Hayat cesurları sever!

Bakıyorum şöyle etrafıma da bizim Down sendromlu Osman'daki cesaret; elinden ekmeği alınmış, kuzuların sessizliğine bürünmüş kişilerden daha fazla.

Düşünsenize buğday ekiyorsun yan komşun geceden araklıyor, Sen koca günü derin bir suskunlukla geçirmeyi tercih ediyorsun. Hiçbir şey olmamış gibi...

Diğer tarlanda mısır ekili... Tam hasat zamanı bir sabah bakıyorsun ki onu da diğer komşun araklamış. Sadece senin değil diğer komşunun da durumu farksız. Birilerinin gözü birilerinin malında ama bu derin sessizliği bozan yok. Araklayanlar çok araklananlar az ve sessiz kalınca bu devran da böyle dönüyor.

Allah diyorsun. Bir tarlam daha var ekmeğim çıkarsa buna da şükreder sessizliğimi korurum, gün geliyor bakıyorsun ki o da yok. Yani anlayacağın Ziya kardeşim komşun senden çalar paran kaldıysa cebindeki son kuruşla da senden çaldığını sana satar.

Sonra daha çok araklayan daha az araklayanı araklamaya başlayınca buna etme bulma dünyası diyoruz.

Bir de komşundan çalınırken sessiz kaldıysan hırsızdan farkın yoktur. Ha çalmışsın ha çalana çanak tutmuşsun.

Sizlere mucize bir ressamdan söz edeceğim;

Eşref Armağan;

Doğuştan görme engelli Türk ressamdır. Yaşamı boyunca görmediği nesnelerin maket modellerine parmak uçlarıyla dokunarak onları başarıyla resmedebilmiştir. 

'The Colors of Darkness' (Karanlığın Renkleri) isimli ödüllü belgesele konu olmuştur. Eşref abiyi komşularımızdan ayıran ve onu mucize ressam yapan şey bakmadan görebilmesidir. Doğrusu görmek için bakmanın ve bakmak için gerekli uzuvlara sahip olmanın görmek için yeterli şeyler olmadığını görüyorum.

Görmek ve anlamak ve gördüğünden dersler çıkarmak da birer mucize değildir dostlar!

Zaman zaman bizim zihinsel yetersizlik tanılı çocuklarla söz konusu komşularımı karşılaştırınca; bizim çocukların zihinsel işlevde bulunma düzeyinin daha yüksek olduğunu, baktıklarında daha iyi gördüklerini, gördükleri şeyleri daha iyi kavradığını görmekteyim.

Anladıklarından ders çıkarmaya gelince de Otizmli öğrencilerimizin daha iyi taklit becerilerine sahip olduğuna şahit oluyorum. Aslında özel eğitim işinin başında büyük bir yanlış yaptığımızı; asıl tanı alması gerekenlerin; cesaret, fazilet ve erdem gibi kavramların eğitimine  gerekenlerin aramızda olduğunu görüyorum...

Zafer Cesurlarındır.

Kalın sağlıcakla.

Kıyamet koptu, hemde saat 17 olmadan.

Belediye Başkan Adayları belirlendiği günden beri yazıyor ve konuşuyorum. "Asıl kıyamet meclis listelerinde, deprem olacak, kıyamet kopacak" diye...

"Belediye başkan aday adaylarında 7 şiddetin deprek yaşandıysa, belediye meclis listelerinde 9 şiddetinde yaşanacak" diye.

Daha listeler ilçe seçim kurullarına verilmeden, istifalar başladı.

Bu istifalar sadece listelerden istifayla durulmaz, aynı zamanda partilerden istifaya dönüşür.

Partilere seçim kaybettirir mi? Yanıtım hayır. Sadece partiler arasında küçük oranlarda oy kaymasına dönüşür.

Bu geçişlerde partilere seçim kaybettirmez ama kırgınlıklar devam eder.

Ayrıca, bugün listelerde olamayanlar olsada aynı tartışmalar yaşanırdı.

****

Örnek, Avcılar'da CHP'nin listesi oldukça kötüyken, bir o kadar da AK Parti'nin listesi kötü.

Örnek, Çatalca CHP'nin listesi ne kadar kötüyse, AK Parti'nin listesi de bir o kadar kötü.

Ve yine yazın bir kenara, bir iki ilçenin dışında İstanbul'da belediye başkan adayları listelerde belirleyeci olamadı.

****

Yine çok ilginçtir, ilçe başkanlığından istifa etmemesine rağmen, ilçe başkanlığı görevine devam eden ilçe başkanının (Esenyurt CHP İlçe Başkanı Ali Gökmen) listede birinci sırada meclis üyesi adayı olması oldukça ilginç.

Bu aynı zamanda ilçe başkanıyken istifa edip aday adayı olan diğer başkanlara da kocaman ayıp.

Nasıl bir mantıktır bu.

Bu AK Parti'de belediye başkan adaylıklarında CHP'lilerde de meclis üyeliklerinde yaşandı.

İlçe başkanlığına devam et, hemde karar defterine "istifa etmiştir" diye yazılmasına rağmen.

Sonrada kendini liste 1'e yaz.

Neyse kıymetinden sual olunmayan çok bilenlerin mutlaka bir bildikleri vardır.

Ne diyebiliriz ki?

****

Düşünün Avcılar CHP İlçe Başkanı daha Ankara'dan dönmeden, Belediye Meclis Üyeleri listesini, İlçe Seçim Kurulu'na teslim ediliyor.

Bunu yapan kim?

Demokrasiden, adaleletten ve haktan söz eden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu. Destekleyen kim? Partinin üç kişilik komisyonu.

"Yerinden yönetim olmalı, yerel Ankara'dan yönetilmemeli" diyenler, Ankara'dan belediye meclis üyeliklerini kontrol ediyorlar.

İl Başkanı olduğu kentte istediği olmuyor diye istifa edenler, ilçe başkanlarını hiçleştiriyorlar.

Sonrada yerel demokrasi ve yerel kent anayasasından söz ediyorlar.

Hadi canım sende...

****

Hangi siyasi partiden olursa olsun açık soralım.

O ilçenin listelerinde olan ve ilçe yönetimleri tarafından bile tanınmayanlar listelerde kendilerine nasıl yer bulabildiler?

Kimler kimlere para teklif etti ve teklif edenler listelerde sonradan kimleri araya sokarak listelerde kendilerine yer bulabildiler?

Biliyorum bu soruların yanıtlarını bulamayacağız. Açık açık birileri konuşmadıktan sonra.

Ve kirli ilişkiler sadece meclis üyeliklerinde mi yaşanıyor? Belediye başkanlıkları ve milletvekillikleri için borsa kaçtan açılıyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bahattin Demir Arşivi