Kitap sevgidir

Adana’da düzenlenen 14.Çukurova Kitap Fuarında geçirdiğim 2 gün boyunca bir kez daha anladım ki kitap sevgidir, hoşgörüdür, umuttur, gelecektir.
Pandemi nedeniyle iki yıl yapılamayan etkinliğe bu yıl ilgi hayli yoğundu.
Sanmayın ki, gelenlerin tümü kitap satın alıyorlar.
Kitaplarla dolu koca bir salonda gezinmenin keyfi bile yetiyor insanlara.
Bir hafta boyunca sürecek etkinlikte yapılan söyleşi ve toplantılar da ayrı bir renk katıyor kuşkusuz.
Aslında çok sevdiğim bir yakınımın cenazesi için gitmiştim Adana’ya.
Yüreğime bir koz gibi düşen bu ölüm acısını dindirmede, beni yeniden hayata döndürmede ilaç gibi geldi bu etkinlik.
Onlarca yayınevinin katıldığı, yüzlerce yazarın kitaplarını tanıtma ve okurlara imzalama olanağı bulduğu fuar alanında çok uzun yıllardır görmediğim arkadaşlarımla, dostlarımla karşılaşmam da bir nebze olsun dindirdi acılarımı.
İki cilt olarak yayımlanan yeni kitabım “Nereye Baksam Acı” yı okurlarla birlikte ben de ilk kez gördüm.
Yazar arkadaşlarım çok daha iyi bilirler, yeni doğan çocuğun mutluluğunu yaşarsınız.
Özellikle de ülkemizin içinde bulunduğu zor ve sıkıntılı günlerde halkımızın çektiği acıları yansıtabilmenin iç huzurunu yaşattı bana yeni kitabım.
Gerçekten de ülkemizin neresine baksanız acı dolu haberler alıyorsunuz.
Görünen o ki, bıçak kemiğe dayandı.
Sosyal medyada artık vatandaşlar çok sert biçimde haklı tepkilerini dile getiriyorlar.
Sosyal ve ekonomik rahatsızlıkların çoğaldığı dönemlerde kimi ölçüsüz tepkilerde olmuyor değil.
İşte bu noktada yazan, çizen, konuşan, düşünen fikir insanlarına çok büyük görev düşüyor.
Halka söyleyecek sözü, anlatacak yeni bir hikayesi, uygulayacak yeni bir projesi kalmayan iktidar, demokratik yollarla yeniden seçilemeyeceğini anlayınca bu tür kaos ortamlarından medet ummaya başladı.
Trabzon’da bir çocuğun eline mikrofon verilip ana muhalefet liderine “hain” dedirten de bu psikolojinin ve çaresizliğin bir ürünü.
Keza son dönemde yazarlara, sanatçılara yönelik kışkırtıcı söylemler, saldırgan tavırlar yine tükenmişliğin göstergesidir.
Ancak hep birlikte görüyoruz artık halkımız bu kirli oyunlara gelmiyor.
Hazırlanan bu tezgahların farkında.
Ancak son dönemde enerji alanında dayatılan zamlar, temel ihtiyaç malzemelerindeki fiyat artışları dayanılmaz boyutlara ulaştığı için abartılı duygusal tepkiler de olacaktır.
Bu tepkilerin iktidarın planladığı kaos ve çatışma ortamı hazırlama niyetine fırsat vermemesi için azami özen gösterilmelidir.
Yöntem ve ayrıntılar konusunda kimi fikir ayrılıkları yaşansa da şu ana kadar başta Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefet partisi liderleri Türkiye’de pek görmeye alışık olmadığımız bir uzlaşı ortamını oluşturdular.
Kuşkusuz şu an iktidarı değiştirme amacında ortak davranan siyasi partiler ideolojik olarak da ilkesel anlamda da çok farklı duruşları olan partiler.
Birincil hedef olan iktidarın değiştirilmesi, başkanlık sisteminden kurtulmak, yerine güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi aşamalarında birlikte davranabilme becerisini gösterebilmeleri bile tek başına demokrasi açısından önemli bir kazanımdır.
Seçim sonrasına yönelik demokratik cumhuriyetin yeniden tesisi noktasında toplumun en diri kesimlerinin, yani sendikaların, sol ve devrimci örgütlerin, sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket edebileceği bir demokratik halk ittifakının oluşması hayati önem taşıyor.
Çok kolay olmayacak biliyorum.
Geçmişte hazırlanacak bir bildirgedeki sözcük tartışmalarının bile nasıl ayrılık nedeni haline getirildiğini yaşamış biri olarak, kişisel egolardan, liderlik yarışından kurtulmanın öyle çok kolay olmadığının elbette farkındayım.
İşte tam bu noktada okuyan, düşünen, sorgulayan insanların hakemliğine çok fazla ihtiyacımız olacak.
Çok kirli ve kaygan bir zeminde siyaset yapan politikacıların da en büyük eksikliği okumuyor olmaları.
Okuyan insanın dünyası da dünyaya bakışı da değişiyor.
Popülist politikalar izlemek, siyasal rant peşinde koşmaktan okumaya, araştırmaya fırsat ve zaman bulamayan günümüz siyasetçileri bu yüzden eninde sonunda duvara tosluyorlar.
Reel politikanın yoğunluğunu bahane edeceklere söyleyecek son bir sözüm olacak.
“Her şeye, her duruma, her koşula inat, okumaya zaman ayırın”
Okumak vizyonumuzu geliştirir.
Kitap sevgimizi artırır.
Kitaplarla dolu bir dünya diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi