Yeri gelince üfürüyorsun

Yeri gelince üfürüyorsun
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Suriyeli göçmenler ilgili olarak "Kapımız açık onlara, ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sert sözlerle yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Dünya beşten büyüktür diye yeri gelince üfürüyorsun. Ama Birleşmiş Milletler'e gidip çözüm isteyemedin, bir mektup dahi yazamadın” diye konuştu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Ekonomi ve dış politikanın şahsileştirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Devletinin yönetimini bir kişinin iradesine bağlarsanız o ülke sorunlardan bir türlü kurtulamaz. İki alanın Türkiye’de şahsileştirildiğini görüyoruz. Bunu hiçbir vatandaşımın unutmamasını istiyorum. Ekonomiyi şahsileştirdik, dış politikayı şahsileştirdik. Ekonomide bir kişi ‘ben ne dersem o doğrudur’ dedi. Dolar aldı başını gidiyor, faiz aldı başını gidiyor problem üzerine problem açıklıyorlar ama bir kişi programı. Her açıklanan proglamla ekonomi biraz daha kötüye gidiyor. Çünkü ‘ben ekonomistim’ diyen kişinin ekonominin e’sinden anlamadığını hep beraber gördük. Devlet akılla, bilgiyle, birikimle, adaletle, liyakatle yönetilirdi. Gelişmenin 21. yüzyıldaki tanımı küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. Her alanın uzmanı var ve her alan giderek kendi içinde yeni alanlar oluşturuyor. Dış politika şahsileştirildi. Bir tehlike daha var. Dış politikayı egemen güçlerin talebiyle yapmaya kalktığınızda çok daha derin sorunlar yaratıyorsunuz” dedi.


Bu konuda iddialıyım

Son günlerde çok tartışılan Suriğyeli sığınmacılar konusuna değine ve “Bu konuda iddialıyım. Partimiz çok iddialı. En ciddi çalışan, en tutarlı söylemde bulunan 2011 tarihinden bu yana en tutarlı söylemleri dillendiren tek partinin adı CHP’dir” diyen Kılıçdaroğlu, “Biz, komşumuzda olan bir savaşın bize yansımalarının tehlikeli boyutlarını her ortamda dile getirdik. Egemen güçlerin talebi üzerine bizi suçladılar. Bugün tarih ‘CHP doğruları söylemiş’ diyor. Şimdi kısa bir tarihsel süreç vereceğim. Hep unutuyoruz. Suriye yönetimi ile savaştan hemen sonra Eylül 2011’de temasa geçtik. ‘Yanlış yapıyorsunuz. İç savaş tehlikeli’ dedik. Aralık 2011 ile muhalefet ile temasa geçtik ‘uzlaşın’ dedik. Bunları iktidar sahipleri yapmazken biz ülkemizi düşündük. Oradaki çocukları, kadınları düşündük. Savaşın acımasızlığını düşündük. Nisan 2012’de TBMM’ye bir genel görüşme önergesi verdik. Bunların tamamını reddettiler. 2011’den Mayıs 2022’ye kadar 91 Meclis araştırma önergesi verdi CHP. Beyler parlamentoya gelip bilgi dahi vermiyorlardı. Bu kadar kibirle devlet yönetilmez. 336 soru önergesi verildi. 432 soru önergesine bugüne kadar hala cevap verilmedi. Ne diyorlardı? ‘Tek adam rejimi olursa her şey çok hızlı olacak’ diyorlardı. 432 soru önergesine bugüne kadar cevap dahi verilmemiştir. Ne söyleyeceklerini bilmiyorlar. Böyle bir devlet yönetimi hiç olmadı Türkiye’de” ifadelerini kullandı.


Utanır insan biraz

24 Ağustos 2012’de Erdoğan’a bir mektup yazdığını belirten Kılıçdaroğlu, “Mektupta, ‘Sayın başbakan, komşu Suriye’deki gelişmeler ülkemizin başta güvenliği olmak üzere ekonomisi, sosyal huzuru, turizm ve taşımacılık alanları dahil çok geniş kapsamda artarak olumsuz etki yapmaya devam etmektedir. Lütfen hükümet olarak uluslararası bir Suriye Konferansı toplayın’ diyorum. Olmadı. Olmadı ama Erdoğan 5 Eylül 2012’de ‘Emevi Camisinde namazımızı kılacağız’ dedi. Devlet yönetimindeki şahsileşmeyi görüyor musunuz? Bu anlayış Türkiye’yi bugünkü hale getirdi. Beyefendi Emevi Camisi’nde namaz kılacaktı 3 milyon 600 bin Suriyeli Türkiye’ye geldi. Şu yanlışa bakar mısınız? Utanır insan biraz” dedi.


BM’ye gidemedin mi?

2013 yılında “Kabahat Suriyeli de değil sınırı kontrol edemeyen hükümettedir” ifadelerinikullandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Onlar yönetiyor ülkeyi ben yönetmiyorum ki. Şubat 2013’de Sosyalist Enternasyonal üyesiyiz malum. Dedik ki mutlaka bir Suriye Çalışma Grubu oluşturun dedik. Bunların yapamadığını yapmaya çalıştık. Ana muhalefet olduğumuz halde yapmaya çalıştık. Biz ülkemizi seviyoruz. Yetmedi ben Mart 2013’de BM Genel Sekreteri’ne ayrıca bir mektup göndererek olaylara dikkatini çektim. Savaşın bitmesi gerektiğini söyledim. Erdoğan yapamıyor bakın ama biz söylüyoruz. Yeri gelince üfürüyorsun ‘Dünya beşten büyüktür’ diye. Bir mektup yazamadın mı sen? BM’ye gidemedin mi sen? Orada Suriye’yi masaya yatıramadın mı sen? Yatıramadı. Niçin? Patrondan izin alamadığı için. Emperyal güçten izin alamadığı için” eleştirisinde bulundu.

AKDENİZ SIĞINMACI MEZARLIĞINA DÖNDÜ

Sığınmacılar üzerinden iktidar eleştirisini sürdüren Kemal Kılıçdaroğlu, “Eylül 2013’te ‘Sınırlar bir ülkenin namusudur’ diyorum. Sınırdan kimin girip çıktığı belli değil. 900 km sınır kontrolsüz vaziyette. İnsanlar geliyorlar ellerinde silahlarla, terör estiriyorlar Türkiye’de. Göç dalgası geldi. Akdeniz bir sığınmacı mezarlığına döndü. Bir çocuk bedeninin dalgalarla kıyıya vurduğu fotoğrafı hiçbirimiz unutmadık. O fotoğrafın sorumlusu Erdoğan’dır. Geri Kabul Anlaşmasını yapmayın, yanlış dedik. 16 Aralık 2013’den bir süre sonra bu anlaşmayı AB ile imzaladılar. Sığınmacılar için Türkiye artık Avrupa’nın hapishanesi olacak, o hale getirdiler. İçişleri Bakanı geçen gün açıklama yapıyor. ‘AB Türkiye’nin göçmen deposu olmasını istiyor’ diyor. Günaydın beyefendi günaydın. Geri Kabul Anlaşması başımıza bela oldu diye neden söyleyemiyorsun?” diye sordu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.