Kadınlar için koşanlar

23 yaşında bir kadın, 70 yıldır sadece erkeklerin koştuğu bir maratona katılmak istedi. Yarışı organize eden Boston Athletic Association’a bir mektup yazdı ve resmi talepte bulundu. Yarış komitesi, fizyolojik olarak bir kadının maraton koşamayacağına kanaat getirerek bu talebi reddetti.

Gibb, verdiği bir röportajda şöyle anlatıyordu; “Kadınlar, zayıf ve aptal görülüyordu. Onlar sadece sekreterlik veya ev işçisi olabilirdi. Onlardan beklenen evlenip çocuk doğurmalarıydı. Maraton koşmaları değil! Tıp fakültesine başvurduğumda güzel olduğumu söylediler ve çocukların dikkatini dağıtabileceğim düşünüldüğünden kabul edilmedim. Ben de hukuk eğitimi almaya karar verdim.”

***

Roberta “Bobbi” Gibb kararlıydı. 1964 yılında babasıyla birlikte Boston Maratonunu izlediğinde “Aşık oldum” demişti.

Koşarken, klişelerden, sosyal baskılardan arınmış, özgürleşmiş hissediyordu. Onun için koşmak, zihin ve bedenin yolcuğu gibiydi ve kendini tanrıça gibi hissediyordu..

Maratonda koşma arzusu o kadar yüksekti ki, bunu mutlaka yapmayı kafasına koydu. 1966 yılında babasının tehlikeli olacağı konusunda uyarıp karşı çıkmasına rağmen maratonun koşulacağı yere gitti.

Sıcak bir havada, kadın olduğunu gizlemek için kardeşinin kapüşonlu sweatshirt ve şortunu giymişti. O zamanlarda sporcu sütyeni olmadığından göğüslerini bantlamaya çalışmıştı. Sonuç vermeyince kolsuz bir mayo giymeye karar verdi.

***

Çalıların arkasına saklandı ve yarışın başlamasını bekledi. Erkeklerin yarısı koşmaya başladıktan sonra, gizlenmiş olduğu yerden fırladı ve kalabalığın arasına karışıp var gücüyle koşmaya başladı. Koşarken tutuklanabileceğini, okuldan atılabileceğini, onu dışarı atacakları korkusunu da yaşadığını söylüyordu.

Bu yarışı koşarak, insanların kadınlar hakkındaki düşüncelerini değiştirmeyi umuyordu. Üstelik bu mücadelesi kadınların başka neler başarabileceklerine dair tartışma başlatabilirdi.

***

“Yapmamıza izin verilmeyen bir şeyi yapabileceğimizi başka nasıl kanıtlayabilirdim?” diye düşünüyordu. Hava çok sıcaktı, öğlen güneşi yakıcıydı. Yanında koşan erkekler onun kadın olduğunu farkettiler ve bu çok hoşlarına gitti. Onu koruyacaklarına, destekleyeceklerine söz verdiler.

Fakat ayakkabıları da koşuya uygun değildi. Hemşire ayakkabısı ile koşmak onu zorluyordu. Adımları yavaşlıyordu ve ayakları kabarmıştı. Buna rağmen yarışı bitirmesi gerektiğini biliyordu. Gibb; “Bütün sorumluluk bendeydi. Kadınların koşabileceğini göstermeye geldim ama bitimezsem kadınları elli yıl geriye götürürdüm” diyecekti. Ayakları kanayarak erkeklerin üçte ikisinin önünde bitirdi yarışı.

Üç saat 21 dakika sonra bitiş çizgisini geçtiğinde maratonu koşan ilk kadın ünvanını aldı. Ancak maratonun organizatörleri “Hiç bir kız Boston Marotonunda koşmadı. Sadece yarış devam ederken aynı rotayı izledi” diye yazdılar. Gibb yılmadı. Bir sonraki yıl tekrar koştu, sonraki yıl tekrar...Her yıl onunla birlikte koşan kadınlar çoğalmaya başlamıştı.

***

Onunla konuşmak için eve gelen basın mensuplarının fotoğraflarını çekerken ondan elbise giymesini istemeleri üzerine düşüncelerini şöyle ifade etmişti; “Mutfakta yemek pişiren bir kadın klişesini, güçlü ve özgürce koşan bir kadın imajıyla yan yana getirmek insanlar için zordu.”

1996 yılında Gibb geriye dönük olarak resmi bitirici olarak yazıldı. 1966-67-68 yıllarının da kadın şampiyonu ilan edildi.

***

Boston Maratonuna resmi olarak katılan ilk kadın ise Katherine Switzer oldu. 1967 yılında yarışma başvurusunu inceledi. Cinsiyet belirtilen kısmın olmadığını görünce sadece adının başharfini ve soyadını yazmıştı. Kimse kadın olduğunu anlamayacaktı. Başına bir şapka geçirdi. Koçu Arnie ve erkek arkadaşı Tom ile birlikte 261 numara ile koşmaya başladı.

Bu maraton herkesin beklediği gibi sıradan bir maraton olmayacaktı. Katherine koşarken yanlarından geçen basın otobüsünde bulunan organizatör Jock Semple tarafından farkedildi. Otobüsten atladı ve Katherine’ye “Çabuk numaranı çıkar ve yarışmadan defol git” diyerek saldırdı. Katherine korkmuştu ama koşmaya devam ediyordu. Bir anda Tom organizatörü itti ve düşürdü. Koç, Katherine’ye bağırıyordu. “Arkana bakmadan koşmaya devam et!”

***

Katherine var gücüyle koşuyordu ve arayı açtı. Onunda aklında tek bir şey vardı! Bütün kadınlar için koşuyordu. Kadınlar başaramaz diyenlere inat... Yarışı dört saat, yirmi dakikada bitirdi.

Bundan sonra kadınların resmi olarak yarışmalara katılması için beş yıl geçmesi gerekti.

Katherine bundan sonra kadınlar için aktivistlik yapmaya başladı ve onların olimpik oyunlarda yer almaları için çalıştı.

“Kadınların önü açılırsa, her şeyi başarabilirler.”

Dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun.

Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi