Hançerli'nin sonu Handan Toprak'a benzeyebilir mi?

Başlığı okudunuz. “Hançerli'nin sonu Handan Toprak'a benzeyebilir mi?” demişim. Hemen “Allah benzetmesin” diyeceğinizi biliyorum. Neydi sahi Avcılar Belediyesi'nin Handan Toprak tarafından yönetilen günleri. Pazarcı esnafı eylemleri, hacizler, icralar, gazetecilerle davalar ve işçi sendikalarının eylemleri...

Handan Hanım'ı eleştiren bir haber mi yaptın? Eyvah, eyvah. Hemen tez derderst edile. Hemen dava açıla. Sonra bilmem kaçıncı hakimlik bilmem hangi adliyede mahkeme. Avcılar'daki kalemşörleri tarafından sosyal medya hesaplarında hedef gösterilmek. “Kötü” ilan edilmek sonra. Niye Handan Hanım'ı eleştirdin diye. Halbuki ne yapmışsın? İşçi eylem yapmış onu yazmışsın. Emekçinin maaşı ödenmemiş onu yazmışsın. İhalelerde bir garip işler dönmüş onu yazmışsın. Meclis kürsüsünde muhalif bir meclis üyesi belediyeyi eleştirmiş onu yazmışsın. Başka ne suçun var ne günahın! Ama Handan Hanım ve yönetimi için bütün bu “gazetecilik” refleksleri yeterdi cadı avına maruz kalmanıza...

Şimdi o karanlık ve Avcılar'ın istibdat günleri nihayet geride kaldı dedik. Yaşasın hürriyet dedik. Kahrolsun istibdat dedik. Ne ezen ne ezilen eşit hakça bir düzen dedik. Sonra ne oldu? Yaşam mücadelesiyle herkesin taktirini kazanan Turan Hançerli, belediye başkanı oldu. Hepimiz çok sevindik. Ben hadi itiraf edeyim Türk milletinin damarlarına işlemiş nepotizm sebebiyle iki kere sevindim çünkü Hançerli hemşehrimdi. Velhasıl sevindik. Kendisinin diline slogan ettiği; “Acılar değil Avcılar kazanacak” sözüne sarıldık.

Sonraaaaa....

Sonra ne mi oldu?

Turan Bey bir baktık ki eyvahlar olsun. Bizim uzaktan alkışladığımız nepotizmi almış bağrına basmış. Eski belediye başkanının oğlu belediye başkan yardımcısı, eski yardımcının kızı yeni belediye başkan yardımcısı. Bilmem kimin oğlu meclis üyesi falan. Bunları zaten yazdık. Tekrar etmeye gerek yok da; yani bir baktık ki Handan Hanım'ın kabinesinden, ekibinden pek de bir farkı yoktu Turan Bey'in ekibinin.

Bunları yazdığımızda gene birileri ayağa kalktı .”Vay hain” dediler “Sen sus. Sen zaten AKP hayranısın” dediler. Hatta “Senin maaşını Erdoğan veriyor” diyen bile oldu ki bu şahane hayal gücüne hayran kaldım...

Hadi dedim tamam “sizsiniz.” Neymiş birinin babası belediye başkanı ise oğlu ileride belediye başkan yardımcısı olamaz mıymış ne varmış bunda yani? Bunu savunan adam düne kadar da Berat Albayrak'a, “damat” diyordu ama neyse. Sonuçta “peki” dedim. Siz haklısınız, ben yanlışım.

Uzatmayalım. Evvel zaman, kalbur zaman. İlçe başkanlarını eleştirdim, istifaya davet ettim. Yöneticileri arayıp “biz seni biliyoruz” minvalinde ucuz yaklaşımlar içine girdi. Tehditvari yaklaşımlar...

Eeee Turan Hançerli...

Nepotizm desen dibine kadar.

Adam kayırmacılık dibine kadar.

Gazetecilere baskı desen dibine kadar.

Neyse, neyse. Peki pazartesi günü ne oldu?

Hadi buyurun işçi sendikası belediyenin önüne geldi düdüğüne asıldı. “Hakkımızı isteriz” dedi. Ne kadar da Handan Hanım'ın günlerini andırıyor değil mi? Bütün bunlar pazartesi günü belediyenin önünde olurken birkaç gün önce Avcılar'daki gazetecilerle kahvaltı ediyorduk. Hepsinin ortak görüşü “Turan Bey, böyle bir şeye müsaade etmez” veya da “Bülent ağabey devreye girer...” Turan Bey işçilerini isteklerini imzalar, Bülent Bey orta yol bulur falan...

Ne oldu peki?

Çanak, çömlek patladı. Avcılar'daki alimlerin “olmaz” dediği işçi eylemleri oldu. İşçiler belediyenin önüne kadar yürüdü. Ne istiyorlar?

TOPLU SÖZLEŞME istiyorlar. TOPLU SÖZLEŞME...

Buna karşılık Hançerli ne yapıyor? Şov... Evet evet şov. İşçilerin yanına iniyor. Sözde şirinlik abidesi olacak; “işçi kardeşler” diye ateşli bir konuşma yapıp alkış alacak ama hayır... Hançerli'nin savunması işçilerin taleplerinin yasal olmadığı yönünde.

Öyleyse Sayın Hançerli sana sormazlar mı madem bu TOPLU SÖZLEŞME denilen şey yasal değil, diğer CHP'li belediyeler Beylikdüzü, Maltepe şu bu nasıl oluyorda işçilerle TOPLU SÖZLEŞME imzalıyor. Yani sizin yasal dediğiniz TOPLU SÖZLEŞME'yi imzalayan diğer CHP'li belediyeler gayrı meşru bir iş içine mi giriyor?

Doğrusunu isterseniz ben CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun yerine olsam İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yerinde olsam Turan Hançerli'nin bu talihsiz açıklaması sonrası kendisini arar sorardım. Yahu bu TOPLU SÖZLEŞME işine siz yasal değil demişsiniz ama bizim birçok belediyemiz bunu imzalıyor diye bir anımsatırdım...

Velhasıl kelam;

Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet dediğimiz günlerden, Handan Toprak'lı günlerden geldik gene işçi eylemleriyle anılan, yeni istibdat günlerine yelken açan Avcılar günlerine.

Yok ikisinin de birbirinden farkı...

Ahmet Kaya'ya

Siyaset bir tarafa. Geçenlerde Ahmet Kaya'nın yirminci ölüm yıl dönümü idi. O bilgiyi görür görmez Facebook'a şunları not düşmüştüm. Burada da paylaşmak istedim; Şimdi sosyal medyada gezinirken gördüm. Bugün Ahmet Kaya'nın gidişi üzerinden 20 sene geçmiş. Ben Lili Marlen türküsünü ondan dinlediğim üniversite günlerini anımsıyorum mesela. Çimler üzerinde oturup, ucuz bir cigarayla karanlığı aydınlattığımız genç ve beyhude zamanlarımızı. Ne umutluydu, ne matah şeydi şu yaşamak ağrısı. Bir on yıl geçince aradan ıhhh. Hiç de öyle değilmiş oldum. Hani eskiden Ahmet Kaya dinlerken Lili Marlen'di hep önce dinlediğim. Sıkılmış bir yumruk gibi girerdik hayata. Şimdi tam tersi; Arka Mahalle. "Başıma neler geldi sana diyemedim" dediği türküdeyim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi