Koronayı yendik gibi de moronadan korkuyorum…

Küresel salgın koronavirüs hayatımıza bir girdi bir daha da çıkması mümkün değil.

Koronanın türü covid 19 desek daha doğru olur.

Zira korona aslında 1960’lardan beri bilinen bir virüs.

Yaklaşık 15 yıldır Bill Gates Vakfı bu isimde onlarca patent almış.

Birçok dizi ve filmde adı geçiyor.

Ancak covid 19 dünyanın bu yıl maruz kaldığı virüsün adı.

Yazımızın başlığında dedik ya, koronayı yendik moronadan korkuyoruz diye.

İşte o morona yarın covid 2020, covid 2021, covid 2022 vs olursa kimse şaşırmasın.

Düşünebiliyor musunuz?

Uzay çağında, teknoloji çağında, bilim çağında yaşayacaksınız ve küçük bir virüse, üstelik öyle fazla tehlikeli olmayan bir virüse yenik düşeceksiniz.

Güneşte ölen.

Sıcakta ölen.

Bir sabun köpüğünün bile yok ettiği virüsün ilacı, aşısı olmayacak.

Doğrusu siz ne düşünürseniz düşünün ben covid19’u dünyaya gönderenlerin aşısını bulmadan, yani bir başka deyişle kendi sağlıklarını güvene almadan böyle bir riske gireceklerini düşünmüyorum.

İster Çin olsun, ister ABD olsun, ister Bill Gates olsun, ister azınlık bir grup olsun.

Çok net ifade ediyorum ki; bu virüsü ortaya atanlar aşısını bulup virüsü kodlayıp atmışlardır.

*

Peki hayatımıza 2019’un sonunda giren, 2020’nin Mart ayında ülkemizde görünen, son 4-5 aydır adeta yaşam biçimimiz haline gelen covid19’dan korunma günlerinde neler konuştuk?

Neler yaşadık?

Neler hayal ettik?

Nelerden korktuk?

Nelere güvendik?

Biraz da şöyle relaks bir pazartesi yazısı olsun diye öyle bahsedelim.

*

Öncelikle ellerimizi sabunla temiz temiz, köpürterek, bileklerimize kadar yıkamayı öğrendik.

Sonra kolonya girdi hayatımıza ve kolonyanın önemini öğrendik.

Karaborsalara düşen kolonya ve sıvı sabun bir anda ulaşılmaz ürünlerden oldu.

Kısa süre sonra maske ile tanıştık.

İlk başlarda maske önemli değil dedi yetkililer.

Sonra maskesiz çıkmayın diye nukut attı aynı yetkililer.

Ve maske karaborsaya düştü.

Devletimiz olaya el attı, maske satmak yasak biz size bedava veririz dedi.

Gözlerimiz cep telefonundaki mesajlara kilitlendi.

Çoğumuza mesaj gelmedi, mesaj gelip maske alanlar da o maskeleri kullanamadıklarını söylediler.

Oysa o kocaman ABD, ÇİN başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine maske ve test cihazı hediye etmiştik biz.

*

Derken sokağa çıkma yasaklı hafta sonları ile tanıştık.

Okulların tatil edildiği, AVM’ler başta olmak üzere, restaurantların, cafelerin, sahillerin, parkların yasaklandığı günlere girdik.

İlk başta biraz esnektik sonraları salgının 65 yaş ve üzeri kişileri hedef aldığı için önce bu grup sokağa çıkma yasağıyla tanıştı.

Ardından 20 yaş altı aynı yasakla tanıştı.

Derken nisan ayından bu güne büyükşehirlerimizde herkese hafta sonu sokağa çıkma yasağı geldi.

*

Tamam.

Salgın boyunca kimler kazandı kimler kaybetti.

Öncelikle salgının en çok kazananı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca oldu.

İlk başlarda adamın adını kelli felli köşe yazarlarımız bile hatırlamıyordu.

Hatta yanlış yazanlarımız da oldu.

Ancak şimdi Türkiye’nin en çok tanınan siyasilerinden birisi oldu Fahrettin Koca.

Ve düzenlediği basın toplantıları ile adeta siyasilere ders verdi.

Kibarlığı ile.

Üslubu ile.

Basın mensuplarına gösterdiği alçak gönüllüğü ile.

Her soruya özenle cevap verişi ile.

Adeta işte budur dedirtti.

Tabi ders alınır mı?

O ayrı.

Hele; ‘bana yaklaşma, tamam’ sahnesi hepimize ilham oldu.

Videolar çektik.

Klipler yaptık.

Kimi çilingir sofrasına davet etti bakan beyi, kimi maça, kimi daha absürt videolar hazırladı.

Ama Bakan Koca bu espirilerin hepsine güldü geçti.

*

Salgın günlerinde en çok ekonomik yönden sarsıldık.

Dükkanlarımız kapandı.

İşlerimiz durdu.

Özellikle ticaret yapanlar çok etkilenirken, salgının kazananları devler memurları ve maaşını garantileyen özel sektör çalışanları oldu.

Ekonomik sorun yaşayanlar da sağlık olsun, ölmekten iyidir diyerek küçülmeyi seçti.

Hayallerini erteledi.

Arzu, istek ve taleplerini kimi küçülttü kimi erteledi.

*

Salgında en çok bilim insanlarına, sağlıkçılara, güvenlik güçlerine güvendik.

En çok fırsat düşkünlerinden, karaborsacılardan, ekranlarda gevezelik eden her şeyi bilen tiplerden korktuk ve soğuduk.

Kısaca salgının kazananları, sevgi, dürüstlük, doğa ve hayvan dostluğu, düz, kolay, basit ama kaliteli yaşam tarzları, insanlık, güzellik, iyilik olurken.

Kaybedeni, açgözlülük, tahammülsüzlük, fırsatçılık, kibir, nefret, bencillik oldu…

Allah daha beterinden korusun.

Bir daha ne korona ne morona ne de başka bir virüs bizleri bulsun…

İyi haftalar diliyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi