Ekrem İmamoğlu: Ben tek adam olmayacağım

Ekrem İmamoğlu: Ben tek adam olmayacağım
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da yaşanan su taşkınları sırasında tatilde olması nedeniyle kendisine yöneltilen eleştirilere cevap verdi. İsim vermeden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya'yı eleştiren İmamoğlu, “Ben, çizmemi afet sonrası değil, gösteriş olsun diye değil; afet olduğunda vatandaşlarımız zarar görmesin diye, altyapı çalışması yaparken giyiyorum” dedi. Afet gecesi bütün İBB personelinin sahada olduğunu belirten İmamoğlu, “İBB’de tek adamlık asla olmayacak” diye

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bayramın birinci günü gecesinde etkili olan yağmur sonrasında yaşanan su baskınları hakkında açıklama yaptı. Taşkınların yaşandığı gün tatilde olan İmamoğlu'na her kesimden eleştiriler gelmişti. Bu eleştirilere cevap veren İmamoğlu, “Bugün sizlerle beraber olma nedenim, bayram günü İstanbul'da, özellikle iki ilçemizde oldukça etkili olan bir yağışın ardından yaşananlar. Birkaç gün gözlem yaptım. Yorumları dinledim. Herhangi bir odak kaymasına girmeden, önce işin adını hep birlikte koymamızda fayda var. Önce yaratılan algıları değil, yalın gerçeği burada açıkça konuşalım. O gün, İstanbul genelinde afet benzeri bir durum yaşanmadı. Birkaç ilçede yaşanan su baskınları oldu. Sadece Esenyurt'un Pınar Mahallesi'nde, sınırlı bir hatta, hatta bir sokakta, evet sorun yaşandı. Kaldı ki, aynı yerde geçmiş yıllarda defalarca sorun yaşanmıştır. Son olarak da 2020 yılında yaşanan sorun sonrası, bu bölgeye kalıcı çözüm oluşturmak adına da yatırım kararı aldık. Süreci devam ediyor. Tam 800 milyon lirayı aşan bir yatırımdan bahsediyoruz. Yağış gece yarısından sonra şiddet arttırmıştı. Gelişmeleri, ekiplerimizden bilgi alarak, an be an takip ettim. Ve saat gece 03.30 itibariyle konferans sistemli görüşmeleri yaparak, gelişmeleri ekiplerimizle birlikte yönettik” dedi.


Şov yapmadık!

“Ne yazık ki, son yıllarda Türkiye'de pek çok alanda, işlerin normalinden saptığını yaşamaktayız” diyen İmamoğlu, “Mevcut iktidarın uygulamaları nedeniyle, dejenere bir olgu ortaya çıktı. Nedir bu olgu? Tüm alanlarda ‘tek adamlık’ anlayışı. Ve bu tek adamlık anlayışı, yaygın bir hale getirilmek isteniyor. Ülkenin önemli makamlarında, siyasetçisinden bürokratına, icra görevi yapanlar, kendi inisiyatifleri ve kendi akıllarıyla değil, hep o tek adam dediği ne ise onun için harekete geçiriliyorlar. Her konuda tek adam mutlaka vurgulanmalı, adı mutlaka geçirilmeli ve her şeyi yapan, sadece o tek adam olmalı. Tüm icazet oradan gelmeli. ‘Tek adam olmazsa hiçbir şey yürümez, yürüyemez’ algısı yaratılmalı. Bu, milim milim işlenen bir algı süreci. Bu, açıkçası dejenere bir yönetim şekli ve iş yapma halidir. Her sorunda, sahada o işin başındaki kişi olmazsa, yapılan hiçbir şeyin anlamı yok. Öyle bir durum söz konusu. Sorunun çözümü için çalışan binlerce insanın emeğinin hiçbir değeri yok sanki. İBB, 3 yıldır tek adam kafasıyla yönetilen bir kurum değildir. Bu gerçeği, öncelikle bu ülkeyi tek adam kafasıyla yönetmeyi alışkanlık hale getirenler, anlasın. Ben, Başkan olarak kaldığım sürece de İBB’de tek adamlık asla olmayacak. O gece sabaha kadar, İBB’nin 3 bin 200 çalışanı ve yöneticilerimiz sahadaydı. Sabahın ışıklarına kadar tüm süreci, bu dev kadroyla birlikte yönettik. Şov yapmaya değil, sorun çözmeye odaklandık. Ve gerçekten de sorunu çözdük” ifadelerini kullandı.


