Kars’ın kaderi Karslıların elinde!

Nobel ödüllü tek yazarımız Orhan Pamuk, "İlk ve son siyasi romanım" dediği Kar adlı kitabında Kars’ı anlattığında kimimiz kızdık.

Kimimiz anlamaya çalıştık.

Kimimiz acaba mı dedik.

Ama, aslında ünlü yazar burada Kars’tan yola çıkarak birçok Anadolu kentindeki, doğu illerimizdeki, siyasal İslamcılar, solcular, Türk ve Kürt milliyetçilerinin hikâyesini inanç, başörtüsü sorunu, askeri darbeler ve üçüncü dünyada yaşamanın öfkesi ve ümitsizliğini dile getirmeye çalışıyordu.

***

Yine ünlü şairlerimizden Cemal Süreya ‘Kars’ isimli şiirinde şu ifadeleri kullanmıştı;

Öyle güzel ki ölürüm artık,
Beyaz uykusuz uzakta
Kars çocukların da Kars’ı
Ölüleri yağan karda
Donmuş gözlerimin arası

Sen küçüğüm sımsıcak

Ne derler ona – bu kızakta Boyuna türküler yakıyorsun ya Sanki her türküden sonra Hohlasan gök buğulanacak...

***

Evet, geçtiğimiz hafta memleketim Kars’a ilk defa bir turist gibi gittim.

Otuz kişilik bir grupla üç gün boyunca gezdik, ziyaretlerde bulunduk, izlenimlerde bulunduk.

Ben bu yazımda bir iki tarafa mesaj vermeyi amaçlıyorum.

İlk mesajım Kars’ı yönetenlere.

Valisine.

Belediye başkanına.

İş adamlarına.

Halkına.

Esnafına.

Taksicisinden, dolmuşçusundan, polisine.

Bekçisine.

Hatta yerel medyasına.

Bakın ne olur her zaman aklınıza ilk bu cümle gelsin.

Şayet sizler daha refah, daha huzurlu, daha temiz, daha yeşil, daha modern, daha güvenli bir kentte yaşamak istiyorsanız, bu isteğiniz en çok da sizlere bağlı.

Neden mi?

Çünkü; bir kentin olanaklarının artması o kentlinin kentine sahip çıkmasından geçer.

Kenetlenmelerinden geçer.

Doğru olanları yapmalarından geçer.

Duyarlı olmalarından, sorumluluklarının farkında olmalarından geçer.

Sizler kentinize sahip çıkacaksınız, temiz tutacaksınız, koruyacaksınız ki.

Kente gelen turistler de hem daha sık gelsinler.

Hem gelince daha çok para harcasınlar.

Hem de dönünce hep iyi dileklerle dönsünler.

***

Kentin yöneticileri ne yazık ki sizler kadar uzun süre kentte yaşamıyorlar.

Valisi geliyor iki üç yıl zorunlu hizmet ve ayrılıyor.

Belediye başkanı göreve geliyor, tam şehre alışıp hizmet yapacak, faydalı işler yapacak pat diye ya seçim geliyor aday yapılmıyor veya aday oluyor seçimi kaybediyor.

İnanın bana bir kenti istenilen düzeye taşımak en çok o kentin yurttaşına bağlı. *

Kars valisi Sayın Rahmi Doğan’ın makamındayız.

Kendisine bu eleştirimi makamında yaptım.

‘Sayın Valim, bu günlerde Kars ayda yaklaşık 150 bin turist ağırlıyor, nasıl ki Türkiye henüz olimpiyatları organize edecek ülke konumunda değil ise Kars’da bu kadar turisti ağırlayacak kapasitede değildir.

Bu ciddi bir risk oluşturmuyor mu?

Üstelik gezilecek bir çok yerlerdeki mekanlarda da alkol yasağı başlatmışsınız. Bunları nasıl açıklayacaksınız?’ Dedim.

Vali bey bana katılmakla birlikte, bir Kars kazının tanesinin 150 lira olmasına rağmen, sadece Kars’ın budunu mekanlarda 90 liraya sattıklarını da kendi ifadesi ile izah etti.

kentin ciddi risk üzerinde olduğunu, belediyesinden esnafına kadar çok dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı.

Biz de bu söylemlerin havada kalmadan bir an öce kentte bir dip dalgası yayarak kampanyalar başlatılarak ‘Turizm kenti Kars’ duyarlılığı artırma etkinlikleri yapılması gerektiğini vurguladık.

***

Yazımızın başlığında belirttiğimiz gibi, Kars’ın ve Kars gibi kentlerimizin kurtuluşu yine o kentte yaşayanlara bağlı.

Dışardan gelenler, ahkam kesenler, atıp tutanlara fazla itibar edilmemeli.

Zira oranın kahrını orada yaşayanlar çekmekte.

Oranın kaymağını da o kahrı çekenler yemeli.

El ele vererek daha yaşanabilir kentte yapılması gerekenler ne var ise onları yaparak, kentine ve kültürüne sahip çıkarak farkındalıklar yaratmalı.

Ülke genelinde belki de üç milyon civarında Kars, Ardahan ve Iğdır’lı yurttaş var ama.

Asıl Kars, Ardahan ve Iğdır’lı olanlar orada yaşayanlardır.

Bu gerçek hiçbir zaman göz ardı edilmemeli.

Memleketim Kars’a ilk defa turist gitim

Elli yaşıma bir kala ilk defa memleketim Kars’a bir turist gibi gittim.

İki gün boyunca daha önceki ziyaretlerim aksine, akrabalara değil, gezilecek yerlerlere uğradım.

Bu ara çok popüler olan Doğu Ekspres treni ile değil, zaman yokluğundan ne yazık ki yine uçakla gittik.

İki gün boyunca her şeyi unutup, karda yürüdük, kızağa bindik, buz tutan deniz Çıldır Gölü üzerinde kaydık.

Nefes aldık.

Üşüdük.

Terledik.

Yöresel yiyecekler tattık.

Müzeleri gezdik.

Duygulandık.

Gururulandık.

Onurlandık ve geride hatıralar bırakarak döndük.

Yaklaşık otuz kişilik bir grupla doğduğum ve büyüdüğüm toprakları gezmek ayrı bir keyifti.

Kimler yoktu ki grupta.

Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı Taşkın Özer, CHP Beylikdüzü Belediye Meclis Üyesi Müslüm Akürter,

KAİ Federasyon Başkanı Gürsel İlgüz, Av. Nilhan Öngel, Necip Gürbüz, Sinan Bayat.

Enver Yıldırım ve Ali Şair gibi birçok Kars’lı iş adamları.

***

Aslında bu geziyi, güzel manzaralara doya doya, Ankara – Kırıkkale – Kayseri – Sivas -Erzincan – Erzurum – Kars güzergahında seyreden, her gün Ankara’dan 17:58’da, Kars’tan 08:10’de kalkan ve 24 saat gidiş, 24 saat dönüş süren Doğu Ekspresi ile yapmalıydık ya neyse.

Belki de uçakla gitmek daha avantajlı, zira trenle gittiğinizde harcanan zamanı bu defa da Kars’ta o güzellikleri yaşayarak harcayabilirsiniz.

***

Yıllardır memleketime, düğüne, cenazeye, ziyarete giderdim ama ilk defa bu kadar keyif aldım.

Daha fazla yer gezdim.

Daha anlamlı zaman geçirdim.

Herkese tavsiye olunur.

Ölmeden önce mutlaka, iki bin rakımlı, 42 mt derinliğinde bulunan dünyanın tek buz tutan gölü olan, Çıldır Gölü’nde kızağa binin, buzda kayın, balık yiyin, falan filan işte...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi