İstanbul Kerbela’ya dönmeden tedbir alın!

Kerbela bilindiği gibi, Hz Ali’nin oğlu Hüseyin’in önderliğinde sıkışık ve zor bir durumdan kurtulmak için, sığınılacak yer olan Kufe’ye giderken 72 kişinin Yezid’in adamları tarafından katledildiği yerdir Kerbela.
Yezid, katliamdan önce onlara yemek ve su verdirmeyerek işkence ettirmiş, çoğu açlık ve susuzluktan şehit olurken kalanlar da katledilmiştir.
Bu nedenle de susuzluk denilince akla Kerbela gelir. Şimdi İstanbul’un geleceğin de de susuzluk görüldüğü için yetkilileri İstanbul’da yaşayan bir vatandaş olarak uyarıyorum.
Bilindiği gibi İstanbul su ihtiyacını şu anda yüzde 34 oranında dolu olan, Istıranca, Büyükçekmece, Sazlıdere, Papuçdere, Kazandere, Alibeyköy, Hamzalı, Pirinççi, Durusu (Terkos), Şamlar Göleti, Ömerli. Darlık, Elmalı Baraj ve göletlerinden sağlamakta iken, son yıllarda Melen Projesi de bunlara katılmıştır.
Şimdi bu baraj ve göletlerin yerlerini görmek için haritaya baktığımızda, Tümü de İstanbul’un kuzeyinde yer almaktadır. Burada baraj ve göletlerin bunca çok olmasının nedeni de İstanbul’un kuzeyi orman ve tarım arazileri ile kaplı olmasından ve imara açılmamasından kaynaklanmaktadır.
İstanbul’un su kaynaklarının her geçen gün ve yıl azaldığını net bir şekilde görmek için yine haritaya bakarak üçüncü köprü ve Kuzey Oto Yolunun geçtiği ve bağlantılarına bakıldığın da orman ve tarım arazilerinin yok edilmesiyle su havzalarının nasıl yok edildiği hemen görülür.
Bu duruma İstanbul Hava Limanı’nın da eklenmesi ve o bölgedeki gölet ve ormanların yok edilmesine hava alanının İstanbul bağlantı yolları, o yolların kuzey Otobanına bağlanması sonucu İstanbul’u besleyen su kaynaklarını birer birer yok ettiğini hemen görmek mümkün.
Son zamanlarda bunlara Kanal İstanbul tartışması ve Melen Barajının durumu da eklenince İstanbul’un susuzluk nedeniyle geleceği hiç te umut vermiyor.
Cumhurbaşkanı ile İBB Başkanı arasındaki, “Yaparım”, “yaptırmam” tartışmalarının referandum ve devlet meselesi geldiği bu günlerde bu kanal öncelikle Şamlar göleti, Sazlıdere Barajı ve Durusu (Terkos) barajlarını ve 45 Km. kuzey hattın da yeni açılacak yerleşim yerleri ile su havzalarını yok edeceği gün gibi ortada iken, kanalın sıtratejik önemi, Montrö Boğazlar anlaşması ve maliyet tartışmaları sürüyor.
Bunların yanında, “İstanbul’un suyu ne olacak?” diyen yok.
Melen Barajı’ndan İstanbul’a su alınmaya başlanınca zamanın yöneticileri, “Bu şehrin 2040 yılına kadar su ihtiyacı tamamdır” demişken, daha sonra su durumu 2071 yılına kadar problem olmayacağını belirtmişlerdi. Şimdilerde ise İstanbul’un su sıkıntısı yaşayacağını ve bu durumun devam edeceğini belirtiyorlar.
İstanbul’un bu gün itibariyle günlük su tüketimi 3-3,5 milyon metreküptür. Bunun bir kısmı Melen’den karşılanmaktadır. Şu anda inşaatı yarım kalan Melen Projesi tamamlanmış olsa bile günlük bir milyon 100 bin metreküp su alınacaktır.
Bu nedenle İstanbul’u besleyen su havzaları üçüncü köprü, hava alanı, kuzey otobanı ve bağlantı yolları ile tahrip edilmişken, Kanal İstanbul’ ile bu durum daha da vahim hale geleceği belirtiliyor.
Şu anda barajlar su ihtiyacını havzadan değil sadece yüzeyine yağacak olan yağmur ve kardan sağlamaktadır.
Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, İstanbul’un geleceğinin Kerbela’ya dönme ihtimalini kuvvetleniyor.
O zaman Sayın Yöneticiler;
Şu veya bu tartışmalarını yaparken İstanbul’un su ihtiyacının nasıl temin edileceğini de tartışsanız çok iyi olur.
Melen Barajının onarımına gerekli olan ödenek temin edilip hemen başlanılmalı. Belirtildiğine göre gövde yükselmesinin 3-4 yıl süreceği belirtiliyor. Melen’in su havzası da kısıtlı olduğuna göre ve kuraklık geçmesi halinde su veremeyeceği de dikkate alınarak tedbirler alınmalıdır.
İlgililere tavsiyem
İstanbul’da yaşayan ve gelecekte İstanbul’u Kerbela olarak görmek istemediğimden vatandaşlık görevim olarak tavsiyem şudur.
Bilindiği üzere Dünyanın en tuzlu denizi Kızıl Deniz, sonrasında Akdeniz’dir. En az tuzlu suya sahip ise     Karadeniz’dir.
İsrail’in tüm su ihtiyacı Akdeniz den alınan suyun arıtması ile sağlandığına göre;
İstanbul için acilen Arnavutköy, Beykoz ya da Şile kıyılarına İstanbul’a sıkıntı yaratmayacak arıtma tesislerinin bir an evvel yapılmasına başlanmasıdır.
Tartışmaları sürdürün ama ülke ve millet menfaatine uygun kararlar alın. İnatlaşmanın anlamı olmadığını zaten bilmeniz gerekir. Bu durum ne sizlere ne de ahaliye yaramayacağını bilin ve…
İSTANBUL’U KERBELA YAPMAYIN…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi