İŞ Bankası operasyonu konjonktürel olarak doğrudur

Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olarak 26 Ağustos 1924 yılında kurulan Türkiye İş Bankası’nın kuruluşu İzmir İktisat Kongresi’ne kadar uzanır. Kongre’de, milli ticaret bankalarına ihtiyaç olacağı ve münasip bir isimle anonim şirket olarak kurulması uygun görülmüş.

Mustafa Kemal Atatürk, böyle bir ihtiyacın karşılanması için, çalışmalar başlatılmasını istemiş, bu görevi dönemin Ticaret Bakanı Hasan (Saka) Bey’e verilmiş. Bankanın Genel Müdürlüğüne ise yine o dönemin İmar ve İskan Bakanı olan Mahmut Celal (Bayar) Bey’in getirilmesi uygun görülmüş.

Bankanın kuruluş sermayesi Hint ve Pakistan’lıların Kurtuluş Savaşında kullanmak üzere Atatürk’ün şahsına gönderdikleri paranın artan kısmının Osmanlı Bankası’ndan yine Atatürk’ün talimatı ile Celal Bayar tarafından çekilen 250 bin lira ile bir milyon lira nominal sermaye ile 2 şube ve 37 personelle kurulmuştur.

1926 yılında sermaye 2 milyon liraya çıkartıldı. 1927 yılında İtibar-ı Milli Banka’sı İş Bankasına katıldı. T.C. Hazinesi İtibar-ı Milli Banka’nın ortağı ve sahibi olarak İş Bankasındaki payını 1988 yılında halka sattı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisseleri vasiyetnamesi gereği mülkiyeti Cumhuriyet Halk Partisine, nemaları ise yine Atatürk’ün kurduğu Türk Tarih ve Dil Kurumlarına bırakıldı. CHP bu hisseler karşılığında yönetimde nemaların gönderileceği kurumların hakkını korumak ve gözlemlemek üzere banka yönetiminde dört üye bulundurmaktadır. Bunun haricinde İş Bankasından partiye bazılarının bildiği gibi değil, hiç para girmediği belirtilmektedir.

Böylece İş bankasının hisseleri şöyledir.

* İş bankası mensuplarının kurduğu munzam Sandık Vakfı : % 39.95

* Atatürk Hisseleri (CHP’nin Dil ve Tarih Kurumları adına temsil ettiği) : % 28.09

* Halka açık pay (Hazinenin 1988 de sattığı) : % 31.96

Peki, şimdi Atatürk ve tek parti döneminin o kıtlık ve zorluklar içerisinde yaptığı yatırımların bazılarını hatırlayalım.

Eskişehir Uçak Yapım ve Tamirhanesi, Alpullu, Turhal, Eskişehir ve Uşak Şeker Fabrikaları, Bünyan Dokuma, Kırıkkale Çelik Fabrikası, Konya Ereğli, Kayseri, Malatya ve Bakırköy Bez Fabrikaları, İzmit, Paşabahçe, Şişe ve Cam, İzmit Kağıt ve Karton, Zonguldak Taş Kömürü, Nuri Demirağ Uçak Fabrikası, Ankara Çubuk Barajı, Sivas Çimento, Bursa Merinos, Karabük Demir Çelik fabrikalar ve bölgelerin ihtiyacına ve üretimine göre daha yüzlercesi o imkansızlıklarla kuruldu.

Şimdi o imkansızlıklarla yapılan ve halkın hizmetine sunulan bu fabrikaların 80 darbesinden sonra gelen iktidarlar döneminden günümüze kadar satmakla bitmeyen ve halen satışlarına devam edilenlere bakalım.

SEK Balıkesir, PETKİM Standart Kimya, Sümerbank Nazilli, Sümer Holding Bakırköy ve Diyarbakır, Beykoz Kundura İşletmeleri, Kütahya Şeker, Tekel içki ve Sigara İşletmeleri, Adapazarı ve diğer 6 Şeker Fabrikası, TCDDY’nin çeşitli yerlerdeki limanları ve diğer limanlar, SEKA, TÜPRAŞ, TÜRK TELEKOM, Yem, ve Süt Fabrikalı, Et Kombineleri para için ya da, “Daha çok verim almak ve modernizasyona ulaşmak için” denilerek yok pahasına satıldı. O satılan fabrikaların çoğunun yerinde şimdi villalar yapıldı.

Peki, tüm bunlar Atatürk zamanında yapıldığı ve onun adının silinmesi için satılmış olamaz mı?

Ülkemizin hemen her yerinde Atatürk Stadyumları vardı, şimdi bu isimde kalan stadyum olduğunu hatırlayan var mı?

Ülkemizde Atatürk adı verilen İlk Okul, Ortaokul ve Liselerden kaç okul kaldı bileniniz var mı?

Atatürk’ün yine Türk Milletine armağan ettiği Ankara Bozkırında üretimin yapılacağını göstermek için kurduğu Atatürk Orman Çiftliği’nin yok edildiğini ve tamamen yok olunması için çalışılmasının anlamı nedir?

Şimdilerde Atatürk’ün bir ağacın dalının kesilmesine kıyamayıp Yalova Köşkü’nü 4,5 metre uzağa çektirdiği, Türk tarımına ve çiftçisine, fide, fidan ve tohum üreten Yalova Atatürk Çiftliği’nin TOKİ’ye tahsisi sizce ne anlama geliyor? TOKİ’nin Yalova’da bina yapacağı ya da Millet Bahçesi yapacağı başka bir yer yok mu? Öyle ya deniz manzaralı yer dururken dağda taşta ne aranır ki? Hem oralarda yapılırsa Atatürk ismi silinmez ki!.

Son günlerde Ayasofya’nın ibadete açılması tartışmaları yapılan ve İYİ Parti’nin açılsın önergesine TBMM’de ret eden AKP’nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı yıllar öncesinde, Biz bu oyuna gelmeyiz. Hemen yanındaki Sultanahmet Camisini dolduramazken buranın açılmasına gerek yok” demesine rağmen ve Ayasofya Dünya Kültür Mirasına kayıtlı iken, partinin Gurup başkanvekili, “Temmuzda bu işe bakacağız” demesi ne anlama geliyor.

Ayrıca bilmeyenler bilsin. Halen Ayasofya da ezan okunuyor ve belirli bir bölümü de ibadete açık.

Bu ısrarda o kutsal Mabedin Atatürk Döneminde dünya turistleri gelsin, turizm gelirimiz artsın diye 1934 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Müzeye çevrilmesi akla gelebilir mi?

Atatürk Havalimanı iptal edilip yeni bir Havalimanı yapılınca adına Atatürk Havalimanı denilsin talebine rağmen, oranın İstanbul Hava Limanı olmasına, sonrasında da Atatürk Havalimanı pistlerinin ikisinin üzerine hastane yapılarak Atatürk isminin kaldırılmasına yol açılması tesadüf ya da yanlışlık olabilir mi?

Taksim Meydanındaki Atatürk Kültür Merkezi (AKM)nin yıkılarak yenisinin inşa edildiği o modern yapıya faaliyete geçince yine Atatürk Kültür Merkezi adı verileceğinin garantisi var mı? Yoksa havaalanı gibi, İstanbul Sanat ve Kültür Merkezi mi Olacak?

Tüm bunlar değerlendirildiğinde, 12 Eylül Darbecilerinin bile gerçekleştiremediği, sonrasında FETÖ cülerin 90 lı yıllarda Zaman gazetesi ile başlattıkları kampanya ile başarılamamışken, Anayasa ve yasalarımızın teminatında olan mülkiyet ve vasiyet hukukunun mutlak korunması gerekirken, bu konjonktürde neden Atatürk’ün vasiyeti yok edilip dünyada büyüklükte ve kazançta 75. Sırada, 2019 yılında ekonomiye 318 Milyar lira katkısı olan ve 7 milyar lira kar eden bir bankaya el konulup Varlık Fonu’na devredilmesi düşünülüyor olamaz mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi