Karboğazıydı ölüm

Karboğazı savaşı Çukurova’nın kurtuluşunda dönüm noktasıdır.Ankara Anlaşmasının temelini oluşturması yönüyle çok önemlidir.
Karboğazı baskını, insanlık tarihine örnek bir kahramanlık ve cesaret anıtıdır.
Mondros Mütarekesi veya Mondros Ateşkes Antlaşması, 30 Ekim 1918’de imzalanmış; Mersin ve Adana’nın Fransızlar tarafından işgali ise 17 Aralık 1918’de imzalanmıştı. 
Fransız İşgal Komutanı General Dufieux, Pozantıda sıkışıp kalan Binbaşı Mesnil ve taburunu kurtarmak için üst üste iki kez teşebbüste bulunsa da çok sert bir Türk direnişiyle karşılaşıyor ve pozantıda sıkışan Fransız taburunu kurtaramıyordu.. 
Mesnil ve 700 kişilik Fransız taburu ne olursa olsun Pozantı’dan çıkmak zorundaydı.  
Ve  tabur 26 Mayıs 1920 gecesi Tarsus’a ulaşmak için yola çıktı.
Toroslarda yerleşik durumda bulunan ve dağınık birlikler şeklinde mücadelesini sürdüren, çoğunluğunu yörüklerin oluşturduğu 44 kişilik birlik ise Fransızların Gülek Geçidini kontrolleri altında tutmasının Adana ve Mersin’i bir daha kurtaramamak manasına geldiğinin bilinci içindeydiler. 
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın maddeleri gereğince Osmanlı Ordusu silah bırakarak terhis edilmişti. Gülek Boğazı Baskınını gerçekleştiren askerler ise silahını bırakmayan ama fiilen ordudan terhis edildikten sonra Kuvvayı Milliye’ye katılan askerlerden oluşuyordu. 
25 Mayıs 1920 günü, yanlarında bölgeyi çok iyi bilen kılavuzlar alan mekanize Fransız birliği yola çıkmıştır artık ve onları durdurabilecek bir güç kalmamıştır.
Yaylaçukuru köylüsü milislere katılan Aydınlı aşiretinden 12 kişi ve Kuvvayı Milliye Müfreze Komutanı Kemal Bey Fransızlar’ın Pozantı ile Tekir köyü arasında karargah kurduklarını gördür ve onları dağlardan gözetleme faaliyetine başlar.     
44 kişiydiler sadece ve karşılarında ağır silahlarla donanmış 700 kişilik düzenli bir ordu vardı.
27 Mayıs 1920 de gece yarısı baskın yapmaya karar verdi  kuvayı milliye komutanı kemal bey  ve 44 kişiden oluşan dev ordusu.
Karboğazı’nın  iki tarafından ateş açılması sonucu düşmanı bozguna uğratabilecekleri kanaatine vardılar.
 44 kişilik birlik 3’e ayrıldı. 17 kişilik birlik Pozantı yolu üzerinden harekete geçecek, 17 kişilik birlik ise Tekir Köyü’nü takip eden yoldan geleceklerdi. 
Geriye kalan 10 kişilik bir grup ise sadece gözetleme faaliyeti yapacak, hem Gülek’in güneyini takip eden Adana yolundan Fransızlara destek gelmediğinden emin olacak hem de kaçan Frasnız askeri olup olmadığını tespit edecekti. Ayrıca 10 kişilik grubun dağlarda dağınık halde bulunmaları sebebiyle, boğazdan değil de dağlara doğru kaçacak Fransızlar olursa onları imha edeceklerdi.
Saldırıya geçilecek gece puslu ve yağmurlu bir geceydi.
 Bu sayede iklim şartları baskın yapan birliğin, yani Kuvvayı Milliye’nin lehine olacaktı. Nitekim, 34 kişilik ve ikiye ayrılmış grubun eş zamanlı olarak saldırıya geçmesi sonucu afallayan Fransız birlikleri şoka uğradı. 
Bir kısmı kapalı bir vadiye doğru (Yılan Ovası) kaçarken yaklaşık 150 kişilik bir Fransız birliği karargahın bulunduğu yerde öldürüldü. 
Kapalı vadi yönünde kaçan Fransızların tamamı ise esir alındı. 
Türkler için Karboğazı baskınında Kuvvayı Milliye’nin hiç kayıp vermeden 700 kişilik bir Fransız birliğini yok etmesi ve bu sayede büyük bir moral depolaması olmuştur. 
Ayrıca Fransız birliğinden yaklaşık 1000 adet tüfek ve bir miktar kurşun ele geçirilerek bölgedeki Kuvvayı  Milliye faaliyetlerinin kuvvetlenmesine katkıda bulunmuştur. Bunun dışında 2 top, 8 makineli tüfek, 90 katır ve 13 adet de kadana adı verilen sarp coğrafi şartlarda rahatlıkla kabiliyet yeteneği olan çok kuvvetli cins atlardan ele geçirilmiştir. 
Bir tek kayıp vermeyen 44 kuvacı kahramanlar  tarafından Esir alınan Fransızlar, Jandarma Tabur Komutanı olan Teğmen Hasan Bey’e teslim ediliyordu.
Elde edilen ganimetlerin bir kısmı Gülek (Yaylaçukuru) köylülerine hediye edildi.
Bu zafer,  Bölgeye Fransızların hakim olamaması, Adana ve Mersin’in kurtarılmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Bu zafer sonrası Mustafa Kemal, “Devamlı başarılarınızı tebrik eder, size ve kahraman Kuvayı Milliyemize selam ve teşekkür ederim.” şeklinde bir telgraf çekerek kahraman  Kuvvacıları tebrik etmiştir.
Sonrasında  Mustafa Kemal Atatürk “Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.” sözüne ilham kaynağı olan bu büyük zafer Milli mücadelenin kazanılmasında en büyük dayanak ve moral kaynağı olmuştur.
Bu 44 kahraman Kuvacının inanılmaz zaferi neden tarih kitaplarımızda, müfredatta yok diye  bana sormayın. 
 “Bize tarihimizi unutturanlar ve yalan tarihi yazanlar utansın”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi