Gündemi Muharrem İnce belirliyor

Kaderimizi belirleyecek önemli bir seçime doğru giderken, ekranlardan adayların konuşmalarını takip ediyorum. Gündemin ana başlığı, seçimler. Görsel ve yazılı basında seçim öncesi konuşulan olayları, dünyadan haberleri rafa     kaldırdık.
***
Seçim süreci oldukça hareketli ve eğlenceli geçiyor. Gelişen teknoloji sayesinde miting alanları sinema salonu gibi oldu. Kimsenin hiçbir şeyi yalanlama şansı yok. Bir numaralı videoyu aç diyor, iki numarayı göster diyor herşey ekranda. Ben kendi adıma oldukça eğlenceli buluyorum. Uzun süredir film bile izlemedim, düşünün yani.     
Gelelim adaylara; kendi açımdan değerlendirdiğimde, Meral Akşener’in enerjisinin yüksek olduğunu görüyorum, dinlerken sıkmıyor. İktidar partisi yorgun, sadece rakibinin iddialarına cevap vermeye çalışıyor. Zaten umut vaad edecek bir şeyleri de kalmadı, çünkü yapmak isteyebilecekleri herşey için uzunca bir zamanları oldu. 
Gündemi Muharrem İnce belirliyor.
Kısacası, İnce topu göğüsledi kaleye doğru gidiyor. 
***
Geçenlerde Muharrem İnce’nin konuşmasında bir cümleye takıldım ve uzun zamandır beklediğim bir heyacanı yakaladım. Şöyle diyordu Muharrem İnce; “Benim bir hayalim var.” İhtiyacımız olan tam da bu. 1963 yılında, Martin Luther King’in “I have a dream” başlığı ile milyonlara seslendiği balkon konuşmasını hatırladım. Güzel hayalleri olan ve hayallerini gerçekleştirmek için bu göreve talip yöneticilere ihtiyacımız var. Ve, yeniden hayal kurabilen bir         millete...
Kendi fikrimi söyleyecek olursam, bu çetin yarışın galibi Muharrem İnce’dir. Konuşmaları bende umut uyandırıyor. Özgürlük diyor, hak diyor, adalet diyor, eşitlik diyor, oğlumu-kızımı-damadımı kayırmayacağım diyor, basın özgürlüğü(ki biz bunu cidden çok özledik), demokrasi ve en önemlisi bir öğretmen olarak, illede eğitim diyor.
***
Bu arada, hazır herkes meydanlardayken, çok merak ettiğimiz şu soruların cevaplarını da vermelerini bekliyoruz. Mesela;
Ekonomik sıkıntılarımızın hemen çözülemeyecek olması aşikar. Bu sıkıntı ne boyutta olacak ve hangi önlemlerle, çözümlerle atlatacağız, kaç yıl sonra refaha çıkabileceğiz? Bizi nelerin beklediğini bilmek istiyoruz.
Ekonomi Bakanının açıkladığı, Türkiye’nin 450 ton altını İngiltere’de neden     rehinde?
Avrupa birliğine gireceğiz diyorduk, Dubai’ye bile vizesiz gidemiyoruz. Müzakereler yeniden başlatılacak mi?
Yıllardır FETO ile mücadele ediyoruz. Yeniden bu tür terör örgütlerinin ürememesi için cemaatlere karşı önlem alınıyor mu? Eğitim ve sağlık sektörleri bu anlamda denetlenebiliyor mu?    
***
Bazı yazarlar ve bazı gazetecilere birkaç şey yazmazsam içimde kalır...
Soru sormak, zeka işidir. Bir insanın zekasını anlamak için verdiği cevaplara bakmak lazım ama, sorulan soruların ne kadar zeka barındırdığı daha önemli. Bunun son örneğini katıldığı bir programda, Muharrem İnce ile yandaş gazeteci (ne yazık ki gazeteci diyoruz) Nagehan Alçı’nın karşılıklı diyaloğunda görmüş olduk. 
Naguip Mahfouz (Necip Mahfuz) bir cümlesinde şöyle diyor; “Bir insanın zeki olmadığını yanıtlarından anlayabilirsiniz. Onun bilge olup olmadığını ise sorularına bakarak söyleyebilirsiniz.”
Taraflı gazetecilerden sonra, bir de kendini yalanlayan bir yazar ile tanışıverdik. Nasuhi Güngör gibi... Sen kalk onca sayfa kitap yaz, uydurdum de! Olacak iş değil. Sizler gibi bende kitabı merak ettim ama toplatılmış, piyasada olsaydı satış rekoru kırabilirdi. Neyse ki internete yüklenmiş, merak edenler varsa e-kitap olarak         okuyabilir. 
***
“Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil, o güce karşı koydukları için yükselir.” W.Churchill
Hayalleri olan insanlarla, yeniden güzel hayaller kurabilmek umudu ile,
Sevgiyle kalın
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi