Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Her dönemin seçkinleri

Elit/seçkin kelimesinin anlamı Latincedir, dilimize Fransızca “elit” sözcüğünden geçmiştir. 
Toplumsal yaşamın varlığı ve genişlemesiyle ekonomik, politik, askeri ve kültürel gücü elinde bulunduran kaymak tabakasına seçkin / elit denilmekte.
Bu kesimler konumları gereği denetim altında tuttukları toplumsal ve yaşamsal kaynakları ve sahip oldukları güç bakımından toplumda uyulması gereken kural ve yasaların yanında toplumu meydana getiren bireylerin oynayacağı rolleri de     belirlemekte. 
Bunlar toplumsal konumları bakımından karar mekanizmasının en yakınında bulunur; aynı zamanda karar verme sürecinde yönlendirme ve şekillendirme araçlarını da belirler.
Elitler, çıkarları gereği iktidarın her zaman yanındadır.
İktidarlar değiş ve hatta yıkılır ama kim iktidara gelirse gelsin onun anladığı dilden konuşur onun suyundan gider.
Çünkü yaşamsal olarak, ekonomik gelir ve güç olarak, menkul ve gayrimenkul olarak, eğitim, sanat ve kültür olarak kısacası sahip olduklarıyla “toplumun yüzde beşini” oluşturur, beslemeleriyle / paşalılarıyla “yüzde yirmiyi” bulurken yüzde yüzü yönetirler.
Toplumu ve toplumsal kaynakları en etkin biçimde kontrolünde tutanlar sahip oldukları bu özellikleri sayesinde toplumun her şeyini şekillendirme ayrıcalığını kendi tekelinde görür. Toplumun geneline yönelik alınan kararlarda genellikle belirleyici ve anahtar kesim bunlardır, yaşama da damgasını vurur.
Elitler güçlerini toplumsal yaşamda ve ağırlıklı olarak iktidar üzerinde yoğunlaştırırken diğer yaşamsal ve kültürel ilişkilerde de hissedilir bir ağırlığı vardır. Onlara göre toplum ikiye ayrılır güç sahibi yönetenler “azlar”, yönetilen “çoklar” şeklinde. Yönetenler, elit(seçkin)ler iktidar erkinin tekelini elinde bulundurmakta, önemli kararları da vermekte. Yönetilen çoğunluk, yani geniş halk topluluğu ise göreceli olarak güçsüz ve küçük mutlu azınlığın aldığı kararları kabul etmekte; arada bir seçim sandığı ile         oyalanmakta.
Tarihsel süreçte Monarşi, Meşruti ve Cumhuriyet dönemlerinde elit/seçkinler vardı. Bunlar iktidarla paralel ya da ona yedeklenen hem devlet içinde yüksek bürokrat hem de serbest girişimci, mülk sahipleridir. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde elit(seçkin)ler kendi içinde çıkar çatışmalarına girdiler. Bunların bazıları daha aktif olarak temsil edilirken bazıları da daha az temsil edildi. 
Özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar ki süreçte iktidara kim gelirse gelsin bir önceki dönemin elitleriyle çıkar çelişkisi yaşamakta.( Bu çelişki son tahlilde uzlaşır çelişkidir.) Mevcut iktidarı destekleyen elitler daha da güçlenip önemli oranda temsil edildiler. Gözden düşen diğer elit topluluklarıysa iktidarla zıtlaşmaktansa iyi geçinme yolarını aradılar.
12 Eylül 1980 Darbesi ve sonrasında elitler arasında güç dengesi değişmeye başladı. Yeni elitler oluşturuldu, hatta kaçakçı, kumarhane ve pavyon sahipleri saygın işveren olurken özellikle solun dönekleri bunların kültürel, sanatsal ve benzeri temsilcileri oldular.
Her iktidar erki kendi seçkinini yaratırken, 1994’ten itibaren özellikle İstanbul Büyük Şehir Belediyesinde başlayıp 2002 den itibaren de hükümet ve devlet erkini yönetenler kendi “elit”ini yarattı. 
Mevcut iktidar önceki dönemin elitleriyle arasındaki çelişkiyi büyüttü. Kendine yakın teslimiyetçi, her dönemin adamları ile ittifak yaparken kendiside boş durmadı dünün mücahidini, mazlumu oynayanları elit yaptı. Sol deyimi geniş bir yelpaze ama sol adına konuştuğunu belirtenler “emek, ekmek ve özgürlük” söylemini terk edip iktidarın dümen suyunda giden tatlı su balıkları olup hatta kimileri bir dönem yetmez ama evet derken kimileri de akil olmak için sıraya girdiler.
Çok uzaklara gitmenize gerek yok mahallenizde, ilçenizde veya ilinizde kimlerin nasıl birden yerel veya merkezi iktidarla ilişkileri olduğuna bakın. Oturdukları ev kullandıkları araba, işyeri ve gayrimenkullere nasıl sahip oldukları soru         işaretidir.
İktidar erkini elinde bulunduran güç bire bir kendisine bağlı elitlere daha fazla temsil hakkı verirken, dönekleri de unutmamakta.
İktidara kim gelirse gelsin sıradan çalışanından seçkinine kadar her zaman bir önceki dönemin itibarlı kişiliksizleriyle çalışmak zorunda kalmakta, ta ki kendi seçkinini yaratana kadar. Bu nedenle günümüzün elitleri yöneticisine benzemeye çalışırken hem komedi hem de dramı topluma yaşattıklarının bilincinde değiller. Onlar için yöneticiye biat ve kişisel çıkar/menfaat önemli.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi