Neden üç yıl sustuk?

Neden üç yıl sustuk?
Elazığ'da konuşan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti yönetimini eleştirirken geçmişe yönelik de önemli açıklamalar yaptı. “Devlet makamlarını trol çetelerine mahkum edenler karşısında 3 yıl sustuk” diyen Davutoğlu, AK Parti'nin bir aile partisi olamayacağını da belirterek, “Sorulması gereken soru ne yanlışlar yaptık ki parti geriledi ve bir kopuş yaşandı” dedi

Elazığ Gönül Dostları Buluşması'nda konuşan Davutoğlu, 31 Mart'tan 23 Haziran'a giden süreçte AKP'nin beka eksenli söylem değişikliğini değerlendirdi. Davutoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin kaybedilmesinin nedenini, “AK parti 800 bin oyla tekrar kaybetmişse, bunun sorumlusu eylemde söylemde ahlakta siyasi hayatta ciddi savrulmalara sebep olanlardır” olarak açıkladı. Parti içindeki nice kişinin yaptığı konuşma sonrasında kendisine, “Bizim hislerimize tercüman oldunuz” dediğini ancak sonra kamera önünde var olan durumu meşrulaştırmaya çalıştıklarını ifade eden Davutoğlu, “İnsanları bu durumlara sokmamalıyız. Herkes düşüncelerini açık bir şekilde dile getirmeli" sözleriyle AKP'yi eleştirdi. Davutoğlu, "Bugün susma vakti değildir. Bugün halkın önünde konuşma vaktidir” dedi.

Sorunlarla yüzleşmek lazım

Kaybedilen seçimi anımsatan Davutoğlu, “Özellikle İstanbul’da yenilenen belediye seçimlerinin bizlere gösterdiği şeyler nedir, bunları tartışmak zorundayız. İki şeyi paylaşmaya çalışacağım. Birincisi, Ak parti içindeki yaşanan değişim süreci ve Ak Parti’nin siyasi gövdesindeki siyasi savrulmalar. İkincisi de devlet yapımızdaki, özellikle Anayasal sistem bağlamında geleceğimizi şekillendirecek hususlar. Önümüzde bu iki sorunla karşı karşıyayken Ak Parti’nin tüm kimlikleri temsil eden özelliği ile geleceğe bir ulusal kimlikle aktarılıp aktarılamayacağı sorusu da devletimizin parlamenter sistemden, cumhurbaşkanlığına geçişinde yaşadığımız sorunlarla karşı karşıya gelmek durumundayız” dedi.

AK Parti aile partisi değildir

AK Parti'nin 1 kişinin tekelinde olamayacağını da vurgulayan Davutoğlu, “Bakınız partiler ve siyasi hareketler tavanda bölünmez. Tavanda bölünmüşse ciddi bir sıkıntı değildlir. Bizim hareketimizde de 2 kez bölünme oldu ama eğer tabanda bir kayma varsa işte tehlikeli olan odur. Yüzde 15’lik kitle bir başka yere doğru gitmişse kimse bunu engelleyemez. 1 Kasım 2015’te biz Türkiye’de yüzde 49,5 oy aldık. Şimdi cumhur ittifakı olarak yüzde 44 oy aldılar. Yüzde 8 ile 10 oy oranında MHP’ninse AKP’nin oy oranı yüzde 34’lere çekilmiştir. Sorulması gereken soru ne yanlışlar yaptık ki parti bu banda geriledi ve bir kopuş yaşandı? AKP bir kişinin, bir ailenin, bir kesimin partisi değildir, böyle çıkmamıştır böyle değildir” ifadelerini kullandı.

Mevki makam beklentimiz yok

Hiçbir mevki ve makam beklentilerinin olmadığını da anlatan Davutoğlu, “Eğer bugün manifesto metnimiz birtakım 31 Mart seçim sonrasında hususlar varsa ve yeni bir hal diye yüreğimizden gelen bir sesle haykırıyorsak, gerçekten bu ülkeyi hissettiğimiz içindir. Mayıs 2016’da başbakanlıktan ayrıldığımda Ak Parti kitlelerinin bana destek veren yüzde 49,5’un başı dikti. Geleceğe umutla bakıyorlardı. Beklentileri vardı, ümitleri vardı. Üç ay içinde seçim vaatlerini yerine getiren bir hükûmetleri vardı. Şimdi o kitlelerin hüzne gark olması, İstanbul seçimleriyle birlikte derin bir ümitsizliğe kapılmasının hesabını birileri vermek zorundadır. Bunun hesabını veremeyip, dönüp bizim son derece haklı zeminde yaptığımız eleştirileri bir bölünme çabası olarak göstermek isteyenler bilsinler ki, biz bu kitleler bölünmesin, milletin umudu dumura uğramasın diye başbakanlık makamını terk ettik. Devlet makamlarını bir takım trol çetelerinin tuzaklarına mahkûm edenler karşısında üç yıl sustuk. Eğer Ak Parti’yi iktidar yapan milletin değerleri bu siyasi hayata egemen olsaydı, kıyamete kadar da susardık. Hiçbir makam, hiçbir mevki beklentimiz yok. Ama eğer İstanbul seçimlerine olduğu gibi 13 bin oyla kaybettiğiniz bir seçimin yenilenmesinde 800 bin oyla tekrar kaybediyorsak, kaybetmişsek ve o kitleler için hüzün içinde evlerine dönmüşlerse bunun sorumlusu ben ve arkadaşlarım değil, o günden bu güne söylemde, eylemde, ahlakta, siyasi hayatta ciddi savrulmalara sebep olanlardır” ifadelerini kullandı.

Gün susma vakti değildir

Artık susma vaktinin geçtiğini de kaydeden Davutoğlu şöyle konuştu; “Bugün susma vakti değildir. Bugün gerçekleri örterek kapalı kapılar ardından konuştuğumuz gerçekleri kapılar önünde susma vakti değildir. Bugün halkın önünde konuşma vaktidir. Ve şu soruyu sorma vaktidir; ne yaptık? Ne yaptık ki bugün bu noktadayız? Yoksa şu veya bu kişinin eğer taban konsolidasyonu varsa, şu veya bu kişinin bir partiden ayrılmasıyla o parti bölünmez. Ama taban konsolidasyonu yoksa, tabanca yüzde 10’luk kitleler yavaş yavaş kopmaya başlamışlarsa tepede ne tedbirler alırsanız alın, insanları neyle tehdit ederseniz edin, ne kadar üzerine giderseniz gidin o çözülüşü durdurmazsınız. Bilmek zorunda olduğumuz husus şudur; Ak Parti bir kişinin ben de dahil bir fanini bir ailenin bir grubun bir kesimin bir bölgenin bir etnik mezhebin partisi değildir. Böyle çıkmamıştır. Böyle değildir. Birkaç neslin, 150 yıllık bir birikimin içinden hepimizin babalarının, dedelerinin çektiği çilelerin içinden, terlerin içinden, feryatların içinden doğmuş bir partidir. Biz o partiyi mensubuz.”

Vicdanlardan koptular

AK Parti'nin milletin vicdanından da koptuğunu kaydeden Davutoğlu, “Birincisi, halkın beklentisi, arayışı bizde göremediği için oy veren başka yere tevhi edişinin birinci sebebi vicdan odaklı temiz bir siyaset anlayışından kopmadır. Ekonomik açığı kapatabilirsiniz, iyi politikalarla. Ona da geleceğim. Ama vicdan açığı varsa bunu kapatmak mümkün değildir. Eğer 12 bin oyla kaybedilmiş bir seçimden 2.5 ay sonra büyük ölçüde ekonomik, siyasi tablo değişmemişse, 13 bin oydan 800 bin oya giden bir kayıp yaşanmışsa bunun sebebi milletin vicdanından kopuştur, hukukun vicdanından kopuştur. O zaman biz yanlış olacağını vurguladığımızda bize eleştirenler şimdi düşünmek zorundadır. Bir gün bir oy dahi olsa seçim geçerli dedikten sonra tutum değiştirmek, bir seçimde beka kaygısından bahsedip neredeyse bu şekilde düşünmeyen herkesi terörist ilan ettikten sonra diğer seçimde beka kaygısının en büyük tehdit edici odağı olan İmralı ile temasa geçmeye çalışmak veya bunu meşru göstermek milletin vicdanından kopuştur. Bu koğuşu çözmedikçe, herhangi bir toparlanma olamaz” dedi.

Siz yokken biz vardık

AK Parti içerisinde eskiden beri var olduklarını ve kendilerini eleştirenlerin geçmişinin kendileri kadar dahi olmadığını kaydeden Davutoğlu, “Şimdi bunları söylediğimizde, kanaatlerimizi beyan ettiğimizde, bizi sanki hükümeti ve AK Parti’yi zayıflatmak niyetinde olan insanlar olarak görmeye çalışanlara, bunu bir şekilde trol çeteleri üzerinden yaygınlaştırmaya çalışanlara sesleniyorum; siz bu davanın içinde yokken, siz bu hareketin içinde yokken, biz davayı en iyi yere getirmeye gayret ediyorduk. Siz bugün bu hareketin ve geçmiş nesillerin kaymağını yerken bizim bu fakir halkın çile çektiği bir dönemde susmamızı bekleyemezsiniz. Susmayız” şeklinde konuştu.

Sistem değişmeli

Cumhurbaşkanlığı ve genel başkanlığın ayrılması gerektiğini de belirten Davutoğlu, “Daha net ifadelerle söylüyorum cumhurbaşkanlığı makamıyla genel başkanlık makamının birleştirilmesi hem cumhurbaşkanlığı makamının kuşatıcı kimliğine hem de genel başkanlığın ve AK Parti’nin kurumsallaşmasına zarar vermiştir. Tecrübeden sonra göz önüne alınarak mutlaka partinin kurumsallaşması kalıcı bir kurumsallaşma için gerekli olan adımlar atılmalı. Bu adımlar atıldığında biz sadece takdirle karşılarız. Devlet yapısıyla aile ilişkileri kesinlikle ayrılmalıdır.

Devlet hiyerarşisi içinde birinci derece yakın akrabalıklar olmamalıdır” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.