Avrupa Şampiyonası sürecinde başlayan hazırlık kampları şu anda devam ediyor. Aynı zamanda sezona da merhaba denildi ve Türk takımları dün Şampiyonlar Ligi maçı ile yeni maratonda mücadele etmeye başladı. Herkesin umudu iyi bir skorla İstanbul'a dönülmesi yönündeydi ancak hesap beklenen gibi olmadı. Her anlamda elde edilen fark hem sahaya hem de tabelaya yansıdı. Fatih Terim ve öğrencileri belki de son sezonların en kötüsünü izlettirdiği günde PSV'ye 5-1 yenildi.
***
Hollanda ligi Avrupa'nın major turnuvalarından sonra çok da ilgi görmüyor. Ya scout olmanız ya futbolu gerçekten çok sevmeniz ya da ülke ile bir bağınız olması gerekiyor. Benim gözlemlediğim profil bu. Başkalarına göre değişebilir bu tanım. PSV geçen sezon Vitesse Arnhem ve AZ Alkmaar'ın kaçırdığı birçok fırsatın ardından Şampiyonlar Ligi'ne katılmayı başardı. Ajax ile şampiyonluk mücadelesinin yanından geçemedi ancak bir şekilde vizeyi aldı. Takım her ne kadar Ajax ile boy ölçüşemese de iyi oyunculardan kurulu. Roger Schmidt'in kalitesini söylemeye gerek yok.
***
Senaryolar, ihtimaller, yaşanabilecek tüm durumlar günlerce yorumlandı. Basında büyük bir kesim Galatasaray'ın avantajlı bir skor alacağına inanıyordu. Realitelerden uzaklaşmadan ortaya done koyabilen herkes bu maçın nerelere gelebileceğini az çok tahmin ediyordu. Bugün belki çok sayıda bireysel hatadan dolayı gol yenildi ama 5-1 yerine belki 3-1 veya 4-1 bitebilirdi karşılaşma. Yine değişen bir şey olmazdı. Hem de EURO 2020'de Hollanda adına en gözde isimler haline gelen Denzel Dumfries ve Donyell Malen'in olmadığı PSV, Galatasaray'ı sahadan sildi.
***
Başkanlık seçimini kazanan Burak Elmas sonrasında yeni bir kimliğe bürünen sarı kırmızılılara belki de ciddi bir tokat geldi. Artık bu süreçten uyanmak ve ileriye bakmak anlamında bu gerekiyordu. Bugün Şampiyonlar Ligi gediklisi bir takımın karşısına sadece Kasımpaşa maçındaki performansınıza güvenip çıkarsanız ikinci maçta formalite için oynarsınız. Bu tablonun sorumlusunun kim olduğundan ziyade ilerleyen dönem için çalışmalar yapılmalı.
***
Maalesef çok gerideyiz. Galatasaray yerine Fenerbahçe, Beşiktaş ya da Trabzonspor da olsa durum değişmeyebilirdi. Gerçi ne yazarsak yazalım her şey havada kalıyor. TFF'si başka, kulüpler apayrı bir dünya. Avrupa seviyesini televizyondan izlemeye devam.