Ha ısırgan otu ha hıyar!

Bu cumartesi günü, bu Nisan vakti sizlere; aşktan, dostluktan, çokça güzelliklerden söz edebilirdim. Ama hayır. Mümkün değil. Gönül yangınını bırak, akıl tufanını bırak; mutfak yanıyor, saatlerce çalışarak kazandığımız paralar durduğu yerde unufak olup gidiyor... Pahalılık evet. Sanırım hepimizin yegane gündemi budur. (Kamudan ihale alan zenginlerimiz hariç.) - Bu gündem içinde çok şey söylendi, çok şey yazıldı.

Marul dedik 20 lira.

Maydanoz dedik 8 lira.

Kıvırcık diyorsun 18 lira.

Geçenlerde ismi lazım değil bir markete gittim. Cacık yapmak niyetiyle 4 adet hıyar aldım ki 11 lira. Küsüratı da var ha. 11 lira 43 kuruş. 4 hıyar 11 lira...

Yağ falan hiç demeyeceğim bak. Ayçiçek yağı imiş, zeytinyağı imiş hiçbirini demeye mecal kalmadı. Artık “lüks” sayılan birkaç şişe biranın hele hele hiç lafını açmıyorum. En temel, en çok tüketilen gıdalar bile cep yakıyorken, diğerlerini konuşacak mecal hiçbirimizde kalmadı.

Bu ülkede emeklilerin önemli bir kısmı 2 bin 500 lira maaş alıyor. Ülkenin yarısı asgari ücretle çalışıyor. Yani 4 bin 250 lira. Ülkede bunun dışında bir miktar “iyi” maaş alan kesim yok mu? Var ama onlar da artık “orta direk” sayılamayacak kadar yoksullaştı. Hani eskiden belki asgari ücretliye “orta direk” diyebilirdik ama şimdi asgari ücretli, emekli bırak orta direk olmayı yoksul bile sayılamayacak durumda. Bildiğiniz aç, açlık sınırının altında bir hayat yaşıyor...

Bütün bu pahalılık sürüp giderken bizim beylerimizin, ağalarımızın gündemi ne peki? Efendim seçim yasası, zırt yasası, zort yasası. Biri de çıkıp demiyor ki; şu pahalılığa bir çare bulalım. Ülkedeki enflasyon almış başını gidiyor. Hani haşmetli iktidarımızın Avrupa'dan dahi görünecek diye övünerek yaptığı Çamlıca Kulesi var ya... Hah işte! O kuleyi bilmem ama bu ülkedeki enflasyon her yerden görünüyor.

Dünyada en çok enflasyonun arttığı üç ülke var. İran, Türkiye ve ismi lazım değil bir Afrika ülkesi. İşte geldiğimiz nokta bu.

Yerli uçak derken, milli araba derken, heyt, huyt diye ona buna bağırıp, “Almanya bizi kıskanıyor” derken içine düştüğümüz hal bu.

Ne ay sonunu getirecek para var. Ne hayattan zevk alacak, hayata umutla bakacak bir motivasyon. “Bitmiş, tükenmiş” bir haldeyiz. Fransa'da hani meşhur; “Ekmek yoksa pasta yesinler” lafı var ya. İşte bizde de haşmetli liderimiz diyor ki; “Fırsat buldukça gençler Avrupa'yı gezsin...” - Gençlerin Beylikdüzü'nden, Kadıköy'e gidecek parası yok ama işte ekmek yerine pasta tavsiye eden zihniyet gibi; halkın gerçeklerinden kopuk, halkın içine itildiği çaresizlikten bihaber bir yönetim var...

Geldiğimiz noktada aklıma rahmetli Kıvırcık Ali'nin türküsü geliyor.

Diyor ya;

“Burada dost bildiğin anam ısırgan otu.
Elini tuttun mu bil ki elin yanıyor...”

İşte dostu geçtik de;

Burada hıyar bile ısırgan otu...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi