Koronavirüs ile kolkola on bir ay!

GEÇEN yıl 17 Mart tarihinden bu yana 11 ay geçti. Onbir aydır yaşamımız altüst oldu. Sokağa çıkamaz, en sevdğimizle görüşemez olduk..Yaşantımıza bir virüs A'dan Z'ye egemen oldu. Neler gördük neler şöyle bir anımsatayım istedim. Örneğin mikrop temizlensin diye olur olmaz şeyleri içmeye çalışanlar. Deterjan, çamaşır suyu ile deva arayanlar. Corona muskası yazdıranlar.. Bana bir şey olmaz diyenler. Hergün televizyon kanallarını dolduran "Siyasi- ekonomik" değerlendirmeler yapanların yerine her daldan Tıp doktorları, biyologlar, uzmanlar.. Elbette bu virüs ile yaşamımıza giren yeni kelimeler, Mutant gibi, filyasyon gibi, varyant gibi ve daha niceleri. Birde buna artık kanıksanan "Piknik mangal " ile "Gezme" yasaklarını da eklersek şu geçen 11 ayı kısaca toparlamış oluruz. Aslına bakarsanız bu birazda işin magazini gerçekler ise oldukça acı. Örneğin bu yazıyı kaleme alan ben 11 ayda birçok can dostumu akrabamı bu lanet virüs nedenyiyle yitirdim. Virüs yüzünden ölen başta sağlık emekçileri olmak üzere herkese Allahtan rahmet, virüse yakalananlara da acilşifalar dilerim. Kısaca 11 ay değerlendirirsek dünyada dün öğle saatlerine kadar toplam 111.268.032 kişi Corona virüse yakalandı. Bunlardan 2.463.938 kişi vefat etti. Türkiye'de ise toplam vaka sayısı 2.624.019, vefat eden sayısı ise 27.903 oldu. Bu işin insani boyutu. Birde işsizliği yoksulluğu azıtan bölümüne şöyle bir z atarsak yüzbinin üzerinde esnaf kepank kapatırken bir o kadar da iflas olayları yaşandı yaşanıyor. Görünen odur ki bu acı tablo canımızı yakmaya da devam edecek.

Kısıtlamalar anlamsız hale geldi

Eğer bugüne gelirsek. Siyasi iktidar tarafından uygulamaya konulan hafta içi ve hafta sonu kısıtlamaları, kısıtlamalardan muaf olanların dışarı iş için değil de gezmek için çıkmasına döndü. Yüzbinler yine sokaklara çıktığı içinde kısıtlamaların etkinliği kalmadı. O yüzden madem uygulama devam ediyor denetimlerin daha sık yapılması gerektiğini vurgulayalım. Her gün 100 insanın öldüğüne dikkati çekerek kısıtlamaların bu ölümleri durdurmak için yapıldığını eziyet olsun diye yapılmadığını anımsatalım. Yurttaşları birde, "Ölenler sizin de benim de yakınım olabilir" diyerek uyaralım.

Bakın hafta sonları mesela, sokağa çıkma yasağı var ama pek çok kişi arabasıyla seyahat ediyor. Sokaklar insan dolu. Mağazalar, marketleri insanlar her zamanki gibi yine dolduruyorlar. Yani kısıtlamaların çok etkinliği kalmadı gibi. Denetimlere devam etmek lazım. Gereksiz yere izinli de olsa mesela, ‘ben bu kısıtlamalardan muafım’ diyor. Muafsın ama niye çıktın? İş için çıkmadın, gezmek için çıkmak olmaz. Yani bu hak sana işini göresin diye belli bir amaçla verilmiş. Onu gezmek için kullanıyorsunuz. O zaman bu suiistimal oluyor. Bu denetimlerin daha sıkı yapılması lazım. Daha ötesi aslında denetimden de ötesi yurttaşlarımızın bu konuda bilincinin artması lazım. Bu kısıtlamalar bize eziyet olsun diye getirilmiyor.

Kısıtlamalar ölümleri durdurmak için yapılıyor, eziyet olsun diye değil"

Hafta sonu sokağa çıkmaya ne gerek var? Burada bir gerek var, ihtiyaç var. Toplumun korunması açısından. Her gün 100 vatandaşımız ölüyor. Bu sizin de benim de yakınım olabilir. Sizin anneniz, benim babam, ötekinin kardeşi, birinin eşi olabilir. Onlarda insan, onların da yaşama hakkı var. Hepsi ölüyorlar. İşte bu kısıtlamalar bunu durdurmak için yapılıyor. Durduk yerde, eziyet olsun diye değil.

Dikkatli olmak lazım

Dolayısıyla insanların bunu anlaması lazım. Ben gayret edeyim, kurallara uyayım ki toplumda bu salgın bir an önce dursun, her şey normale dönsün. Hayat tekrar normale dönsün, insanlar işinden gücünden kaldı. Nasıl olacak bu iş? Bu vaka sayıları düşecek ki hepimiz kurallara uyacağız, o zaman her şey normale dönsün. Onun için dikkatli olmak lazım, uyum göstermek lazım.

Uyarılar peş peşe geliyor

Corona virüsü ile mücadele aşılamayla birlikte sürerken Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz salgına ilişkin açıklamalarda bulundu. Yavuz, “Önlemler şu andan itibaren gevşetilmeye başlarsa martta herkesin beklediği yeni bir dalga var, öyle bir şey çok uzak olmaz" dedi.

Yeni tip corona virüsü ile mücadele tüm dünyada sürerken alınan birçok önlemle toplumsal hareketliliğin ve virüsün yayılımının azaltılması hedefleniyor. Bu noktada birçok ülkede aşılama çalışmaları sürerken Türkiye'de aşının birinci dozunun uygulandığı kişi sayısı 3,5 milyonu geçti. Okullarda yüz yüze eğitime yönelik gelişmeler yaşanırken, gelişmeler normalleşmeye yönelik soruları da beraberinde getirdi.

Sağlık Bakanlığı Korona virüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz da önlemler ve salgına dair değerlendirmelerde bulundu. Yavuz, sırası gelen herkesin zaman kaybetmeden aşı olması gerektiğini ifade ederken, doğru maske kullanımının önemine dikkat çekti. Yavuz, önlemlerin gevşetilmesi durumunda Mart ayında pandemide 3. dalganın uzak olmadığını söyledi.

Hareketlilik salgını tetikleyecek

Restoran, kafe gibi alanların kapalı olmasına ilişkin konuşan Sağlık Bakanlığı Korona virüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Şu anda toplumsal hareketliliğin artmaması gerekiyor maalesef. Esnafın açılması açılmaması kararını bizler vermiyoruz. Koşullara bağlı, açılmaların olabilmesi için belli eşik değerler vardır. O değerlerin altına düşerse hem okulların açılması, hem sosyal hareketliliğin sağlanması için gerekli koşullar sağlanmış olur. O oranlardan önce açıldığı zaman bu infeksiyonlar hızla eski seviyelerine dönebileceği için önerilmez. Kapalı ortamda hiç bir koşulda maskeyi çıkartmak uygun değil. Kesinlikle bir an için bile olsa çıkmaması gerekiyor. Maskeyi doğru kullanırsak korunuruz. Her olayda hemen çift kullanın, N-95 kullanın bunlar kanıtı olan şeyler değil” dedi.

Sıkıldık ama yaşamsal önemi var

İmmün plazma gibi tedavileri mutasyonlar yönünden değerlendiren Yavuz, “İmmün plazma tedavisi uygulandığında zayıf bir ortamda bir şey vermiş oluyorsunuz ve virüs de avantaj kazanıyor kendisini değiştirmek konusunda. Özellikle bağışıklığı baskılanmış olması ve bu tarz tedaviler mutasyonların lokomotifi oldu gibi görünüyor. Çok sıkıldım gerçekten maske kullanımından ama şu şımarıklığı yapabilecek bir durumumuz yok. Sıkıldık ama yapmak zorundayız. Şu anda yapabileceğimiz şey mevcut önlemleri devam ettirmek, önerilere harfiyle uymak ve durumu takip etmek” diye konuştu.

Yeni dalga kapıda

Durum iyi giderse açılma yönünde, durum kötü gider değerler artış gösterirse o zaman da kapanma göstermek zorundasınız. Bu şekilde devam edersek durumun iyi gideceğini ve bizim açılabileceğimizi tahmin ediyorum. Ama eğer ki bu önlemler şu andan itibaren gevşetilmeye başlarsa o zaman martta herkesin beklediği bir 3. dalga var biliyorsunuz. Öyle bir şey de çok uzak olmaz, şu aşamada çok kritik, biraz daha sabırlı olmalıyız. Kasımdan sonra halkın önlemleri iyi aldığını görüyorum. Salgın için bir yıl, iki yıl çok uzun bir süre değil. Aşıları da elde edebilirsek önümüzdeki yıl daha güzel günlerimiz olabilir diye ümit ediyorum.

Türkiye’ye has mutasyonlar var

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, Türkiye'de şu anda 400 civarında insanın mutasyonlu virüs ile enfekte olduğunu söyledi. Tezer, "Güney Afrika ve İngiltere varyantlarının olduğunu biliyoruz. Ülkemize has mutasyonların olduğunu da biliyoruz; ama ülkemizdeki varyantlarının nasıl etki edeceğini bilmiyoruz. Yakın bir zamanda da bu mutasyonların özellikleri yapılan çalışmalar sonucu açıklanacaktır" dedi.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya’da görülen mutasyonların tüm dünyada sorun teşkil etmeye başladığını ve nisan ayının sonuna kadar mutasyonlu virüsün Avrupa’da baskın tip olacağını kaydetti.

Ülkemizde de Sağlık Bakanlığının verisine göre Güney Afrika ve İngiltere varyantlarının olduğunu biliyoruz. Ülkemize has mutasyonların olduğunu da biliyoruz; ama ülkemizdeki varyantlarının nasıl etki edeceğini bilmiyoruz. Ama dünyada İngiltere varyantının mutasyonunun daha kolay hücreye yapıştığını daha çok enfeksiyon geliştirdiğini ve daha düşük miktarda virüs yüküyle enfeksiyon geliştirdiğini biliyoruz. Ancak Güney Afrika ve Brezilya mutasyonları aynı mutasyona sahip olsa da ek başka mutasyonlar da gösteriyor. Bu mutasyonlarda aşı ya da doğal hastalık geçirseniz de oluşan antikorlarda nötralizasyonu tam istediğimiz şekilde gerçekleştiremiyor. Bu da aşı ve doğal enfeksiyon sonrası belki tekrar hastalanmanıza sebep olabilecek bir hadise. Bunların bizi endişe edici duruma getirmemesi için uygulayacağımız kurallar çok önemli. Maske, mesafe ve hijyen beraberinde aşılamaların hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor

Vaka sayıaları artacaktır

Bundan sonra vaka sayılarının artabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Tezer, “Çünkü Avrupa’da vaka sayıları artıyor. ‘Mutasyonunlu virüs ülkemizi etkileyecek mi etkilemeyecek mi’ şubat ayının ortasından sonra göreceğiz. Hesaplara, verilere göre öngörü bu. Bu verilerle birlikte çok yakın bir zamanda her ilin kendi sayısı açıklanacak, her hafta ve her il kendi vaka sayısına göre, istenilen vaka sayısına göre hedeflenen kısıtlamaları lokantalarla ilgili restoranlarla ilgili durum değerlendirmesi yapacak. Bugün itibarıyla bunlarla ilgili yorum yapmak çok kolay değil. Ülkemizde de mutasyonlu virüsler artıyor ve bunlar çok daha kolay yayılıyor. Bizim burada çok dikkatli adımlar atmamız gerekiyor. Ülkemizde bölge bölge vaka sayıları değişiyor. Bazı bölgelerde çok az varken, bazı bölgelerde fazla sayıda olabiliyor. Bunda coğrafi yapı, sosyal yapı, yaşam biçimi, her şeyin etkili olduğunu biliyoruz. O yüzden il il değerlendirmenin il pandemi kurulları tarafından yapılması doğru bir yaklaşım olacaktır” diye konuştu.

Prof. Dr. Tezer, corona virüsü salgının gelişmesinin sebebinin normal dolaşımda olan corona virüsünün mutasyona uğrayıp hayvanlardan insana geçme özelliğini kazanmasıyla olduğunu belirterek, “Oradaki hadise de mutasyon. Oradaki hadise insanlara bulaşma özelliğini kazanmasıydı. Ondan sonra ilk dönemlerde Çin’de daha kolay bulaşma özelliği kazandı ve tüm dünyaya yayıldı. Bu virüs her ay 1-2 kez mutasyona uğruyor. Şu anda binlerce mutasyon gelişmiş durumda bunlar izleniyor. Biz nasıl karar veriyoruz? Dünya Sağlık Örgütünün dünyadaki bütün ülkelere temin ettiği virüsün genetik haritası var. Zaman zaman ülkenizde rastgele örnekler toplayıp ‘bu haritadan farklı bir harita var mı’ diye bakıyorsunuz. Bu ne zaman önem kazanıyor? Bir bölgede kısıtlamalar yaptınız; ama vaka artıyor. O zaman acaba o bölgede mutasyon var mı diye genetik haritasına bakıyorsunuz. Nitekim İngiltere bunu bildirdi. Yoğun kısıtlamalara rağmen vaka artıyor ve mutasyon var dedi. Laboratuvar incelemelerinde de mikroorganizmanın virüsün hücre içerisine daha kolay geçebildiğini gösterdi. Güney Afrika ve Brezilya da İngiltere’deki mutasyonun aynısı bizde de var; ama benim mutasyonumun ekstra şu özelliği var’ dedi” ifadelerini kullandı.

Korunmaktan başka çare yok

O yüzden koruyucu önlemlerin şu dönemde özellikle daha sıkı uygulanması gerekiyor ki önümüzü görebilirim. Virüs her çoğaldığında değişik mutasyonlar meydana gelebiliyor. Her ülkenin farklı mutasyonu, genetik haritası olabilir. Ülkemizin de doğal olarak olması bekleniyor. Bu bizim için anormal bir durum değil. Virüsün doğal özelliklerinden dolayı her ülkenin farklı mutasyonları olabilir. Ama bunun ne önemi var? Ülkemizde de bir bölgede vaka artışları oluyorsa, Türkiye’de tespit edilen o mutasyon bir bölgede daha fazla görülüyorsa, ‘laboratuvarda yapılmış çalışmalar sonucuna göre Türkiye’de gelişmiş mutasyonda daha kolay bulaşma özelliğine sahip diyebileceğiz. Ama ülkemizde şu an mutasyondan vaka artışlarının olmadığını söyleyebiliriz. Şu an tam etkilenmiş durumda değiliz; ama etkilenmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Veriler şubatın ortasından sonra bunun olabileceğini gösteriyor. Bu yüzden de bu dönemde alınacak önlemler bunun önünü kesmede önemli olacak.

Rehavete yer yok

Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) vaka sayılarındaki azalmanın ve aşılamanın sürmesinin, insanları rehavete düşürmemesi gerektiğini söyledi. Prof. Gündüz, "Hem vaka sayılarının azalması hem de aşılamanın, insanlarımızı çok da rehavete sevk etmemesi gerekir. Eğer bu tedbirleri biraz daha gevşetirsek iki haftanın içinde durum tam tersine dönebilir. Vaka sayılarının azalması virüsün ortadan kalktığını göstermiyor. Sadece tedbirlerin gerçekten uygulandığı anlamına da geliyor" dedi.

Gündüz, Covid-19 ile mücadele kapsamında ülke genelinde aşılama çalışmalarının belirlenen takvim kapsamında devam ettiğini belirtti. Son birkaç aydır alınan sıkı tedbirler sonucunda vaka sayılarının düştüğünü anlatan Gündüz, şöyle devam etti:

"Hastaneye yatması gereken hasta sayılarında bir azalma var. Dolayısıyla da yoğun bakımlarda yatması gereken hastalarda bir azalma oldu ancak şunu söylemek gerekir ki bu, sıkı tedbirler sonucunda oluşan bir sonuç. Hem vaka sayılarının azalması hem de aşılamanın, insanlarımızı çok da rehavete sevk etmemesi gerekir. Eğer bu tedbirleri biraz daha gevşetirsek iki haftanın içinde durum tam tersine dönebilir. Vaka sayılarının azalması virüsün ortadan kalktığını göstermiyor. Sadece tedbirlerin gerçekten uygulandığı anlamına da geliyor. Dolayısıyla aşı takvimi sonuçlanıncaya kadar, toplumun önemli bir kısmı bağışıklık kazanıncaya kadar tedbirlere sonuna kadar devam etmemiz son derece önemli. Vaka sayılarının azalmasının bizi bu tedbirleri gevşetmeye sevk etmemesi gerekiyor."

AŞILAMA ÖNEMLİ

Vakaların azalması ya da aşılanmaların devamı, insanları gerçekten umutlandırırken rehavete sürükleyebilir. Aşı takvimi sonuçlanana kadar, vatandaşların önemli bir bölümünün aşılanmasına kadar tedbirlere devam etmek ve bu sayıyı çok düşük tutmak, azaltmak elimizde.O nedenle bu umudumuz tedbirlerin gevşemesine yol açmasın. Birkaç ay daha sabırla bekleyelim, baharın sonunda çok daha iyi bir yaza gireceğimizi umut ediyorum. Bu hastalıktan kurtulmak için toplumun büyük bir kısmının bağışıklık kazanması gerek."

Şu an uygulanan inaktif aşının mutant virüslere karşı da daha avantajlı olduğunun bilindiğini vurgulayan Gündüz, "Diğer aşı türlerine göre inaktif aşıların mutant virüslere karşı da etkin olması, Batılı ülkeleri de yavaş yavaş bu inaktif aşıya doğru yönlerini çevirmelerine neden oldu. Biz de bu aşı tercihimizde mutant virüslerle karşılaşsak bile daha avantajlı olduğumuz için daha şanslıyız" değerlendirmesinde bulundu.

ÖLÜM YAŞI DÜŞÜYOR

Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, Türkiye’de Koronavirüs mutasyon analizlerinin haftalık açıklanması gerektiğini belirterek değerlendirmelerde bulundu. Yoğun bakımda yaş grubunun düştüğünü ifade eden Bulut, “Eğer böyle bir şey varsa, gençlerde mutasyonun virülansı (hastalığa neden olma yeteneği) daha yüksek bir hale mi geldi?” sorusunu gündeme getirdi. Bulut Sağlık Bakanlığı’na, “Şimdi 40-50 yaşında ölümlerin olduğunu görüyoruz. Bundan böyle yaş gruplarına göre ve bölgesel olarak mutasyon açıklanırsa biz de mutasyonun nasıl etkilediğini görürüz” diye seslendi. “Türkiye’de mutasyon analizi yayımlanmıyor” diyen Bulut, “Belki incelendiğinde İngiltere’deki ya da Belçika’daki bir varyantı olduğu görülecek. O yüzden bir şey söylenemez” yorumunu yaptı. İngiltere’de haftada bir mutasyon analizi yayımlandığına dikkat çeken Bulut, “Sağlık Bakanlığı neden mutasyon analizlerini yayımlamıyor? Bunun nedeninin Ortadoğu mutasyonlarını gizlemeleri olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl şubat ayında görülen ilk vakanın mart ayına kadar gizlenilmesi gibi” diye konuştu.

AÇILIMDA ANAHTAR ÖLÇÜT

Koronavirüs Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Örneğin iki ili düşünelim; biri 100 bin nüfuslu biri 110 bin nüfusta olsun. Bu illerimizin bir tanesinde 100 bindelik vaka hızı daha düşükse bunun kısmen peyder pey açılmaya gitmesi, daha normal hayatına doğru yol alması daha doğru bir yaklaşım olacaktır” dedi. İlhan, yeni dönemde illerin 4 kategoride değerlendirileceğini de sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerçekleştirilen son Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamasında aşama aşama yeni normallere geçileceğini açıkladı. Sağlık Bakanlığı Korona virüs Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, yeni normallere geçiş sürecinin nasıl olacağını değerlendirdi. Prof. Dr. İlhan, “Geldiğimiz aşamada 6 – 7 bin bandında vaka sayımız var. Mutant virüs de şu an ülkemizde görülüyor. Ancak mutant virüs ile beraber geldiğimiz aşamada vakalarımızın çok aşağı düşemediğini gözlemliyoruz. Ama iller arasında da fark olduğunu görüyoruz. Hafta başında Sağlık Bakanı açıkladı. İller arasında yüz bindelik vaka oranlarına baktığımızda ciddi farklar olduğu söz konusu. Bu da şunu düşündürüyor, haliyle virüsün görülmesinin daha az olduğu yerlerde; toplumun da daha çok stres olduğunu düşündüğümüzde, dışarı çıkamama, dükkanların açılmaması esnafın durumunu düşündüğümüzde, yeni kararlar almamız gerekiyor haliyle” açıklamasında bulundu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi