İnce moral bozmayı sürdürürken, Erdoğan’ın yanında kimse yok mu?

Seçimlere günler kala heyecan tüm hızıyla sürüyor. Ülkemizde yapılan seçimlerde ilk oyumu 1969 seçimlerinde sandık başkanı olarak gittiğim Çıldır’ın Yukarı Beyrehatun köyünde kullanmıştım.
O zamana kadar seçimleri takip eder liderlerin ne söylediklerine ve ne yapmak istediklerine bakardım.
Devam eden yıllarda Cumhuriyet Halk Partisinde değişimler başladı. İnönü’nün yerine Karaoğlan Ecevit geldi. Siyaset o günlerde heyecanlanmayı başladı alanlar doldu. Arkasından Kıbrıs Barış Harekatı ve Ecevit’in dağa taşa yazıldığı yıllar başladı.
Çok cılız olan meydanlar Ecevit le dolmaya ve coşmaya başladı. 1977 yılında Ecevit’e suikast yapılacak Taksim’e gitme ihbarına rağmen, Taksim Meydanında o günden bu güne kadar rekoru kırılmayan bir miting oldu.
O yıllardan günümüze kadar geçen 41 yıl içerisinde ilk defa Ecevit’in yarattığı heyecan ve coşkuyu şimdilerde Muharrem İnce’nin yakaladığını görüyorum.
Muharrem İnce’nin mitinglerinde dikkatimi çeken önemli bir hususta CHP’nin meydanlara götüremediği gençlerin ve hanımların özellikle üniversiteli gençlerin meydanlar da çoğunlukta olmasıdır.
Muharrem İnce’nin gücü belli.Belediyesi yok. Otobüsü, Metrobüsü yok. Gemisi ve treni yok. Çevre şehirlerden gelen otobüsleri yok. Hele hele, meydanlara gelenlere verecek para ve nevalesi yok. Ama meydanlar hınca hınç dolu coşkulu.
Bu durum, fizikçi olan İnce’nin rakiplerinin kimyalarını bozmaya yetiyor. Kimseyle kavga etmeden medeni ölçülerde kendisine yöneltilen sorulara halkın anlayacağı şekilde cevap verdiği gibi, sorduğu sorularla rakiplerinin ezberini bozuyor.

Erdoğan’ın danışmanları nerede?
Cumhurbaşkanlığına yakın iki aday var. Muharrem İnce ve Ak Partinin Adayı ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Cumhur İttifakı çatırdamaya şimdiden başladı. MHP’deki homurdanmalar sandığa yansır, HDP’liler de, ”Nasıl olsa Selahattin Demirtaş kazanamaz, oyumuz partimize Cumhurbaşkanlığında da İnce’ye” aynı şeyi aklıselim olan Millet İttifakını  oluşturan,  İYİ Partililer ve Saadetlilerde HDP’liler gibi düşünür ve uygularlarsa, İnce’nin birinci turda kazanması sürpriz olmaz.
Bir aday için bu durum ve senaryo elbette oldukça zor ve düşündürücüdür. Bunun da Erdoğan’ı etkilediğini bazı konuşmalarında görüyoruz.
Bunlardan akıllarda kalan birkaç örnek vermek gerekirse Adıyaman konuşmasında, 1998 yılında hizmete giren havaalanını kendi iktidarları döneminde, yine 1992 yılında hizmete giren Muş havaalanının kendi dönemlerinde yapıldığını söyledi ve         alkışlandı.
1987 yılında hizmete giren Adnan Menderes Havaalanı için aynı şeyleri söyledi ve yine alkış aldı. Hadi diyelim ki, Erdoğan yanlış biliyor, ya da yanlış bilgilendirildi. Ya o alkışlayanlar neyi alkışlıyor.
Hal böyle iken, Erdoğan o yıllarda Kasımpaşa Spor Kulübü yöneticiliğine aday olmuş ve seçimi kazanamamıştı. Yine o yılların devamında Erdoğan 1989 yılında yapılan yerel seçimlerde Beyoğlu Belediye Başkanlığına aday oldu ve o seçimi de kazanamadı. Bunca seçimi kaybedince , “En iyisi Erdoğan’ı bir mahalleye muhtar yapalım da bir yere seçilmiş olsun” demiştim. 1994 yılında İstanbul’a aday olunca Kasımpaşa da büyükcaminin karşısındaki rahmetli Kadir ağabeyin kahvesinde rastlaştığım Erdoğan bana, “Karaoğlan, beni mahalleye muhtar yapıyordun. Şimdi İstanbul muhtarlığına adayım ne diyorsun?” dediğinde. Daha seçimlere üç aydan fazla bir süre olmasına karşın, “Tayyip Bey seni şimdiden tebrik ederim bu seçimi kazanırsın” deyince çok şaşırmış ve nedenini sormuştu. Ben de, ”Partinizin İstanbul da 800 bin üyesi, CHP’nin 650 bin üyesi var. Bir milyon oyu geçen bu seçimi alır. Buna siz yakınsınız “ demiştim. Ve o seçimi bir milyon 80 bin oyla
Bingöl de meydandakilere, Diyarbakır da imiş gibi hitap etmesi, Yalova da, “Bay İnce” diyecekken, “Bay Erdoğan” demesi gibi bir dize yanlışlıklar ya da dil sürçmeleri var ve her geçen gün çoğalıyor.
Bir önemli husus ta Sn. Erdoğan yine geçmişini anlatırken, tek partili dönemde okuduğunu ve sınıflarının 75 kişi olduğundan bahsetti.
Bilindiği gibi tek partili dönem 1946 yılında bitti ve 1950 seçimlerinde Demokrat Parti iktidar oldu.
Recep Bey Şubat 1954 doğumlu ve İlkokula 1961 yılında başlaması gerekiyor ve öyle de oldu. R. Tayyip Bey İlkokula Kasımpaşa Kadımehmet Mahallesinde bulunan Piyalepaşa İlk Okulunda başladı. Bu okul halen o günkü haliyle duruyor ve eğitime hizmet veriyor. O okulun sınıflarında halen 75 öğrencinin sınıfta ayakta bile durması mümkün değil.
Bu durum Erdoğan’ın ezberinin bozulduğunu veya çok yorgun olduğunun belirtileri gibi görünüyor. Erdoğan konuşmalarını, İnce’nin deyimiyle camdan okuyor. Peki, bu bilgileri oraya aktaranlar, yazanlar neredeler? Bu bilgiler hakikaten orada yazılımı değil mi?
Bunlar sonradan TV’ler de ve sosyal medyada yayınlanınca, ilgililerden sorulmuyor ya da düzeltme yoluna neden gidilmiyor.
Bu tür durumlar da sokakta , “Erdoğan’ın ezberi bozuldu, vücut kimyası bozuldu. Baksanıza konuşmalarında, HDP’nin barajı geçmemesini istediği apaçık ortadayken, kürtçe reklamlar vermeye başladı. Demek ki durum çok ciddi ve bu durumda söylenen dip dalga geliyor ve kaçınılmaz” deniliyor. Tayyip bey’in konuşmasının sızdırıldığı o video HDP’nin işine çok yaradığı da ayrı bir gerçek.
Önceki seçimlerde iki kişiden birinin oyunu alan AKP’ye kimse açıkça, “Oy verdim” demeyen bu kesimin ilişkileri itibariyle oy vermiş gibi gözükeceğini ama oy vermeyecekleri de belirtiliyor.
Bunlar değerlendirildiğin de de, İnce’nin birinci turda seçilme olasılığının arttığı yorumları yapılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi