Kadın emektir

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle paylaşacağım duygu ve düşüncelerimi toplayacağım yazıma başlık düşünürken, çok sevdiğim bir dostumdan bir mesaj geldi
“Kadın emektir dostum, emeğine sağlık.”
Kuşkusuz bu günü bir kutlama ya da anma günü olarak mı adlandıracağız tartışmaları bir yana kadına yönelik söylenecek o kadar çok şey var ki!
Kadın anadır
Kadın sevgidir, sevgilidir,
Kadın barıştır, mücadeledir……
Kadın her şeydir aslında ama hepsinden de önemlisi; “kadın emektir”
Çünkü yaşayarak gördük ki, kadın emeği olmadan; ne analık, ne sevgi, ne mücadele ne de barış olabiliyor.
Günün önem ve anlamına ilişkin bunlar iyi, güzel de asıl bu yüreği güzel, kadim dostumun ardından söyledikleri önemli.
Şöyle diyordu;
“Sevgili dostum, mücadele dolu yaşamını çok yakından bilen biri olarak Bodrum da; daha iyi, daha güzel, daha insanca ve daha adil bir yaşam için verdiğin mücadeleyi, harcadığın emeği takip ediyorum. Kuşkusuz takdir edilecek, insani, demokratik davranışlar tüm bunlar. Ancak her toplum hak ettiği yöneticiler tarafından yönetilir. Yaşadığın yerin halkı halinden memnunsa, sen niye kendini mutsuz edesin. İnsanlar en kolay kendilerini aldatırmış. Tüm bu yaşananlara karşın hala bulundukları yeri Turizmin incisi, kültür başkenti diye kendilerini inandırmışlarsa, bırak öyle devam etsinler”
Daha başka yazdıkları da vardı ama daha çok şahsıma yönelik öneri ve değerlendirmeler.
Bu mesajı okuyunca birden soğuk sular serpildi sanki yüzüme, içime bir ferahlık, yüreğime bir dinginlik geldi.
Ve söylendim kendime;
“daha yeni kalbini yoklayan sıkıntı da mı aklını başına getirmedi.”
“İnsanlar yaşamları boyunca bir kez olsun hangi yol ve yöntemle olursa olsun, bir statü elde etmişler ve her ne pahasına olursa olsun, onu korumaya çalışıyorlarsa,
Fırsatını buldukları her ortamda kişisel hırs, çıkar ve egoları için başka insanları yok sayabiliyorlarsa,
Siyaseti bir rant aracı olarak görüyor ve tüm ilişkilerini buna göre kuruyorlarsa,
Kişisel beklentilerini, toplumsal yararın önünde tutuyorlarsa,
Ve de en önemlisi diğerleri tüm bunlardan rahatsız olmuyor, hatta oluşan bu yapay güce tapınıyorlarsa”
Bırak istedikleri şekilde mutlu mesut! Yaşasınlar.
İlçe başkanı görev ve yetkilerinin farkında değilmiş,
Eyyamcılık, günü kurtarma, herkese şirin görünme bir yaşam biçimi haline gelmiş,
Herkes kendine demokrat, gücü eline alan başkalarına tahakküm etmeyi alışkanlık haline getirmiş,
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar, gece yarısı klavyecileri, kopyala yapıştırıcılar,
Kendilerini dev aynasında görseler de, en çok da ayna karşısında kendileriyle kavga ederlermiş.
Sana ne be dostum.
Yüreği yanan her anayla, çaresiz her babayla, ağlayan her çocukla kahrolan yüreğine yazık değil mi?
Değişmek istemeyeni değiştirmeye çalışmaktan zor bir şey yoktur.
Yüreği taşlaşmış, vicdanı nasırlaşmış insandan merhamet beklemek nasıl mümkün değilse,
Yaşamı ve onun bize sunduğu değerleri bilmeyen, sorgulamayan, yaşamayanlardan anlayış, sevgi, emek beklemek de bir o kadar imkansızdır.
O zaman imkansız olanın peşinde koşturmaktansa,
Zorlamadan yüreğini, yıpratmadan bedenini,
Hayata gülümse.
Sevgiden, emekten, barıştan nasibini almamış,
Yüreğinde kin ve nefret biriktirmiş,
Her fırsatta kendisiyle birlikte çevresini de zehirleyen 
Hırs ve zaaflarının esiri olmuşlara inat,
Başta kadınlar olmak üzere yüreğiniz sevgi dolsun
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi