İlmin mürşidi Hasan Ali Yücel

Hasan Ali 1897 yılında İstanbul Fatih'te doğar, kendini tanıtırken "Babam Boşnak’mış benim bahçıvanlık edermiş ondan önce dağda davar güdermiş. Boşnak olsa ne çıkar oda Allah'ın kulu ama atam belli babam Trabzon ili anamgil Tekirdağ, Dedecik köyü testereci Mehmet’ in kızı Nehirden olma babası kaptanı derya Ali Rıza" diye tanıtır. 
Hasan Ali Vefa Lisesi mezunu İstanbul’da Vefa deyince herkes bilir. Vefa Fatih Sultan döneminin bilgelerindendir.
Fatih Sultanın akıl danıştığı hocaları üçüncü şeyhülislamı Molla Hüsrev dördüncüsü Molla Gürani ve Ak Şemseddin hakkın rahmetine erince Fatih Sultan kime akıl danışacağını sesli düşünür ve yanındakiler hemen yanımızda Vefa baba var deyince saraya davet edilir. Fakat Vefa baba davete icabet etmez o zaman padişah 'o gelmezse biz gideriz' der.
Hazırlıklar yapılır gidilir fakat kapı kapalı. Vefa babanın yanındakiler kapıda padişah var açalım kapıyı, alacak dersi var der kapı açılmaz kapıya vururlar kapı açılmaz. Fatih seslenir 'Vefa Baba nedir bize yaptığın bu cefa sende hiç kalmamış Vefa' der çekip gider. (kıssadan hisse)
Hasan Ali Cağaloğlu Darülmuallim yüksek öğretmen okulunu bitirir. Onların rozetleri üçgen dörtgen kare değildi oval idi nedeni yaşadığımız dünyayı aydınlatan güneşi gecenin karanlığında yolumuzu bulalım diye güneşten aldığı ışığın bir kısmını gece karanlığında yolumuzu bulalım diye cömertçe aydınlatan kameri bizleri bireyden bir yere götüren tekerleği ifade ediyordu onu ortasında bir çizgi üst ortası açık mavi alt ortası koyu mavi üst ortada yıldızlar vardı açılımı!
Benim ufkum semalar kadar yüksek yıldızlar kadar parlak denizler kadar engindir. (Hasan Ali Yücel)
Hasan Ali size tutulan ışığa arkanızı dönerseniz kendi gölgenizin karanlığında kalırsınız der.
Hasan Ali ben Boşnak ve babam Trabzon diyor üçüncü padişahımız birinci Murat Balkanları fethedince Edirne’yi Payitaht yapar. 92 yıl Balkanları Türkleştirmek Müslümanlaştırmak için iç Anadolu Kırşehir Kapadokya bölgesinde Ahi ocağından yetişenleri Dimetoka yöresine götürür.
Efendimizin bu şehri fetheden ne güzel asker ne güzel komutan dediği yedinci padişahımız Fatih Sultan Mehmet Trabzon ili fetih gerçekleşince Balkanlardan bir gemi dolusu Arnavut Boşnak aileleri Trabzon Giresun bölgesine gönderir işte Hasan Ali ve ailesi onlardandır.
Bir Milliyetçi görerek değil okuyarak tanıma şansım oldu oda Ali Rıza kaptan. Padişahımız Abdülhamit kendisine hazırlığını yap Japonya ülkesine hediye götüreceksin oda hazırlayın Ertuğrul’u talimatını verince diğer komutanlar itiraz ederler "elimizde bu kadar saç tekne var neden ahşap tekne" derler,  Ali Rıza Kaptan "herhalde hediyeyi bir Alman veya İngiliz teknesi ile götürecek değiliz, Ertuğrul bir Osmanlı yapıtıdır" der. 
Hasan A li Yücel tek kardeştir. Ali Rıza kaptan Japonya dönüşü şehit düşer. Hasan Ali Yücelin oğlu Can Yücel arkadaşı Gazi Yaşargil ile liseyi bitirince yurt dışında eğitimine devam etmek için arkadaşı ile para biriktirirler. Bakan babaya gidilir tam kapıya geldiklerinde arkadaşı sen gir meşeliyi anlat der. Can girer Bakan babasına durumu anlatır Bakan "arkadaşın gidiyor sen kalıyorsun" der. Can dışarı çıkar biriktirdiği parayı arkadaşına verir sen gidiyorsun ben kalıyorum.
Gazi Yaşargil dünyanın en önemli beyin cerrahı olur bir gün hocası ile ameliyat sırasında hocası şuraya parmak bas der. Gazi hocasının beklemediği zamanda bir pomat yapar bunu gören hocası bu iş benim işim değil der bir daha hoca ameliyata girmez Gazinin eşi kendisine sen benimle mi yoksa hastalarınla mı evlisin deyince hastalarımla der ve boşanırlar sonra Gazi o pomat’ı yapmakta kendine yardımcı olan hemşire ile evlenir.
Can Yücel de şair olur Gölköy adında bir köy varmış Gelibolu’da Televizyonda gösterdiler geçen gün gelenek edinmiş köy halkı. Ben kendimi bildim bileli bu böyledir diyor muhtar. 29 Ekimde toplu sünnet ederlermiş çocuklarını derken ekranda entarili bir çocuk belirdi kirvesi tutmuş kolundan .yatırdılar kamp yatağına ardından sünnetçi olacak zat boy gösterdi elinde bıçağı ile çocuk kaldırdı başını bağırdı Yaşasın Cumhuriyet diye bunu üzerine ekran karardı korkarım bu, sade Göl köylülerin değil umumuzun sade küçüklerimizin değil Büyüklerimizin de düştüğü tarihsel yanılgı
Çünkü sünnet değil farzdır Cumhuriyet...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Celal Bilgen Arşivi