Her canlı sevgiye muhtaçtır

Issız, buzlarla kaplı Kuzey Topraklarında arkanızda ise vahşi kurtlar olsa ne yapardınız? Onlarla elinizden geldiği kadar mücadele mi ederdiniz ? Yada kendinizi teslim mi ederdiniz?

Yine modern klasikler serisinde tanıdığımız Amerika'lı meşhur yazar Jack London efsane bir eseri olan Beyaz Diş'i kitap severlere sunuyor. Günümüze kadar 89 dile çevrilen ve evrenselleşen Beyaz Diş romanı sinemaya da aktarılmıştır.

 Hayatta kalma mücadelesi, sevgi, sadakat, bir köpeğin gözünden anlatılıyor. Bu romanda adeta realist bir yaklaşımla bir hayvan anatomisi çiziyor.

Başlangıçta vahşi doğada hayatta kalmak için mücadele eden bir kurt sürüsü ile hikâye başlıyor. Daha sonra bu kurt sürüsü dağılıyor. Kiche ve tek göz kurt’un birlikteliğinden , beyaz diş doğuyor.

Bundan sonra vahşi yaşamı, doğayı, insanları ve hayatı beyaz dişin gözünden görmeye başlıyoruz. Beyaz diş daha sonra insanlarla ilk nasıl karşılaştığını ve bundan sonra ki gelişimi ile devam ediyor. Yazar, bir hayvanın gözünden her canlının ruhunu tanıtıyor.

Jack London, Beyaz Diş üzerinden hayattaki zorluklara karşı ne olursa olsun elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerektiğini ayrıca doğadaki her canlının vahşi bile olsa sevgiye muhtaç olduğunu aşılamaktadır.

İyilik bir seçenektir

Aslında kitap içgüdü kavramını çok şiddetli bir şekilde sorguluyor, sorgulatıyor..

Bu sorgulama sonucunda ise önümüze tercih fırsatı veriliyor. İşte her şey burudan sonra başlıyor. Tercih edebilmek ?

Anthony Burgess'ın, Otomatik Portakal kitabında ise Alex'in yaşamında tercihi, iradesi elinden alınarak robot haline getirmişlerdi. Dolayısıyla insan tercih yapabilirse insan olur. Düşünebilir ve iç güdülerine kulak verebilirse özgür olabilir.

Yaşadığımız bu çağda insanların tercihleri hep bir köşeye sıkıştırılmış ve oluşturulan düzenle sıkıştırılmaya devam ediyor.

İnsan ne yapmak istiyorsa kendi öz benliği ile tercihi yapmalıdır. Ne sebep olursa olsun, hiçbir zaman kimsenin kendi tercih yapma hakkını elinden almasına izin vermemelidir.

Gerçek vahşiler kimler ?

Jack London, bir kurt üzerinden

insanlara itaat etmeyi, güçlüye boyun eğip zayıfı ezmeyi, mücadele etmeyi, savaşmayı, özgürlük, esaret , sevgi ve nefret kavramlarını çok açık bir şekilde işlemekle kalmayıp, gelecekteki toplumlara atıf yapıyor.

Gerçek vahşiler yaşamak için her şeyi yapanlar mı?

Yoksa hayatta kalmak, statü kazanmak, ekonomik güç elde etmek için sevgi dilini unutanlar mı ?

Sizce hayatı vahşileştiren, nefret sahibi vahşi insanlar mı ?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Onur Karakoç Arşivi