Bu nasıl akıldır!

Suni bir gündem yaratılmaya çalışıldığını belirten İmamoğlu, “Bunlara göre 3 bin 200 çalışanımızın hiçbir emeği yok; sıfır, Sabaha kadar benimle birlikte tüm süreci yöneten yöneticilerimizin emekleri yok; tamamen sıfır. Öyle mi kabul edeceğiz? Öyle bir anlayışa hizmet mi edeceğiz? Bu nasıl akıldır, inanın anlamakta güçlük çekiyorum. Burada üstüne basa basa tekrar etmek isterim: İBB’de ‘kahraman’, bir kişi değildir. Hiçbir zaman olmayacak. İBB’de kahraman, koca bir ekiptir. Siyasi paydaşları vardır. Bürokratik paydaşları vardır. Yönetici paydaşları vardır. İBB’de daha da önemlisi kahraman, ortak akıldır. Kahraman; ortak emek ve güçlü bir dayanışmadır. İBB’nin kahramanları da benim tüm fedakar ve çalışkan yol arkadaşlarımdır. Elbette bu salona, hatta Büyükşehir Belediyesi’nin şu önümüzde gördüğünüz meydanına sığmayacak kadar, geniş ve büyük yol arkadaşlığıdır” açıklamasında bulundu.


Bu ancak filmlerde olur

İmamoğlu konuşmasının devamında, “Keşke Ekrem İmamoğlu'nun elinde sihirli bir değnek olsa; Süpermen gibi olay yerine gelince o problemi orada anında çözse. Ama bu tür şeyler, biliyoruz ki ancak filmlerde olur. Hatta Hollywood filmlerinde olur. Bir de bir de basına fotoğraf vermek için, çizme giyerek, tek adam anlayışına şov yapan bazı siyasilerin iş yapma biçiminde olur. Başka bir yerde göremezsiniz. Bizim anlayışımız, bu arkadaşlardan kökten farklı. Bize göre; gerçek sihirli değnek, bilim ve teknik destekli, ortak akıl kurumlarının ve kurallarının etkin bir biçimde çalıştırılmasıdır. Biz, koskoca ülkeyi tek adam aklının kısıtlarıyla değil, ortak akıl ve kurumsal kabiliyetiyle yönetmeyi tercih ediyoruz. O yüzden, benim üzerimden binlerce yol arkadaşımın emeklerini yok saymaya, o arkadaşlarımın bütün çabalarını görmezden gelmeye, hiç kimsenin hakkı yok. Objektifin önüne geçip, çizme görüntüsü vermeyle kimse bu emeğin üstünü kapatamaz” eleştirisinde bulundu.


Yüzüm kızarır!

İsim vermeden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya'yı eleştiren İmamoğlu, “Ben, huzurlarınızda o gece boyunca çalışan her bir mesai arkadaşımı, İstanbul halkı ve kendi adıma gerçekten tebrik ediyor ve hepsine yürekten teşekkür ediyorum. Küçük, büyük zarar gören tüm vatandaşlarımızın her zaman yanında olduğumuzu ve olacağımızı özellikle bir kez daha belirtmek isterim. Bu süreçte, ‘Çizmeni giy, alanda fotoğraf ver’ diye çok sayıda samimi telefon almadım değil. Ben, çizmemi afet sonrası değil, gösteriş olsun diye değil; afet olduğunda vatandaşlarımız zarar görmesin diye, öncesinde altyapı çalışması yaparken giyiyorum. Ben çizmeyi, sorun olduktan sonra medyaya fotoğraf vermek için değil, sorun olmasın diye, 25 yıldır çözülmemiş altyapı sorunlarını çözmek için sahada giyiyorum. Asıl güzel fotoğrafın ve kalıcı hizmet fotoğrafının da o fotoğraf olduğuna yürekten inanıyorum. Bu ülkenin ve bu kadim şehrin daha fazla popülist kafayla yönetilemeyeceğini artık biz biliyoruz. Ben, afete neden olacak siyaset uygulayıp, sonra da afet sahasında fotoğraf çektirsem, açıkçası hem kendimden utanırım hem milletimize karşı da benim gerçekten yüzüm kızarır” didye konuştu.


Çok ciddi ihmaller var

“Esenyurt Pınar Mahallesi'nde ortaya çıkan zarar, ben ailemle il dışında olduğum için yaşanmadı” diyen İmamoğlu, “İçinde ciddi ihmaller var. Çünkü, Esenyurt'ta dere yatağını ben olduğu yerden değiştirip, başka bir yere kaydırmadım. Çünkü, Esenyurt'ta dere yatağını ben daraltmadım. Bakın ben o bölgede yaşıyorum 33 senedir. Esenyurt'u vahşi yapılaşmaya ben açmadım. Altyapı olmadan, onlarca beton gökdeleni de oraya ben dikmedim. Geçmiş dönemin Esenyurt Belediyesi, o dönemin İBB yönetimi ve hükümeti, dünyanın en çirkin şehrini var eden o zihniyet yaptı bütün bunları. Tam da aynı zihniyet, sadece Esenyurt'ta değil, rant uğruna İstanbul'un birçok vadisine, birçok dere yatağına, ne yazık ki kötü yapılaşmaları soktu. Geçmişe bakın, bu dere yataklarında ve ortamlarda, İstanbulluların ne bedeller ödediğini tek tek çıkarabilir, can kayıplarını görebilirsiniz” ifadelerini kullandı.


Sorunları çözüyoruz

Kendisini eleştirenlere seslenen Ekrem İmamoğlu, “Özetle biz, iş yapıyoruz. Bir yandan bizi eleştiren zihniyetin neden olduğu devasa sorunları tek tek çözüyoruz, diğer yandan vatandaşımızın derdine derman olmaya devam ediyoruz. Bu şehrin 16 milyon hemşehrimin tüm bu yaşananları çok iyi değerlendireceğini ve onların vicdanının bu anlamda doğruyu göstereceğini çok ama çok iyi biliyorum. Bu kadar iş üreten, İstanbul'a değer katmak için geceli gündüzlü çalışan bir belediye varken, neden her gün bize karşı karalama yapmak için suni gündem yaratılıyor? Bu sorunun elbette ki gaye karşılığı bir süreç olduğunu anlayacak çok zeki vatandaşlarımız var. Bunun arkasındaki asıl gayeyi, her vatandaşımız sorgulayacaktır. Bize başka amaç gütmeden vicdanıyla eleştiri yapan tüm vatandaşlarıma, her gazeteciye sonsuz saygım var. Onun altını çizeyim. Kötü niyetli bakışların, insanların veya medya mensubu görünümlü propagandistlerin niyetini de aklımızdan çıkarmıyoruz ve vatandaşlarımızın da aklından çıkarmamalarını öneriyorum.

BENİMLE UĞRAŞMAYA DEVAM EDECEKLER!

“Benim temiz kalpli, milyonlarca dostum var” diyen Ekrem İmamoğlu, “Onlar da üzülüyor ve diyorlar ki; ‘Evet, sana çok yükleniyorlar. Ama sen de aman onlara koz verme.’ Değerli hemşehrilerim, değerli dostlarım, konu inanın koz vermek meselesi değil. Onların bir hesapları olduğunu unutmayalım. O hesap tutana kadar, benimle uğraşmaya devam edecekler. Hangi tedbiri alırsanız alın; uyduracaklar, kaydıracaklar, alttan girecekler, üstten çıkacaklar, benimle uğraşmaya, bana tuzak kurmaya devam edecekler. Daha önce de defalarca söyledim. Benim derdim; İstanbul'un en başarılı, en hizmetkar ve en demokrat belediye başkanı olmak. Oy vermeyen ilçelere metro götürmemeyi marifet sayan, diğer parti seçimi kazandı diye o ilçelere hizmet götürmeyenleri marifet sananlar, hatta ziyaret bile etmeyenler, İstanbul'dan silindi ve gitti. Bir partiye üye olmadan, bir partinin referansı olmadan iş bulma dönemi, kapandı. Öyle bir silinme ki bu; bu tarz yol ve yöntemle süreci yönetmeye gayret edenler, bir daha da bu makamlara gelemeyecekler. Göreceksiniz ki, o partizan kafa, asla bizim karşımızda galip gelemeyecek. Partizanlığa da asla ve asla geçit vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.


BANA KAFAYI TAKMIŞLAR!

Kendisine oy verene de vermeyene de hizmeti vazife kabul eden ve bunu kutsallaştıran bir insan olduğunhu söyleyen İmamoğlu, “16 milyon vatandaşımız benim muhatabım. Ben, her gün sabah işime çıkarken, yeni kalpler kazanmak için güne başlıyorum. Bulunduğum makamın kıymetini ve önemini bilerek yaşıyorum. Ben, nasıl İstanbul’un sorunlarına kafayı takmışsam, benimle üç yıldır uğraşan, özel uğraşan ve azimle çalışan kalabalık güçler de bana takmış durumda. Beni karalamak ve özellikle, tabiri caizse akla gelmeyecek yöntemlerle saldırmak için özellikle birilerine benzetiyorlar, bana kılıf biçiyorlar. Keşke her gün, her gece İmamoğlu eleştirileri yapılınca bu milletin cebine daha çok para girse. Öyle bir fırsat olsa da insanlarımızın, milletimizin açlığı, milletimizin yoksulluğu ortadan kalksa da her bir vatandaşımız insan gibi yaşasa. Halkımızın benimle bir sıkıntısı yok. Onun altını çizelim. Halkımızın geçim derdiyle, karnını doyuramamakla, gelecekle ilgili sıkıntıları var. Keşke aklı başında yorumcular, her gece bu dertlere çözüm arasa, yapıcı eleştiriler ve öneriler ortaya koysa ve bu şekilde vatandaşlarımıza ışık tutsa. Hatta yöneticilere de bir miktar uyarı getirseler. Bu duruma insanlarımızı düşüren yöneticiler. Ama her gece, her kanalda işleri güçleri İmamoğlu aşağı, İmamoğlu yukarı” didye dert yandı.


3 YILDA 25 GÜN İZİN KULLANDIM

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu konuşmasının sonunda, “Son bir bilgiyi de paylaşmak isterim. İstanbul seçimlerini kazandığım günden bugüne, üç yıl geçti. Üç yılda izin kullandığım gün sayısı, tam 25 gün. Yani her yıla sadece bir hafta düşüyor. Her yıl bir hafta ailesine vakit ayırmış bir babayım. Ailelerin birlikte zaman geçirmeye, paylaşmaya ve mutlu olmaya da hakkı var. Hatta bu konuda, belki de en fazla çocuklarımız buna ihtiyaç duyar. Ben, İstanbul'a elbette hizmet etmeyi kutsallaştırmış bir Belediye Başkanıyım. Ve bu anlamda en üstün çalışkanlığı, eforu ortaya koymaya da kararlıyım. Ama aynı şekilde ben, çocuklarımı dinlemeyi ve onları anlamaya çalışmayı, onlarla kaliteli zaman geçirmeyi ve özellikle bu yaşlarında onların bu zamanlarını da ıskalamamayı kutsallaştırmış da bir babayım. Biliyorum; iki tatilimde de yağmura denk geldi İstanbul. Ama bütün İstanbul, çalışkanlığımı da iyi niyetimi de çok iyi biliyor. Ayrıca; evine, eşine, çocuklarına, ailesine zaman ayırmayan bir baba da asla olmayacağımı belirtiyorum. Kaldı ki benim aile fertlerim, çoluk çocuğum, siyaset ortamında hiç gezmediği için, ben onlara siyaset ortamında vakit ayıramıyorum. Ben, onları ancak evimde ve işte birbirimize ayırdığımız yıl içindeki bir haftada vakit ayırabiliyorum. Onların siyasi ortamlarda vakit geçirmesi ve benimle bir arada olmaları bizim aile prensiplerimize ve aile disiplinimize aykırı. Bunun da altını çizmek isterim. Bunun bilinmesini istiyorum” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.