Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

İnsan ve doğa dostu olmayan yönetimler

İnsan ve doğa dostu olmayan yerel ve kamu yönetimlerinin rant uğruna yaptıklarının acısını hepimiz çekiyoruz. Son yıllar bunun örnekleri ile dolu. Fay üzerinde yerleşimler, ruhsatsız kaçak yapılmış binalara ruhsat affı çıkararak yasal hale getirilen binalar, dere yataklarına yapılan binalar bir de herkesin bilgi beceri kabiliyeti bilinmeden hiç bir diploması olmaya müteahhitlerin yaptığı binalar yaşam düşmanlığıdır. İşte sonucu bugün İzmir'de yaşananlar yarın bir başka yerlerde yaşanacaklar ve yüzlerce can ve mal kayıpları oluşturacaktır. İnsan ve doğaya önem verilmesi doğa ile yeşil dostu yönetimin kurumsal çerçevesi, yüzyıllar öncesine kadar uzanan, zengin hukuki bir gelenek içeriyor. Bu gelenek, örgütlenebilen insanlara enerji katar cazip bir kültürel söylem oluşturur. Ayrıca, halen yerel ve ulus ötesi düzeyde, büyük ve küçük uygulanabilir sonuçlar üreten, yaygın, katılımcı sosyal bir uygulama temeline dayanır. Bunlar insan ve doğa ile müşterek ve dost yaşamı gerektirir. Müştereklerin yasal olarak tanınması ve dolayısıyla iştirakçilerin de çevre hakkı, tarihsel olarak yüzyıllar hatta binlerce yıl geriye gidebilir.

Milattan önce 1760 civarında Ortadoğu'da yazılan Hamurabi Kanunlarının 229. maddesi: Bir inşaatçı herhangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse, inşaatı yapan öldürülür diyor bu 3780 yıl önce. Firavun Akheneton MÖ 1370 yılında, Mısır'da doğal alanlar oluşturmuştu, 1700'lerin başında Avrupa'da orman koruma yasaları yürürlükteydi.(Bu günkü yönetimlerin kulakları çınlasın) Uluslararası hukukun babası diye anılan Hugo Ggrotius, 1690'da yazdığı ilmi eseri "Mare Liberum" da denizler seyrüsefer ve balıkçılık için serbest olmalı, çünkü doğa yasası mülkiyete izin vermez, "doğanın yaratıkları müşterek varlıklardır" diye öne sürer.

Antartika 1959 yılında yapılan Antlaşması'ndan sonra, uzun süre istikrarlı bir biçimde uluslararası bir müşterek olarak yönetildi. Bu sayede herhangi bir çatışma ya da sınır iddiası olmadan, büyük çapta uluslararası araştırma projeleri için bilim insanlarının işbirliği yapması sağlandı. 1967 yılında imzalanan Dış Uzay Antlaşması'yla, Ay, gezegenler ve diğer uzay cisimlerinin "tüm insanlığa ait" olduğu ve "hiçbir ülkenin tahsisinde olmadığı" kabul edildi. Müşterekler hukuku "Önceki nesillerden devralınan, toplumun ve doğanın tüm yaratıkları korunmalı ve himaye edilerek gelecek nesillere devredilmelidir" şeklindeki temel ahlaki mutabakatı yansıtırlar. Ayrıca, ortak hukukun gerekliliklerini de kabul ederler. İktisadi küreselleşmenin zorlamalarına karşı müşterekler, yeniden canlanma ve toplumsal restorasyon için mücadele eden insanların bulunduğu alanlar için çok önemlidir. Varlıkların çeşitli paylaşım biçimleri arasında müşterekler, ekolojik kaynakları yönetmek için hem pratiktir hem de çok yönlülüğe açıktır.

Müşterekler, bize "devlete karşılık piyasa" ve "kamuya karşılık özelleştirme" gibi yanlış seçimlerin ötesine geçmemizde yardımcı olur. Müşterekler, orman, balık yatakları, su kaynakları, yaban hayatı vs. gibi ve diğer ortak kaynaklara tüm insanlar bağımlıdır. Onları korumak hepimizin görevidir. Hiç unutamıyorum 20 Eylül 2015 de gittiğim Karaburun'da denizin dibini karıştırıp oradaki çeşitli irilikteki kumları emip 3. Hava Alanı sahasındaki göletlere püskürten, balık yuvalarını alt üst eden kuş göç yollarını yaşanmaz eden tekneyi görünce "Dünyanın Durumu 2014" kitabında okuduğum bu konuyu sizlerle paylaştım. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi