Mihalis Kuyucu
Gürses'in plağı çıktı!
Hiç unutmam o zamanlar küçüktüm, kasetçiler vardı. Bazıları kasetçi olarak tanımlardı bazıları ise plakçı. O dönemler ne YouTube vardı ne Spotify ne de başka bir platform. Daha doğrusu internet yoktu. Müziği insanlar bir dükkâna giderek bizzat onu satıcıya sorarak, dokunarak parasını ödeyerek alırlardı. Tıpkı bugün marketlerden bir ürün alır gibi, tıpkı bir restorandan bir yemek alır gibi. Böyle dönemden geçti müzik endüstrisi.
Bu bahsettiğim dönemler yetmişler, seksenler, doksanlar ve kısmen iki binlerin başıydı. Bu dükkanlara gider sevdiğimiz sanatçının kaset, plak ya da CD’sini satın alırdık. Hatta bazen “Müslüm Gürses’in kaseti çıktı mı?” diye de merak ettiğimiz şarkıcının albümünü sorardık. Bu hayal dönem yaklaşık otuz, kırk sene sürdü. İki binlerin başı ile sonun başlangıcı yaşanmaya başlandı ve internet teknolojilerinin gelişmesiyle beraber ortaya çıkan dijital dönüşüm müzik endüstrisini de dönüştürdü.
Son müzik market D&R oldu
Bu dijital dönüşümün müzik sektörüne etkisini ara ara düşünürüm. Öylesine bir etki yarattı ki dijitalleşme tek kelime müzik sektörü sıfırdan var oldu. Müziği plakçılardan, kasetçilerden alma devri kapandı. Önce plakçılar ve kasetçiler kapandı. Plak üretimi bitti, kaset üretimi bitti. Ama CD biraz direndi. Bir süre müzik CD’lerini D&R’lardan almaya devam etti insanlar. Ama iki bin yirmili yıllara yaklaşırken o dönemlerde Aydın Doğan’ın emir ve komutasında olan D&R öylesine bir şey yaptı ki müzik sektörünün fiziki satışlarına son darbeyi vurdu.
D&R pandemiden önce bir karar aldı ve artık hiçbir D&R dükkanında müzik CD’si satmayacağını açıkladı. Bu kararla beraber D&R ‘da da CD satışları kalktı ve artık Türkiye’de CD satışları tamamen bitti. Böyle olunca sanatçılar ve müzik şirketleri az sayıda olsa da bastığı CDleri basmamaya başladı. D&R bu kararı alırken de müzik albümlerinin fiziki olarak satılmadığını iddia etse de satışlar az da olsa vardı. Avrupa’da bu kararı alan ilk ülke Türkiye oldu. Gidin Yunanistan’a, İtalya’ya, İngiltere’ye orada hala müzik marketlere rastlayacaksınız ve bazı albümlerin hem plak hem de CD olarak yayınlandığını ve satışta olduğunu göreceksiniz. Türkiye’de ise bu olay artık yok hem de nerden baksanız beş altı yıldır yok.
Müzik sektörüne vurulan darbe
Türkiye’de yayınlanan albümlerin CD olarak yayınlanmaması müzik sektörüne vurulan çok büyük bir darbedir. Bu hem tüketiciyi daha da dijitale yönlendirdi hem de sanatçıların albüm yapma konusundaki motivasyonlarını yok etti. Ben bu tarihi kırılma noktasını hiçbir zaman kabullenemedim. Kabullenemeyeceğim de! Türkiye’de CD satışlarının yok olması müziğe büyük bir darbe oldu. Neyse ki dünyada plak satışları yeniden popüler oldu da bizde bundan az da olsa payımızı aldık. Şu an Türkiye’de fiziki anlamda albümlerin sadece plakları satılıyor. Ancak maalesef bu plakların fiyatları bir ara çok yükseldi. Tam insanlar plak almaya alışmışken pandemiden sonra ülkemizde yaşanan döviz krizi plakların maliyetlerini ve dolayısıyla fiyatlarını arttırdı ve satışlar da düşüş yaşandı. Elbette bunda da Spotify ve benzeri dijital müzik platformlarında şarkıların bedavaya yakın bir fiyata dinlenebilmesinin de rolü oldu olmaya da devam ediyor.
Tozlu raflardan çıkan gizli şarkılar
Müzik piyasasında böyle saçma sapan şeyler yaşanırken proje albümü üretmeye devam eden ve bunları plak olarak da yayınlamaya devam eden müzik insanları var. Bunlardan biri de Elenor Plak’ın sahibi Muhteşem Candan. Candan, on bir yıl önce vefat eden ve müzik dünyasını yasa boğan bir efsane, Müslüm Gürses’in hiç yayınlanmamış on şarkısını plak olarak yayınladı. Bu plak olarak yayınlanan albümün adı “Tozlu Raflar” oldu. Albümün adı çok anlamlı. Albümde geçmiş yıllarda kaydedilmiş ama hiçbir zaman müzik marketlerde bulunmayan Müslüm Gürses şarkıları var. Yani Müslüm Gürses stüdyoya girmiş şarkıları seslendirmiş ama şarkılar bir şekilde piyasaya çıkmamış. On tane hazine gibi şarkı. Bu şarkılar Elenor Müziğin arşivinde kalmış. Derken bir gün Muhteşem Candan “Artık zamanı geldi” demiş ve bu şarkıları bu plak olarak da yayınlanan albümde yayınlamış.
Albüm ilk olarak dijital platformlara sunuldu. Lansman gecesinde bir de çok özel sürpriz yapıldı. Müslüm Gürses hologram teknolojisi ile sahneye çıktı ve bir mini konser verdi. Bu teknoloji ile Müslüm Babanın muhteşem bir buluşması oldu. Elenor Müzik bu hologram konserlerle ilgili farklı projelere de imza atmak istiyor. İstanbul’da düzenlenen Müslüm Gürses hologram konserini bundan sonra dünya farklı ülkelerde de gerçekleştirmeyi planlıyormuş. Dilerim hayata geçer bu proje, çok da güzel olur.
KAYAHAN KLASİĞİNE MÜSLÜM YORUMU
“Tozlu Raflar” albümünde bir tane de müthiş hit var. Efsane besteci Kayahan’ın klasikleşmiş bestesi “Sarı Saçlarından Sen Suçlusun”. Evet yanlış duymadınız. Müslüm Gürses’in yayınlanan bu plağında Kayahan’ın bu müthiş klasiği de yer alıyor. Müslüm Gürses bu şarkıyı kendi tarzıyla seslendirmiş ve müthiş bir doğu-batı sentezi ortaya çıkmış. Eskiden albümün A1 şarkısı yani en iyi , lokomotif şarkısı derlerdi ya işte bu plağın da lokomotif şarkısı Kayahan klasiği “Sarı Saçlarından Sen Suçlusun” olmuş.
Bu albümün plak olarak yanılmasına çok sevendim. Plak çok kalitesi bir baskı ile hazırlanmış. Açılan kapağında şarkıların sözlerini okuyabiliyorsunuz. Plağın birinci yüzünde beş, ikinci yüzünde ise beş şarkı var. Siyahın ön planda olduğu bir renk ve grafikle hazırlanmış. Plağın kapağının arka yüzünde tıpkı eski plaklarda olduğu gibi albümün künyesi, şarkı adları ve şarkıların söz yazarı ve bestecilerinin de bilgisi yer alıyor. Günümüzde dijital platformlar yüzünden şarkıların künyelerini göremez olduk. Bir şarkıyı dinliyoruz ama kim yazdı, aranjör kim haberimiz bile yok. Dijital platformlarda sanata , müzisyene zerre saygı yok. Ama plaklarda öyle değil. Plaklarda biraz detaya indiğinizde kayıt yapılan stüdyodan tonmaysterine kadar mutfakta olan herkesin bilgisi de yer alır. Plak bu açıdan da çok önemli bir müzik dinleme aracıdır.
“Tozlu Raflar” albümünde Kayahan’ın “Sarı Saçlarından Sen Suçlusun” şarkısının dışında Suat Sayın’ın “Ah Bu Dünya” , Orhan Akdeniz’in “Benim Gururum yok mu?” gibi şarkıların yanı sıra “Çöpçatan” ve “Altın İken Tunç Oldum” adlı iki anonim türkü formunda eser de var.
Ben bu albümün plak olarak yayınlanmasına sevindim. Şu sıralar plakların fiyatlarında bir düşüş yaşanıyor. Bu plağı 380-400 lira civarında bir fiyata satın alabilirsiniz. Plak severlere tavsiye ediyorum.
PLAK FESTİVALİ BİR KEZ DAHA BÜYÜLEDİ
Plak sever deyince aklıma Şişli Belediyesinin geleneksel olarak düzenlediği Plak Festivali geldi. 14 ve 15 Eylül tarihlerinde düzenlenen Plak Festivali çok özel bir etkinlik oldu. Yaklaşık otuza yakın sahafın kurduğu stantlarda plak satışları yapıldı. Yerli yabancı aklınıza gelecek pek çok türde plak sergilendi. Burada hem yeni baskı hem de orijinal eski baskı plaklar da yer aldı.
Eski baskı olan Türkçe plakların fiyatları biraz yüksek kaldı ama gerek yeni baskı yerli plaklar ve yabancı plakların fiyatları gayet uygundu. Festivalde sahafların yanında özel etkinlikler de yapıldı. Feriköy Organik Pazar Otoparkında yapılan bu festivalde iki gün boyunca söyleşiler, mini konserler de yapıldı. Bu yıl sanırım dördüncüsü yapıldı ve festivalin. Ben her sene bu festivale gidiyorum. Plaklara bakıyorum orada oluşan müzik ortamına bakıyorum gayet güzel bir festival. Şişli Belediyesinin geleneksel hale getirdiği bu festivali bu sene yeni seçilen belediye başkanı Resul Emrah Şahan’ın da aynı sıcaklıkla devam ettirmesi de alkışa değer. Bu tarz müzik, plak festivallerinin sayısının artması en büyük dileğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.