Akademisyenler keçileri kaçırdı

Akademisyenler keçileri kaçırdı
Beş yüz yıldan fazla geçmişi bulunan İstanbul’un gözde üniversitesinde yapılan geniş kapsamlı incelemeler dudak uçuklattı. Kapanın elinde kaldığı üniversite demirbaşlarının hesabını veremeyen akademisyenler ise savunmalarında “Üniversitemiz çok büyük takip edemiyoruz” skandalına imza attı.

Sayıştay Başkanlığı’nın görevlendirdiği denetçiler, yüzlerce akademisyenin KHK’larla meslekten ihraç edildiği İstanbul Üniversitesi’nde bir dizi yolsuzluk tesbit etti. Üniversiteye ait demirbaş listesinde bulunması gereken binlerce tablet, dizüstü bilgisayar, fotokopi makinaları ve lazer yazıcıların sırra kadem bastığı ortaya çıktı. Denetimlerde ambardaki malzemeleri tek tek inceleyen başkanlık denetçisi, beraberinde yanına aldığı depo yetkililerine malzemelerin üzerinde neden sicil numarası ve marka isminin yazmadığını sordu. İkna edici yanıt alamayan denetçinin şüphesi ise, üniversite bütçesinden satın alınan milyonlarca liralık kıymetli cihazların buharlaştığını, yerine ise niteliksiz cihazların konduğu yönünde gelişti.

Hayvanlar kayboldu!
Sayıştay, üniversite bünyesindeki Avcılar Veterinerlik Fakültesi’nde yaptığı incelemede ise aralarında keçi, koyun, kuzu olmak üzere yüzlerce küçükbaş ve büyükbaş hayvanın kaybolduğunu saptadı. Canlı demirbaşlarla birlikte, diğer demirbaşlara ait listelerin incelenmesinde, sayısal rakamların sürekli birbiriyle çeliştiği, yeni satın alınan malzemelerin bile hurdaya ayrıldığı gerekçesiyle düşümünün yapıldığı kayıtlara yansıdı. Gördükleri karşısında şaşkına düşen denetçi, “2014, 2015, 2016 yılında alınan malzemeler nasıl hurdaya ayrılır” sorusunu sordu.

Kayıp cihazlar kimde?
Üniversite denetlemesinde öne çıkan önemli ayrınıtılardan birisi de OHAL kapsamında KHK ile meslekten ihraç edilen 8 akademisyenin üzerine hiçbir demirbaş zimmeti yapılmadığı oldu. Raporunda, bu ayrıntıyı defalarca dile getiren Sayıştay denetçişi, “Bu mümkün değil. Herkesin üzerine mutlaka zimmetli bir şeyler varken, meslekten ihraç edilen 8 akademisyen üzerinde hiçbir eşyanın zimmetli olmaması ve teslim alınmaması ortada kamu zararı olduğunu göstermektedir” şeklinde ifadeler kullandı. Denetçi, üniversite yetkililerinden, akademisyenler üzerinde zimmetli olması gereken eşyaların tesbiti ve geri iadesi konusunda adım atmasını isteyerek, eşyaların neler olduğunu sordu. Denetçiye, "Üniversitemiz çok büyük, takip edemiyoruz" yanıtının verilmesi ise skandalın boyutlarının ne denli ürkütücü olduğunu gün yüzüne çıkardı. Ayrıca, kurum bünyesinde yapılan Bilimsel Araştırmalar Projesi (BAP) kapsamında satın alınan milyonlarca liralık cihazların da teslim edilmediği, akademisyenlerin kişisel kullanımlarında olduğu belirlendi.

Faturayı üniversiteye kestiler
Sayıştay Başkanlığı denetçisinin 232 sayfalık raporunda İstanbul Üniversitesi’nin tel tel döküldüğü görüldü. Kurumdan kiralanan ve üzerinde İÜ logosu hediyelik eşyaların satılacağı, elde edilen gelirden de üniversiteye yüzde verileceği taahhüdüyle işletilen kapalı mekanda çorba satıldığını gören denetçi, işletmecinin ödediği kar payının ise anlaşama kapsamından oldukça düşük olduğunu belirledi. Uyanık işletmeci, elektrik su faturalarını da üniversitenin üzerine yıkarak kazancına haksız gelir ekledi. Usulsüzlükler bununla da sınırlı kalmadı. İhale yoluyla kiraya verilen iki ayrı kafetaryanın işletme süreleri 2 ve 3 yıllık gibi kısa süreler dahilindeyken, üniversite, aldığı yönetim kurulu kararıyla ihalesiz olarak süreyi 10 yıla çıkardı.. Üniversite yetkilileri, bu işlemi yapamdan önce bir hukuksuzluk olup olmadığı konusunda Hukuk Fakültesi’nden görüş istedi. Fakülte, işlemin yasalara aykırı olduğunu kesin bir şekilde metne döktüğü halde, rekaber şartları ve ihale yasaları delinerek on 
yıllık kiralama yapıldı. 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.