İstanbul’da güldüren adayların yarışı… İmamoğlu kuzu ile konuşuyor, Yıldırım parodi yapıyor…

Hani yerel seçim tarihi, tarih olalı böyle seçim görmedi dersek yeridir. Seçim ortamının böyle olmasının iyi tarafı da var iyi olmayan tarafı da.
Önce iyi olanları yazalım.
Eskisi gibi sokaklarımız, caddelerimiz, vıcık vıcık afişlerle donatılmadı.
Eskisi gibi adayların ekipleri evlerimizi, ofislerimizi sık sık ambargo altına alarak, kapıdan kovduğunuzda bacadan girmeye kalkmıyor.
Eskisi gibi her adayın vıcık vıcık, kalem, çakmak, anahtarlık, bardak, tabak gibi (adları büyük ama sırf reklam olsun diye yapıldıkları için) sadece kirliliğe yarayan eşantiyonlar gözümüze gözümüze sokulmuyor.
Eskisi gibi adım başı seçim çadırları, adım başı aday tanıtım organizasyonları, adım başı gürültü patırtılar yok.
Adaylar daha çok günlük tek program üzerinden ilerliyor, daha sakin ve daha sessiz bir program tertipleniyor, sadece ve sadece belediye başkan adayı üzerinden kampanyalar yürütülüyor.
***
Peki bu durumun iyi olmayan tarafları var mı diyecek olursak.
Ne yalan söyleyeyim, madem bu satırların yazarı yorumluyor, o zaman objektif olmalıyım.
Bana kalırsa bugün hala yapılan o mahalle seçim irtibat ofislerine de gerek yok.
Hani o ev ev ziyaretlere, dernek ziyaretlerine, sülale, geniş aile, aşiret ziyaretlerine de gerek yok.
Madem halkımızın yüzde doksanı sosyal medyayı kullanıyor.
Televizyon izliyor.
Okur yazarı var, afiş okuyor.
O zaman adaylar sosyal medya, basın, tv, broşür kanallarından sunsunlar projelerini, anlatsınlar video ortamından kendilerini ve gidelim sandığa iş bitsin.
Zaten Allah aşkına bana çıksın bir adam desin ki;

* Belediye başkan adayları projelerini sunarlar ve göreve geldiklerinde bu projelerini hayata geçirirler…
Bir tane dahi bir belediye başkanı gösterin ki, her söylediğini yaptı, her projesini hayata geçirdi, bir dediğinizi iki etmedi, bol keseden sallamadı.
İnanın bana çıkarım Taksim Meydanı’na ve benden analiz yazarı olmaz diye bas bas bağırırım…
Yok eğer bu tesbitime fazla itiraz etmiyorsanız o zaman diğer tespitlerime de, yani bugünkü yerel seçim ortamının daha sakin ve sessiz, daha insancıl, daha gürültüsüz patırtısız geçmesi gerektiği savıma da hak vermeniz gerekiyor.

İstanbul’da güldüren adayların yarışı…
Evet ne diyorduk.
Bu seçimlerde İstanbul iki gülen belediye başkan adayına şahit oldu.
CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu sokakta karşılaştığı yurttaşlar ile kimine kardeş oluyor, kimine evlat oluyor, kimine ağabey kimisine baba edası ile ‘Kurban olurum sana’ türünden cümleler kurarak gönülleri feth ediyor.
Geçtiğimiz hafta sonu ise Silivri Gümüşyaka’da bir kuzu ile adeta konuşan İmamoğlu, kuzunun me demesine uydurduğu kelimeler ile çevredeki yurttaşları kahkahalara boğdu.
Dün (4 Mart Pazartesi) Büyükçekmece’de bulunan AK Parti adayı Binali Yıldırım ise Eser Otel’de gerçekleşen STK buluşmasında kürsüden davetlilere seslenerek ‘Mevlüt başkanı seçecek misiniz?’ diye sordu. ‘Evet’ karşılığını alınca da;
“Haaaa. Beni de unutmayın. Sonra biz arada güme gitmeyelim” gibi cümleler kurup katılımcıları kahkahaya boğdu.
***
İşte size iki aday ve iki kahkaha ortamı.
Her ikisinde de bizzat bulunduğum için kaleme aldım.
Her iki adayın her programını takip etmem mümkün olmuyor.
Eminim sizler de çok kahkaha ortamına şahit olmuşsunuzdur.
Hani daha dün birbirine ağıza alınmayacak hakaretleri yapan adaylardan bu kadar bir birine ve yurttaşa son derece samimi, içten, hoşgörülü, sevecen yaklaşan adaylar.
Ne güzel değil mi?
Aslında hangi aday kazanırsa kazansın İstanbul’lunun diğer yarısının fazla üzülmeyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.
***
Bu arada yazımızın sonunda azıcık da olsa yine projelere değinmek istiyorum.
Arkadaşlar projelere fazla takılmayın lütfen.
Sadece İmamoğlu ve Yıldırım açısından söylemiyorum.
Diğer ilçe adaylarına da baktığınızda daha önce başkanlık yapan adayların yaptıklarına bakın.
İlk defa belediye başkan adayı olan kişinin siyaset dışı yaşamına bakın.
Aile ilişkilerine bakın.
Sosyal hayatına bakın.
Samimiyetine bakın.
Söylemlerine, mimiklerine, ifadelerine, bakın.
Gözlerinin içine bakın.
Sizin oyunuzu alacak göz varsa samimiyetle söylüyorum oyunuzu verin gitsin.
Yok içiniz rahat değil ise kendinizi yakın gördüğünüz siyasi partinin adayı olsa bile oy vermeyin.
Böylece yarın fazla pişmanlık duymazsınız….
Hadi bakalım…
Gazamız mübarek ola….
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi