecek olanlar cahil ve liyakatsiz olsa da makbuldür; şahsiyetleriyle ayakta durmak isteyenler ise mutlaka susturulacaklardır. Bu yolla yayılan korku ikliminde iktidarlarını teminat altına aldıklarını zannedenler korku kültürünün en sonunda kendisini yaratanları esir aldığını bilmelidirler. Önce ülkenin en büyük partisi olan AK Parti özgürlükçü unsurlardan arındırılarak siyaset alanı daraltıldı, şimdi de adım adım sivil alan yok edilerek hiçbir darbe döneminin başaramadığı bir toplumsal kıskaç hayata geçirilmek isteniyor. Bu kıskaç hem de 28 Şubat kıskacına karşı iktidara geldik diyenlerin eliyle gerçekleştirilmektedir. “Bugün 28 Şubat altın dönemini yaşamaktadır” diyen dar ve derin bir çevre ise bu manzarayı ellerini oğuşturarak seyretmekte ve bir maşa gibi kullandıkları elleri ne zaman tasfiye edeceklerinin planlarını yapmaktadırlar. Bu kıskaç toplumu boğmadan ses vermek gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
 BARIŞ KIŞ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.