Hiçlik

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?” “Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”

Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce, sormuş Hoca: “Sen kimsin?”

“Mutasarrıf”ım demiş adam kabara kabara. “Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.

“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam…

“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca. “Vezir” demiş adam.

“Daha daha sonra ne olacaksın?”

“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”

“Peki ondan sonra?”

Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp “Hiiiç.” Demiş

“Hoca, daha niye kabarıyorsun be adam, demiş ...

Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım.

Eskilerin her işinde bir hikmet vardı. Onlar ilim ile ahlakı buluşturup arif olma yolunda ilerlemeye çalıştılar. Kimileri arif oldu, kimileri o yola hayatlarını adadılar, kimileri ise sadece muhibban oldu..

Biz gelelim günümüze, her geçen gün kazanma, yükselme ve lüks hayat gösterişi için koştukça koşuyoruz. Öyle koşuyoruz ki freni patlamış kamyon gibi… Ne sağımıza ne solumuza bakıyoruz. Sadece koşuyoruz. Bu arada Stefan Zweig’ın, Amok Koşucusu kitabı aklıma geldi.

Hikayede , başarılı ve kendi çapında bilinen bir doktorun, bir anlık gurur ve kibrine yenik düşüp nasıl pişman olduğunu görüyoruz. Yardım edebileceği bir insana yardım etmemenin verdiği pişmanlıkla her şeyini geride bırakıp nasıl “Amok Koşucusuna” dönüştüğünü görüyoruz. Bir doktorun çırpınışını ama geç kalışının nasıl hayatının amacı haline dönüştüğünü…

O amaçsız, kimseyi görmeden koşmanın nasıl olduğunu, saygın bir insanın o gülünç duruma düşerken nasıl bu kadar hedefinden sapmadığını görüyoruz. Çünkü onlar, sadece isimlerinin önüne arkasına uzun uzun bir şeyler eklemenin derdindedirler de ondan. Ama unuttukları bir şey var hırs ile yola çıkanlar helak, aşk ile ( sevgi, hoşgörü, yardımseverlik ve mütevazılık ile) yola çıkanlar muvaffak olurlar.

Bu gidiş nereye? Alelacele nereye koşuyoruz? Kime ve nereye yetişmeye çalışıyoruz? Artık biran durup tefekkür etme, nefsimizi hesaba çekip, giden ömür, geçen hayat ve bir daha gelmeyecek fırsatları ne zaman hatırlayacağız? Desinler hastalığından ne zaman kurtulacağız? İş işten geçince mi eyvah diyeceğiz?

Bugün toplumdaki sorunlardan birisi de amacı, hedefi, bilgi birikimi olmayan kişilerin "Amok Koşucusu" gibi amaçsız bir şekilde etrafına, yaşanan olaylara bakmadan koşmasıdır. Ve bu tür insanlara sorduklarında ne yapmak istiyorsun? Şunları şunları yapacağım şu olacağım. Sonra? Bunları bunları yapıp bu olacağım. Sonra? Sonrası yok işte diye böbürlene böbürlene cevap verirler.

Daha kendini tanımayan, keşfedemeyen insan ne olursa, nereye gelirse gelsin hep yolun başındadır.

Aslında yolun başı da sonu da aynıdır. İnsanlar bir şeyler olma derdine düştüklerine gözlerine perde iner. Ne önünü görürler, ne sağını, ne de solunu… Sadece ben şu oldum, bu oldum diye övüne övüne söyler dururlar… Farkında değiller ama onlar hala yolun başındalar…


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Onur Karakoç Arşivi