Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Kabotaj Bayramı ve imdaat diyen kıyılarımız

Kabotaj; Fransızca bir kelime olup, devletin kendi limanları arasında yolcu ve yük taşıma hakkıdır. Osmanlı Devletinin kapitülasyonlar çerçevesinde yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı, Lozan Barış Antlaşması ile 1923'te kaldırıldı. Kanun, 20 Nisan 1926 tarihinde kabul edildi. 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe girdi. Bu tarihten bu yana 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak kutlanır. Bu oluşum ülkemizde denizciliğin gelişmesine, gemicilerin yetişmesine kapı açmıştır.

3 tarafı denizlerle çevrili, irili ufaklı gölü, adaları ve nehirleri de katarsak kıyıları çok olan bir ülkeyiz. Biz insanlar için "suyla karaların birleştiği yer" diye tarif ettiğimiz kıyılar, devamlı değişen, biyolojik çeşitlilik ve ekosistemlerin yani binlerce canlının yaşam alanlarıdır. Suyun, rüzgârın, güneşin enerjisi, kayaları parçalar binlerce yılda onları kum tanecikleri haline getirir. Bizlere plaj olur uzanır yatarız. Evet, doğanın binlerce yılda meydana getirdiği bu kıyıları biz insanlar bir günde yok edebiliyoruz. Bu haftaki yazımı kabotaj Bayramına ayırmıştım ama yine çevreciliğim tuttu.

Türkiye'de kıyıların yok edilişi

Uzunluğu, Marmara kıyıları ve Boğazlar bin 189 kilometre. Karadeniz kıyıları bin 695 kilometre. Ege kıyıları 2 bin 805 kilometre. Akdeniz kıyıları bin 577 kilometre. Adalar kıyıları bin 67 kilometre. Göl kıyıları 333 kilometre. Nehir kıyıları 57 bin 630 kilometre. Toplam 8 bin 333 kilometre kıyılarımız var. Bu kıyılarda kumsalların yanında lagünler, iğne Adadaki gibi dünya yıldızı su basar ormanlar, falezler, kumul oluşumları, kıyı okları gibi daha birçok jeolojik oluşum ve ekosistemleri barındırırlar. 50 yıl öncesine kadar Marmara'da da yaşayan fok şimdi yok. Yaşama savaşı verenler ise Caretta caretta (Deniz kaplumbağaları), flamingolar, gümüş martı, sumru, kumkuşu, yalıçapkını, halkalı küçük cılıbıt gibi hayvanlarımız kaldı.

Marmara'nın, İstanbul'dan Tekirdağ'a, hatta Gelibolu'ya kadar olan harika güzellikteki kuzey kıyıları Kumburgaz'dan başlayarak yazlıkçıların, turizmin, sanayinin hücumuna uğramış çok kötü imarla bir çirkinlik abidesi oluşturulmuş. Karadeniz kıyıları güya maden ocakları ile tarumar edilmiş. Yıllar önce 3 gün Trabzon'da STGM'nin Proje Hazırlama Eğitimi, 3 gün Rize'de Türkiye Su Meclisinin toplantısı için gittiğim sırf etrafı görmek için gündüz 22 saatlik yolculuk yaptığım Karadeniz kıyıları da otoyol için öldürülmüş. O tarihlerde bilim adamlarının, bu yolun ekosisteme büyük zarar vereceği, balıkçılığı yok edeceği konusunda uyarılarına rağmen yapılan otoyolu bazen dalgalar götürmüş, bazen dağlar üstüne kaymış. Kıyı zarara uğratılmış. Ege turizm ve yazlık konutlar tehdidini yaşıyor. Ak Deniz mi? O da turizm adına talan ediliyor.

Bu güzellikleri nasıl yok ediyoruz?

Turizmin gelişmesi adına doğal, tarihsel alanları konut ya da tesise açıyoruz. Sanayi tesislerini kıyılara kuruyoruz. Bunların atık sularını denizlere ya da nehirlere gönderiyoruz. Binlerce yılda oluşan kıyıları "dolgu" yaparak yandaşlara veriyoruz, ekosistemi tahrip ediyoruz. Balık çiftliklerini açık denize değil, kıyıya kuruyoruz. Uluslar arası taşımacılık yapan gemiler atıklarını denize atıyor, biz tespit edemiyoruz. Plansız kentleşme ve hızla artan nüfusun kıyılara yerleşmesini oy uğruna engelleyemiyoruz. Seçimi reis kazandı 5-6 yıl sonra Kanal İstanbul'un getireceği felaketleri göreceğiz. Kabotaj Bayramınız kutlu olsun, önümüzdeki yıllar kıyılarımıza güzellik getirsin. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi