Öğretmenlerin içler acısı tablosu: Cep delik cepken delik!

Gaziantep Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erdal Bay, Doç. Dr. Bülent Döş, Doç. Dr.Recep Kahramanoğlu ile Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Yılmaz Yeşil’in, Türk Eğitim Sen adına 15 bin 811 öğretmenle çevrimiçi görüşülerek yaptığı, "24 Kasım Öğretmenler Günü Raporu" çarpıcı sonuçlarıyla dikkat çekti. Öğretmenlerin ekonomik sıkıntıları, alım gücü, mesleki itibar kaybı gibi birbirinden değişken verilerin gözler önüne serildiği 24 Kasım Öğretmenler Günü Araştırması’nda en dikkat çeken veri başlığını, pandemi döneminde gönüllü olarak filyasyon ekiplerinde görev alan her öğretmenlerin söyledikleri oluşturdu.

Eğitimin gücü; kalitesindedir

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan araştırma sonuçlarını, "Millet Mekteplerinin açıldığı ve Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’e Başöğretmenlik ünvanının verildiği 24 Kasım tarihi bizim için çok anlamlıdır, değerlidir. Devletimizin kurucusu, Başöğretmenimiz Atatürk'ü bu özel günde özlem, minnet ve rahmetle anıyoruz" şeklinde değerlendirdi. Geylan, "Eğitimin gücü; kalitesindedir ve bunu sadece öğretmenlerle başarabilirsiniz. En iyi okulları da yapsanız, o okulları en son teknolojiyle de donatsanız şayet öğretmeniniz yoksa, öğretmeninize kıymet verilmiyorsa, öğretmeniniz huzurlu ve mutlu değilse, eğitimde hiçbir ilerleme sağlayamazsınız. Eğitim ordumuzun neferleri öğretmenlerimiz birçok sorunla karşı karşıya" ifadelerini kullandı.

Koruyucu malzeme verilmedi

Araştırmaya göre öğretmenlerin yüzde 15,6'sının Vefa Grubu, filyasyon ekibi ve mahalle gruplarında gönüllü çalıştığını belirten Geylan, "Covid 19 ekiplerinde gönüllü çalışan öğretmenlerin yüzde 62,6’sine koruyucu malzeme ve ekipman verilmediğini söylüyor. Gönüllü ekiplerdeki öğretmenlerden yüzde 30'u ekipten birinin Covid-19’a yakalandığını bildirdi. Ekiplerdeki öğretmenlerin yüzde 41,2’si en çok öğretmenlerin bu emeğinin görülmemesine kırılmış. Öğretmenlerin yüzde 25,9'u toplumun salgına karşı umursamaz tavrına üzülmüş. Öğretmenlerin yüzde 19,7 ile zorunlu gönüllülük ve yüzde 10,7'si ise sağlığını kaybetme korkusu yaşamış. Salgın çalışmalarına gönüllü katılan öğretmenlerin sadece yüzde 27’si ödül almış" bilgisini verdi.

Tedirgin olmuşlar

Öğretmenlerin yüzde 45,9’unun okullarda maske kullanımını yeterli bulduğunu belirten Geylan, "Yüzde 26,5'i kısmen yeterli, yüzde 8,9’u yetersiz ve yüzde 5,3’ü çok yetersiz bulmuş. Katılımcıların yüzde 34,3’ü okulda hijyen kurallarının kısmen yeterli; yüzde 18,2’si çok yetersiz; yüzde 22,9’u yetersiz; yüzde 19,8’i yeterli ve yüzde 4,7’si çok yeterli bulduğunu bildirdi. Katılımcıların yüzde 36,5’i okulda mesafe kuralına uymanın yeterli; yüzde 10,6’sı çok yeterli; yüzde 31,7’si kısmen yeterli; yüzde 13,2’si yetersiz ve yüzde 8,1’i çok yetersiz olduğunu ifade etmiş. Öğretmenlerin yüzde 55,6'sı salgında okulların açılmasından tedirgin olmuş" dedi.

2 okuldan birinde virüs var

Araştırmaya göre salgında yüz yüze eğitim veren katılımcıların yüzde 54,2'si okullarında Covid-19 vakası görüldüğünü ifade etti. Okulunda vaka görüldükten sonra eğitim-öğretime devam edildiğini söyleyen öğretmenlerin oranı yüzde 65,7′ iken, yüzde 30’u vakadan sonra karantinaya alındığını bildirdi. Öğretmenlerin yüzde 71,7’si ise aldıkları maaşın yaptıkları işi karşılamadığını düşünüyor. Yüzde 52’si daha iyi iş bulursa mesleği bırakacağını ifade etti. Öğretmenler bütçelerinin yüzde 69,5'ini gıda için harcıyor. Öğretmenlerin yüzde 52,2'si ilk üç harcaması içinde en çok kredi ödemesinin olduğunu bildirdi. Öğretmenlerden yüzde 44,6'sı ise kirada yaşıyor. Yüzde 42’si de salgın döneminde kredi çekmiş.

Ay sonu kuruş yok!

Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin yüzde 51,1’i ay sonunda ceplerinde hiç para kalmadığını söylerken, her 5 öğretmenden biri ay sonunda cebinde sadece 200 TL kaldığını bildirdi. Öğretmenlerin yüzde 14'ü ek iş yaparken, yüzde 82'sinin salgında mutfak harcaması artmış. Öğretmenlerin yüzde 2'si ise maaşlarına haciz konulduğunu ifade etti. Öğretmenlerin yüzde 39’u uzaktan eğitim için tablet ya da bilgisayar alırken, yüzde 62’si salgın döneminde kendilerini değersiz hissetmiş. Öğretmenlerin yüzde 69,8’i de öğretmenliğin toplum tarafından saygın bir meslek olarak görülmediğine inanıyor. Öğretmenlerin yüzde 59,3'ü ise MEB uygulamalarına göre öğretmenlik mesleğinin profesyonel bir meslek olarak algılandığı kanatini taşıyor. Yüzde 90,3’ü ise salgın döneminde öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen ilk üç neden içinde en çok “Öğretmenler çalışmadan ücret alıyor” algısı olduğu fikrinde birleşti. Öğretmenlerin yüzde 46,5’i mesleklerini en çok liyakatsiz atamalar ve yüzde 11,5”i de sendikal ayrımcılığın yıprattığı kanaati taşıyor.

MESLEĞİ SİYASİLER İTİBARSIZLAŞTIRIYOR!

MHP'ye yakınlığı ile bilinen Türk Eğitim Sen tarafından yapılan araştırmaya göre öğretmenlerin yüzde 70,3’ü öğretmenlik mesleğinin toplum tarafından saygın görülmemesinde sorumlu olarak, "Siyasilerin tutum ve davranışlarını" görüyor. Yüzde 63,6’sı öğretmenlerin mesleki imajlarına katkıda bulunmak için MEB’in yapması gerekenin Öğretmenlik Meslek Kanununu çıkarmak olduğunu düşünüyor. Öğretmenlerin yüzde 49'u da yeniden saygınlık kazanmak için görevde yükselmenin liyakate göre olması gerektiğini düşünüyor. Her 100 öğretmenden 47,2’si karar alma süreçlerinde öğretmen görüşlerinin alınması gerektiğini kaydetti. Yüzde 41,7’si kendilerini okullarında kısmen değerli hissederken yüzde 26,2’si yani her 4 öğretmenden biri değersiz hissediyor. Her 100 öğretmenden 43,2'si mesleklerini yaparken kısmen tükenmiş olduklarını, yüzde 31,2’si tükenmiş olduklarını ve yüzde 25,6'sı tükenmişlik yaşamadıklarını ifade etti. Katılımcıların yüzde 82’si öğretmenlerinde yıpranma payı ile emekli olmasını istiyor. Araştırmaya göre, öğretmenlerin yüzde 69,1’inin Bakan Ziya Selçuk’tan 3600 ek göstergeyi çıkarmasını, yüzde 59,2’si öğretmenlerin mali haklarının çözmesini ve yüzde 50,1’inin mesleğin itibar kaybını önlenmesini bekliyor.