İyilik unutulur kötü unutulmaz!

İyilik unutulur kötü unutulmaz!
Hülya Koçyiğit'in konuğu olan oyuncu Bedia Ener, “Kötüleri oynamak avantajlıdır. İyilikler unutulur. Hayatta da öyle değil mi? İyilik unutulur ama birinin yaptığı bir kötülüğü ömür boyu unutmayız” dedi

Hülya Koçyiğit, TRT-2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar”da konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Programın bu haftaki konuğu, oyuncu Bedia Ener oldu. Elli dört yıllık kariyerinde, elli yıldır seslendirme sanatçılığı da yapan Bedia Ener, “O kadar değişik aktrisleri konuştum ki her birinden bir şey öğrendim. Dublaj insana çok şey öğretiyor. Binlerce ya da onlarca oyun görüyorsun. O kadar çok oyun yöntemi, oyun çeşitliliği öğreniyor ki insan” diyerek kötüleri oynamanın ve seslendirmenin avantajlı olduğunu da söyledi. Ener, “Cadıları da seslendiriyorum. Kötüleri oynamak avantajlıdır. İyilikler unutulur. Hayatta da öyle değil mi? İyilik unutulur ama birinin yaptığı bir kötülüğü ömür boyu unutmayız. Onun için kötü rol oynamak çok iyidir. Kötüyü seslendirmeyi, kötüyü oynamayı çok severim. İnsanın sesi ile birlikte bakışları ve vücudunun dili bile değişiyor. Çok iyidir. Bayılırım kötü oynamaya” dedi.

Annem model oldu

“Son zamanlarda çok içime düştü. Zübeyde Hanım’ı oynamak isterim. Kemik yapım da benziyor aslında benim. İnşallah bir gün oynarım Zübeyde Hanım’ı” diyen Bedia Ener, Yaprak Dökümü’nde canlandırdığı Neyyir Hanım karakterini, aslında kendi annesini düşünerek oynadığını belirtti. Ener “Kendi annem hep önümde model oldu bana. Ben de öyle bir mahallede büyüdüm, o konuyla komşuyla. Yardımlaşarak, hastalığında sağlığında yanında olan, çorbanı pişiren biri. Bunu hissediyorsun ve böyle bir rol geldiği zaman yapacağın tek şey o günleri hatırlamak. Bunun için de o rolü çok severek oynadım. Çok güzeldi, keşke bir daha öyle bir rol olsa da oynasam” diyerek gençlerle çalışmanın aşı gibi geldiğini söyledi.

Ben yenilmemeli miyim?

Her şeyi çalışmaya borçlu olduğunu söyleyen Ener, “Hastalığı bile çalışarak yendim diyebilirim. Hiç mızmızlanmadan, köşeye çekilmedim gelmişse gider dedim. Yarın ne olacağımızı bilmiyoruz. Her şey insanlar için diye bir laf var. Bu lafları hep kalıp olarak almışız, kabul etmişiz ama bir an bunun ne demek olduğunu hiç düşünmüyoruz. Evet, her şey bizim içinse o hastalık bana da gelebilir, ona da gidebilir. Bana mı geldi? Hoş geldi. Ben de onu tedavi edip yollamaya bakarım. Oturup sızlanırsam olmaz, yenilirim. Ben yenilmemeli miyim? Hiçbir zaman” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.