Korona günlüğü - 1

Tüm dünyayı etkisine alan Korona virüsün insan davranışlarına yansıması kimi olumsuzluklara karşın bence çok olumlu oldu.

En başta kendisiyle baş başa kalan bireyler geçmişiyle hesaplaşma, sorgulama ve hatalarını görme olanağı buldular.

Bunu ara sıra yaşamımız içerisinde yapmamız gerekse de birçoğumuz yoğun iş ve geçim kaygıları nedeniyle yapamıyoruz.

Bahçede toprakla uğraşmanın insanı bu denli rahatlattığını, yemek yapmanın huzurunu, çekmeceleri düzenlemenin bile insana nasıl huzur verdiğini birçoğumuz şaşırarak fark ettik.

Çok uzun zamandır varlığını bile unuttuğumuz arkadaşlarımızı, dostlarımızı arayarak sevginin, ilginin bir kez daha ayrımına vardık.

Her ne kadar yitirdiğimiz onlarca insan ve yardıma ihtiyacı olan hasta, yaşlı insanların, yaşam alanlarını ellerinden aldığımız hayvanların çektiği sıkıntılarla üzülsek de, yaşam devam ediyor ve bizler yeni duruma uyum sağlamak zorunda olduğumuz kabul etmek durumundayız.

Bu süreçte ismini bile hatırlayamadığım birçok kişinin arayıp sorması, dost biriktirmenin ne kadar önemli ve değerli olduğunu bir kez daha gösterdi.

Zaman bol olunca geçmişte ihmal ettiğiniz kişileri arıyorsunuz, okuyamadığınız kitaplara başlıyorsunuz, merak ettiğiniz, ilginizi çeken konularda araştırmalar yapıyorsunuz.

Tüm bunları yaparken, geçmişiniz, yaşadıklarınız, hayalleriniz bir film şeridi gibi geçiyor gözünüzün önünden.

Yapmak isteyip de yapamadıklarınız kadar, yapmamanız gerekirken yaptıklarınız geliyor aklınıza ve yeniden kendinizle yüzleşiyorsunuz.

Ben yaşamımın hiçbir döneminde bu karantina günlerindeki kadar geçmişe dönük iç hesaplaşma yapmamışım meğer.

Ancak sanıyorum önemli olan bu yüzleşmeden sonra ders çıkarıp, yaşayacağımız yeni döneme ilişkin kendimizi hazırlayabilmek.

Yalnız ülkemizde değil, inanıyorum ki tüm dünyada artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Ya insanlığı bir felakete sürükleyen 1.Dünya savaşı sonrası olduğu gibi ırkçı, faşizan eğilimler artacak, daha otoriter yönetimler iş başına gelecek, ya da 2.Dünya paylaşım savaşı sonrası olduğu gibi daha paylaşımcı, insan ve emek odaklı yönetimler çoğalacak.

Özgürlük, adalet, eşitlik, demokrasi gibi neredeyse unuttuğumuz ya da bize unutturulmak istenen kavramların insanlık için ne kadar önemli ve yaşamsal olduğunu bu virüs sayesinde biraz yıkıcı da olsa öğrendik.

Dayanışmanın, örgütlülüğün ayrımına varan kitleler artık daha çok hak ve özgürlük talep edecekler.

Sözün özü, dünya; bir yol ayırımına geldi.

Ne emperyal güçler, ne derin güçler ne de üst akıllar; bu yeni durumu ve dünyayı eskisi gibi yönetemeyeceklerini gördüler.

Şimdi birey olarak her birimiz, kendi konumumuzu yeniden değerlendirmek, geleceğe ilişkin yaşam biçimimize yeniden yön vermek durumundayız.

Sağlığımızın; arabamızdan, yatımızdan, katımızdan çok daha önemli olduğunu öğretti bize bu virüs.

Çok basit, sıradan konular için kendimizi ve çevremizi ne kadar gereksiz üzdüğümüzü, hayatı zorlaştırdığımızı görebilmek için demek ki, böyle bir felaketi yaşamamız gerekiyormuş.

Öte yandan bu kadar ders alınacak olayları yaşadığımız şu günlerde bile siyaset yapmaktan, yaşananlardan siyasi rant elde etmeye çalışmaktan geri durmayanları anlamakta gerçekten zorlanıyorum.

Tüm dünyada bilim insanları bu virüsten kurtulmak için canla başla çalışır, sağlık çalışanları canlarını hiçe sayarak mücadele ederken hala siyasi hırs ve çıkarlarının derdine düşenleri gördükçe, bu tür insanların korona virüsten daha tehlikeli olduğunu düşünmeden edemiyorum.

Yanı başınızdaki sevdiklerinize ulaşamamanın, yardıma ihtiyacı olan insanlara yararlı olamamanın iç sıkıntısını yaşarken, birilerinin bu durumdan fayda sağlamaya çalışması ne kadar acı bir durum.

Yüreğimin bir yanı, bu kriz dönemini yönetemeyen, bu kadar can kaybına ve riske karşın bedel ödeme pahasına çaba gösterenlerin emeğini heba etme noktasına getirenlere kızgın iken diğer yanı sevgi ve barışa yönelik umutlar yeşertmeye devam ediyor.

Yeni ve yeniden hayaller kurmak istiyor yüreğimin bir yanı, diğer yanı haksız yere özgürlükleri ellerinden alınmış insanlar için yanıyor.

Türkülerini özgürce söyletmedikleri için direnen, bu uğurda yaşamını yitiren Helin’in acısı daha geçmeden, yeni acılar yaşamak istemiyorum.

Bu virüsün yaşattığı acılar sonrası oluşmasını umduğumuz yenidünya düzeni, belki ülkemiz için de güzel günlere neden olur.

Gidenleri geri getirmez kuşkusuz ama hiç değilse çocuklarımıza, torunlarımıza daha yaşanır bir dünya, daha demokratik bir Türkiye bırakabilme umudumuzu yitirmemiş oluruz.

Bu arada yaşadığım Bodrum bir ilçe olmasına ve nüfusuna oranla birçok ilden daha fazla nasibini aldı bu virüsten.

Ancak yerel yönetimin çok kısıtlı olanaklara karşın sağlamaya çalıştığı hizmet ve gösterdiği çabayı takdir etmeden geçemeyiz.

Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi